Gelir ve Kurumlar Vergisi Birleşiyor
Gelir ve Kurumlar Vergisi Birleşiyor
64. Hükümet Programında mali disiplin konusunda yapılması taahhüt edilen düzenlemelerin çok gerekli ve yerinde olduğudur. Ancak, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun birleştirilmesi uygulamada çok ciddi sıkıntılara yol açacaktır.
64 üncü hükümet tarafından Meclise sunulan hükümet programının “İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi” başlığını taşıyan dördüncü bölümünde mali disiplin, kayıtdışılığın azaltılması, kamu sermayeli şirketler ve özelleştirme ile tasarruflar konularında atılacak adımlara yer verildi.
Buna göre; gelir ve kurumlar vergisi kanunları birleştirilerek, yeni Gelir Vergisi Kanunu’nun çıkarılacağı belirtilen programda, söz konusu düzenleme ile yüksek teknolojiye dayalı ihracatı ve bu kapsamdaki yatırımları destekleyecek vergi teşvikleri getirileceği ifade edildi.
Kayıtdışılığın azaltılması, yatırım ve üretim üzerindeki yüklerin hafifletilmesi ve mükerrerliklerin önlenmesi amacıyla Damga Vergisi Kanunu’nun gözden geçirileceği belirtilen programda, ekonomik ve sosyal politikalara uyum sağlamak ile sade ve daha kolay uygulanabilir hale getirmek amacıyla yeni Vergi Usul Kanunu’nun çıkarılacağı kaydedildi.
Temel olarak; kamu gelirlerinin sağlıklı ve sürekli kaynaklardan çağdaş yöntemlerle elde edilmesi amaçlanmış, vergi ödeyenlerden daha fazla vergi almak değil, vergi tabanını genişletmek suretiyle gelirlerin kalitesini arttırmak hedeflenmiştir. (*)
Tasarı özetle, aşağıdaki düzenlemeleri içermektedir. Buna göre Tasarıda;
Yerel yönetimlerin öz gelirlerinin de artırılacağı,
Gayrimenkul rantlarından kamunun pay almasına yönelik çalışma yapılacağı belirtilen programda, istisna, muafiyet ve indirimler kapsamlı bir analize tabi tutulacağı,
Vergilendirme alanında vatandaşa hizmet sunulurken teknolojiden daha fazla yararlanılacağı ve vergi idaresinin beşeri ve teknik kapasitesinin artırılacağı,
Adaletli bir yönetimin temel esaslarından biri olarak herkese eşit koşullarda çalışma ve kazanma hakkı tanımak ile herkesten adil bir vergi sistemi ile katkı istenmesinin benimsendiği vurgulanan programda, ekonomide etkinliği sağlayacak kayıtlı çalışmanın, istihdam etmenin ve vergide gönüllülüğü artıracak uygulamaların özendirilmesinin temel ilke olarak öne çıkarılacağı,
Denetim kapasitesi güçlendirileceği,
Genel Sağlık Sigortası (GSS) ile ilgili ek ödeme sorunları çözülerek, kayıtdışı çalışmalarının engellenmesinin sağlanacağı,
Gayrimenkullerin elden çıkarılmasında değer artış kazançlarının vergilendirilmesine yönelik uygulamaların gözden geçirilerek yeni düzenleme yapılacağı,
Taşınmaz alımların finansmanında kullandırılan kredilere ilişkin vergi istisna ve muafiyetlerin sosyal ve ekonomik amaçlarını dikkate alınarak yeni düzenleme yapılacağı,
Kapasite ve verimlilik artışı sağlamak amacıyla, imalat sanayi-teçhizat yatırımlarının finansmanında Banka ve Sigorta Muameleleri Vergisi (BSMV) istisnası getirileceği,
Bireysel emeklilik sisteminde kesinti oranlarını uluslar arası düzeylere yaklaştırılarak, hayat sigortalarının ve uzun vadeli (Bir yılı aşan) özel sağlık sigortalarının geliştirilmesinin sağlanacağı,
Yatırım, üretim, istihdam ve tasarrufların teşvik edilmesi, vergiye gönüllü uyumun artırılması ve kayıtlı ekonomiye geçişin hızlandırılması, vergi tabanının genişletilmesi, vergi adaletinin pekiştirilmesi, vergi güvenliğinin güçlendirilmesi, yürütmede esneklik ve etkinliğin artırılması, tarımda ölçek ekonomisini teşvik eden yeni bir vergilendirme yaklaşımına getirileceği,
Dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinin kaldırılması ve basit usul mükelleflerinin kayıtlarını kendilerinin tutabilmesine imkan verilmesinin sağlanacağı,
Kayıt dışılığın azaltılması, yatırım ve üretim üzerindeki yüklerin, hafifletilmesi ve mükerrerliklerin önlenmesi amacıyla Damga Vergisi Kanunu’nun gözden geçirileceği,
Ekonomik ve sosyal politikalara uyum sağlamak, sade ve daha kolay uygulanabilir bir hale getirmek amacıyla yeni Vergi Usul Kanunu’nun çıkarılacağı,
Mükellef haklarını artıran, vergi denetiminde adaleti, eşitliği ve güven duygusunu sağlayan, vergi idaresi uygulamalarında şeffaf ve hesap verebilirliği artıran, uyuşmazlıkların çözümünü kolaylaştıran, değerleme hükümlerini mükellef lehine iyileştiren, vergiye uyum maliyetlerini düşüren düzenlemelerin gerçekleştirileceği öngörülmüştür.
Görüldüğü üzere; 64 üncü hükümet programı çerçevesinde hazırlanarak kamuoyuna açıklanan, özellikle vergi mevzuatı olmak üzere birçok konuda önemli düzenlemeler içeren çalışmanın yasalaşmadan önce, mükelleflerin sosyal ve ekonomik durumları ile piyasa koşullarının dikkatte alınarak uygulanabilir/sürdürülebilir bir düzenleme olması çok önemlidir.
Toplumun beklentisi ise; geçmiş hükümetlerin beyanlarında veya programlarında taahhüt edildiği halde yerine getirilemeyen bazı vaadlerin artık eksiksiz yerine getirilmesi ve uygulanmasının ciddi bir şekilde eksiksiz ve aksamadan takip edilerek, vergi adaletinin tartışmasız tesis edilmesidir.
Başta meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının da çalışmaları yakından takip ederek gerekli öneri ve beklentileri siyasilere ileterek katkıda bulunmaları ise büyük bir ihtiyaçtır.
Bize göre de;
Hükümet tarafından yapılması taahhüt edilen yukarıdaki düzenlemelerin çok gerekli ve yerinde olduğudur. Ancak, Gelir Vergisi ve Kurumlar Vergisi Kanunu’nun birleştirilmesi uygulamada çok ciddi sıkıntılara yol açacağı, bunun yerine mevcut kanunların basitleştirilmesi/sadeleştirilmesi ve geçici madde uygulamasına son verilerek yerine kalıcı ve uygulanabilir hükümlere yer verilmesi gereklidir. Ayrıca, uygulamada çok ciddi sorunlara yol açan kurumların kar payı dağıtımında geçerli olan %15 gelir stopajının %10 veya makul bir seviyeye çekilmesi sağlanmalıdır.
kaynak:http://www.muhasebeweb.com/haber_detay.php?id=4813