Resmi Evrakta Sahtekarlık-Nitlikli Zimmet İlişkisi
Resmi Evrakta Sahtekarlık-Nitlikli Zimmet İlişkisi
Nitelikli Zimmet Suçlarında;
TCK. nun 202 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre; “..Dairesini aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmiş ise faile…… cezası verilir”
202 nci maddenin ikinci fıkrasından da anlaşılacağı gibi sahte evrak düzenlemek fiili zimmet suçunun ağırlaştırıcı bir nedeni başka bir deyişle nitelikli zimmet suçunun unsuru durumundadır. Ortaya çıkan fiiller bütünü ile nitelikli zimmet suçudur. Faile ayrıca sahte evrak düzenlemeden dolayı ceza verilemez.
“Sanığın araya karbon kağıdı koymayarak doldurduğu makbuz tahsilatını doğru yazdıktan sonra abonesi Memiş A.ya iade ettiği kendisinden kalan suretine ise tahsilattan daha az bir miktarı yazmak suretiyle aradaki farkı zimmetine geçirdiği, ayrıca bu eyleminin ortaya çıkmasını engellemek için adı geçene ait geçici su abone kartını da imha ettiği, bu suretle, eyleminin, dairesinde yapılacak inceleme ile ortaya çıkartılmasının mümkün olamayacağı nazara alınarak, suçun nitelikli zimmet şeklinde oluştuğunun gözetilmemesi yasaya aykırıdır.”
“ Olay tarihinde Çiftçi Malları Koruma Derneği Başkanı olarak görev yapan sanığın mükelleflerden tahsilat yaparken tahsilat makbuzlarını tahsil ettiği miktarlarına uygun olarak düzenlediği, ancak daha sonra gelir-gider defteri kayıtlarına esas olan dip koçanlarını tahrif etmek suretiyle, tahsilat miktarlarını noksan gösterdiği ve gelir-gider defterlerine bu şekilde noksan işleyerek toplam 273.750.- TL’yi kayıtlara ve kasaya intikal ettirmeyerek zimmetine geçirdiği, tahsilat makbuzlarının dipkoçanlarının incelenmesinde de silinti ve kazıntıların ve yeniden yazılan rakamların belirgin şekilde olması nedeniyle normal bir incelemeyle sanığın zimmetinin kolayca saptanmasının olanaklı bulunduğu, dipkoçanlarını tahrif etmek suretiyle kullandığı, hile ve hud’anın ilk bakışta anlaşılması nedeniyle aldatıcılık yeteneğinin bulunmadığı dosya kapsamı ve bilirkişiler kurulunun görüşüyle anlaşılmaktadır.
Uyum gösteren Yargıtay içtihatları ve öğretideki hakim görüşe göre ihtilas suçundan söz edebilmek için zimmetin hile ve hud’a ile işlenmiş olması yeterli değildir. Yapılan bu hile ve hud’anın aynı zamanda aldatıcı nitelikte bulunması gerekir. Gerçekten yapılmış olan hile ve hud’anın aldatıcı nitelikte olması maddede bir unsur olarak gösterilmiş olduğuna göre, bu hususun mevcut olup olmadığı araştırılarak aldatıcılık yeteneği bulunmadığı takdirde fiil ihtilas değil adiyyen zimmet olarak kabul edilmelidir.
Bu açıklamalardan sonra olaya bakıldığında, sanık tarafından makbuz dipkoçanlarında yapılan kazıntı, silinti ve tahrifatların ve dolayısıyla zimmetin ilk bakışta kolayca saptanması olanaklı bulunduğundan, dip koçanları tahrif etmek suretiyle kullanıldığı hile ve hud’anın aldatıcılık yeteneği bulunmadığından, sanığın eylemi, ihtilasen olmayıp adi zimmet niteliğindedir.
Bu itibarla direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.”