2886 sayılı Devlet İhale KanunuGÜNCEL HABERLERKAMU İHALE MEVZUATI

Kesin Kabul Nedir? Kesin Kabul Nasıl Yapılır? (2886)

Kesin Kabul ve Özellik Gösteren Durumlar

Kesin Kabul :

Geçici kabul sonunda tespit edilen eksiklik ve kusur düzeltildikten veya tamamlandıktan sonra yapılan kabuldür. Kesin kabulün yapılması aşağıdaki şekilde olmaktadır.

a- Müteahhit geçici kabulde olduğu gibi bir mektup veya telgrafla müracaat ederek durumu idareye bildirir.

b- İdarece seçilecek kesin kabul heyeti, iş mahalline giderek kesin kabul hakkında genel şartnamelerde yazılı hükümlere göre işin yapılıp yapılmadığını tespit eder.

c- Kesin kabul heyeti kontrol ve incelemeleri sonucunda inşaatı kesin kabule elverişli bulduğu taktirde, sözkonusu eksiklik ve kusurların tamamlandığına dair kesin kabul tutanağını düzenler. İşin kesin kabulüne engel herhangi bir durum görüldüğü takdirde, kabul heyeti tarafından bu durum özel bir tutanakla tespit edilir ve idareye bildirilir. Kesin kabul tutanağı heyet tarafından düzenlenip imzalandıktan ve Genel Müdürlükçe onaylandıktan sonra müteahhidin inşaat ve onarma işinden dolayı hiçbir sorumluluk kalmaz. Ancak, 2886 Sayılı Arttırma ve Eksiltme Kanunu’nun 87. maddesine göre, kesin kabul tarihinden itibaren 5 yıl içinde malzemenin hileli olmasından veya inşaat ve onarma işinin fenni icaplara göre yapılmamasından dolayı meydana gelecek zarar ve ziyan Borçlar Kanunu’nun 263. maddesi hükmü uyarınca müteahhidden tazmin edilir. Bu işin kontrolü kendisine tevdi edilen teknik eleman hakkında da ayrıca adli takibat yapılır.[1]

          Özellik Gösteren Durumlar :

           Sözleşmenin Feshi Halinde İşin Bitimi :

Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesinde, müteahhidin sözleşme, genel şartname ve ilişkilerinde belirlenen yükümlülüklerinden herhangi birine mücbir sebep olmaksızın uymaması halinde, idareye mukaveleyi feshetme yetkisi tanınmıştır. Ancak idare böyle bir durum sözkonusu olduğunda, ihbarname ile müteahhide 10 günden az olmamak üzere süre vermek durumundadır. Bu süre içinde müteahhid ihbarname hükümlerine uymazsa sözleşme feshedilir. Sözleşme bu suretle feshedildiği takdirde müteahhid tarafından verilen kesin teminat paraya çevrilerek Hazineye gelir kaydedilir. Borçlar Kanunu’nde çeşitli fesih hallerine yer verilmiştir. Sözkonusu fesih hallerinden başlıcaları şunlardır :

             Müteahhidin Temerrüdü Nedeniyle Fesih :

Borçlar Kanunu’nun 358. maddesi hükmüne göre iş sahibi müteahhidin yükümlülüğünü yerine getirmemesi halinde temerrüt hali dolayısıyla eser sözleşmesini feshedebilmektedir. Bu şekilde bir fesihten bahsedebilmek için, müteahhidin işe süresinde başlamamsı veya sözleşme koşullarına aykırı olarak işi geciktirmesi ya da iş sahibinin kusuru olmaksızın meydana gelen gecikmenin, işin belirli sürede bitirilmesine imkan vermeyecek derecede olması gerekmektedir.

           Keşif Bedelinin Çok Fazla Aşınmış Olması :

Borçlar Kanunu’nun 367/1. maddesine göre, yapılan inşaatın masrafı tarafların daha önce aralarında karalaştırdıkları takribi bedeli, iş sahibinin kusuru olmaksızın çok fazla aşmışsa iş sahibi sözleşmeyi feshedebilir.

            Zarar ve Ziyan Tazmin Ederek Fesih :

Borçlar Kanunu’nun 369. maddesi hükmüne göre, iş sahibi yapılan inşaat bitmeden önce yapılmış kısmın bedelini vermek ve müteahhidin zarar-ziyanını tamamen tazmin etmek suretiyle sözleşmeyi feshedebilir.

           İş Sahibinin Temerrüdü Nedeniyle Fesih :

Sözleşme sadece iş sahibi tarafından değil, müteahhid tarafından da feshedilebilir. Borçlar Kanunu’nun 82, 106 ve 108. maddelerine göre, iş sahibi borcunu ödemekte, malzemeyi temin etmekte, yapılan inşaatın kabulünde ve bunlara benzer diğer görevlerini yerine getirmekte temerrüt ederse, müteahhid sözleşmeyi feshedebilir.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde sözleşmenin feshinden sonra, idarece tayin olunacak bir sürede müteahhidin katılımıyla hesap durumu çıkartılır ve kar-zarar durumu bulunur. Müteaahidin gelmemesi veya vekil göndermemesi durumunda, idare hesap çıkartma işlemini kendisi re’sen yapar ve buna müteahhidin itiraz hakkı yoktur.

Herhangi bir nedenle sözleşmenin feshedilmesi halinde, işin bitim tarihi olarak hangi tarihin esas alınacağı hususunda bazı tereddütler ortaya çıkmaktadır. Zira, biri işin fiilen bırakıldığı tarih biri de sözleşmenin feshedildiği tarih olmak üzere, iki farklı tarih ortaya çıkmaktadır. Konu ile ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nın 16.2.1996 tarih ve 2171-867/6757 sayılı muktezasında “…..ihtilaf nedeniyle sözleşmenin feshi halinde, işin bitim tarihi idare ile müteahhid arasındaki ilişkinin hukuken kesildiği, yani akdin feshinin idarece resmen tebliğ edildiği tarihtir.” görüşüne your verilerek, sözleşmenin feshinin müteahhide bildirildiği tarihin işin bitim tarihi olarak dikkate alınması öngörülmüştür. Keza, Danıştay Dördüncü Dairesi’nin 22.10.1969 gün ve 1969/4400 sayılı kararında da aynı esas benimsenmiş ve hukuki fesih tarihi işin bitim tarihi olarak alınmıştır.

           Müteahhidin Ölümü, İflası ve Tutuklanması Durumunda İşin       Bitimi :

Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi‘nde müteahhidin ölümü halinde, idare teminat parasını mirasçılara geri vererek sözleşmeyi yok saymaya veya tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde, ilgili iş için gerekli olan teminatı vererek taahhüdü tamamlamaya talip olan müteahhidin varislerine ya da ortaklarına aynı koşullarla işi vermeye yetkilidir. Ölüm halinde, idare ile müteahhid arasında fiil ve hukuki ilişkiler sona erdiğinden, ölen müteahhid yönünden işin bittiği kabul edilir. Kar-zarar durumu ise, ölüm tarihi itibariyle tespit edilir.[2]

Müteahhidin iflas etmesi durumunda ise, Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi`nin 45. maddesine göre sözleşme bozulur. Müteahhid tarafından yatırılmış olan teminat, paraya çevrilerek Hazineye gelir kaydedilir. Ancak, müteahhidin iflası halinde, idarenin uğrayacağı zarar teminattan az ise, teminatın tamamı değil sadece, idarenin uğradığı zarar kadar kısmı Hazineye gelir kaydedilir. Müteahhidin tutuklanması durumunda ise durum biraz farklıdır. Devlet İhale Kanunu’nun 69. maddesi hükmü uyarınca, müteahhidin tutukluluk veya hürriyeti bağlayıcı bir ceza nedeni ile taahhüdünü yapamayacak duruma gelirse, bu hallerin vukuundan itibaren 30 gün içinde, ilgili idarenin kabul edeceği bir vekil tayin etmek suretiyle taahhüdüne devam eder. Eğer müteahhid kendi serbest iradesi ile vekil tayin etmek imkanından mahrum ise, yerine ilgililerce aynı süre içinde kayyum tayin edilmesini isteyebilir. Aksi halde sözleşme bozulur ve teminet gelir yazılır.

Tutukluluk hali müteahhidin taahüt konusunu fiilen yapmaya engel teşkil etmekte ise de, işlerin umumi vekiller aracılığı ile takip edilmeleri ve yerine getirilmeleri kanuna aykırı değildir. Bunun dışında tutuklu müteahhid, komisyonca ihaleye girmesinde sakınca görülmeyen vekili veya mümessilleri aracılığıyla ihalelere katılabilir.

[1] KIZILOT Şükrü, a.g.e. , sf.157

[2] AYDIN Fazıl, a.g.m. , sayfa 70-71

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.