Kıdem Tazminatı Ne Zaman Gider Yazılabilir?
Bilindiği üzere aynı iş yerinde asgari 1 yıl çalışan bir personel iş kanunda belirtilen hükümler çerçevesinde işten ayrılması halinde kıdem tazminatı almaya hak etmektedir. Ancak uygulamada kıdem tazminatının hak edilmesi, bordroya dahil edilmesi ve/veya ödenmesi, farklı vergilendirme dönemlerine denk gelebilmektedir. Bu gibi durumlarda ise ödenen kıdem tazminatının nasıl muhasebeleştirileceği ve hangi dönemde gider yazılacağı tartışma yaratmaktadır.
Uygulamada bazı durumlarda personelin işten çıkarılma tarihi ile tazminatın ödenme tarihleri aynı döneme denk gelmemektedir. Örneğin personelin işten çıkarılma tarihi 15.12.2014 olmasına rağmen tazminatın ödenme tarihi Mart 2015 olması halinde, söz konusu kıdem tazminatının 2014 takvim yılı için gider mi yazılacağı, yoksa 2015 takvim yılı için mi gider olarak muhasebeleştirileceği konusunda tereddütler oluşabilmektedir. Personelin çıkış işlemleri 2014 yılında yapılmış olmasına rağmen ödemesi çek veya senetle 2015 yılı içinde yapılmış da olabilmektedir. Hatta personel tazminatsız olarak işten çıkarılmışken, daha sonra iş mahkemesine açılan dava sonucu personele yıllar sonra tazminat ödenmesi bile gündemde olan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bütün bu durumlarda kıdem tazminatının hangi dönemin gideri olarak nasıl muhasebeleştirileceği önem arz etmektedir.
Bu yazımızda uygulamada netlik sağlamak amacıyla kıdem tazminatının iş kanunu, gelir vergisi kanunu, kurumlar vergisi kanunu ve damga vergisi kanunun karşısındaki durumları incelenerek, muhasebeleştirme ve gider yazılmasına ilişkin değerlendirmelerimize yer verilecektir.
I) İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu;
Bilindiği üzere 4857 sayılı iş kanunu ile 1475 sayılı iş kanunun tüm hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Bunun tek istisnası ise 1475 sayılı kanunun 14.maddesidir. Kanunun 14.maddesinde ise çalışanların kıdem tazminatı almalarının şartları belirlenmiştir. Kanunun 14. maddesinin hükmü aşağıda belirtildiği gibidir.
Bu kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin;
1. İşverenler tarafından Toplu İşçi Çıkarma sebepleri dışında fesh edilmesi,( 1475 sayılı kanun 24. Madde)
2. İşçi tarafından sakat ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğu kapsamında iş akdinin fesh edilmesi ( 1475 sayılı kanun 25. Madde)
3.Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla fesh edilmesi,
4.Bağlı bulundukları kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla fesh edilmesi.
5.506 sayılı kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun, geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleriyle işten ayrılma nedeniyle, fesh edilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
Ancak, toplu sözleşmelerde ve hizmet akitleri ile belirlenen kıdem tazminatlarının yıllık miktarı, Devlet memurları Kanununa tabi en yüksek Devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için ödenecek azami emeklilik ikramiyesini geçemez hükmü yer almaktadır.
Kanun hükümlerine uygun en yüksek gösterge ve ek göstergelerden aylık ödemesi ise Başbakanlık Müsteşarına yapılmaktadır. Dolayısıyla kanun hükmüne göre ödenecek kıdem tazminatının tavanı Başbakanlık Müsteşarına ödenecek emekli ikramiyesi tutarı kadardır. Bu tutarı aşamaz.
854 Sayılı Deniz İş Kanunu ise kıdem tazminatı başlıklı 20 maddesinde bu kanuna tabi gemi adamlarının hangi şartlar dahilinde hizmet akitlerinin fesh edilmiş olmaları halinde kıdem tazminatı almaya hak edecekleri belirtilmiştir. Kıdem tazminatının ödenmesi konusunda, Deniz İş Kanununda da, iş kanununa paralel bir düzenleme yapılmıştır. Yani hangi hallerde tazminatın ödenip ödenmeyeceğini ortak hükümler ile belirlenmiştir.
II) Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunu;
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunun da her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden elde edilen kazancın ticari kazanç olduğu belirtilmiştir. Gelir Vergisi Kanunun da ticari kazancın tespitinde indirilebilecek giderler arasında ise sözleşmeye, ilâma veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlarda sayılmıştır.
Yine Gelir Vergisi Kanunun 61. maddesi hükmünde ücret tanımı yapılmış ve unsurları belirtilmiş olup, Gelir Vergisi Kanununun 25.maddesinin birinci fıkrasının (7) numaralı bendi ile 1475 sayılı İş Kanunu ve 854 sayılı Deniz İş Kanuna göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamının, gelir vergisinden istisna olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu kanunun 94. maddesinde, vergi tevkifatı yapmakla yükümlü kişiler ve kurumlar belirlenerek vergi tevkifatına tabi olan kazanç ve iratlar sayılmış, maddenin 1.fıkrasının (1) numaralı bendinde hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61. maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisna olarak sayılanlar hariç olmak üzere) 103 ve 104. maddelerine göre istihkak sahiplerine gelir vergilerine mahsuben ödemeyi yapanlar veya menfaati sağlayanlar tarafından tevkifat yapılacağı, 96.maddesinde, vergi tevkifatının 94.madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı, bu madde de geçen hesaben ödeme deyiminin ise, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu duruma gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade ettiği, 98.maddesinde de, 94.madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanların bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri, ertesi ayın 23.günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecbur oldukları hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 6.maddesinin 2.fıkrasında safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerin uyulacağı belirtilmiştir. Anılan bu kanun hükmü gereğince tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanununun 8.maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40.maddesinde yer alan giderler indirilebilecektir. Yani Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre sözleşmeye, ilâma veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabilmesi kurumlar vergisi mükellefleri içinde geçerli bir hüküm olarak sayılmıştır.
III) Damga Vergisi Kanunu;
488 sayılı Damga Vergisi Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak çıkarılan Damga Vergisi Kanunu Genel Tebliğ hükümlerine göre iş akdi fesh edilen personele yapılacak kıdem tazminatı ödemelerinden damga vergisi kesilmesi zorunludur. Personele ödenen kıdem tazminatının damga vergisi, ödemeye ilişkin belgenin düzenlendiği tarihi izleyen ayın 23. Akşamına kadar vergi dairesine verilecek muhtasar beyanneme ile belirtilmesi ve 26. akşamına kadarda ödenmesi zorunludur.
IV) Değerlendirme;
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinde, özelliklede Gelir Vergisi Kanununda (dolayısıyla Kurumlar Vergisi Kanunda ) kıdem tazminatına ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır.
Ancak kıdem tazminatının Gelir Vergisi Kanunu 40.maddesi hükümlerine uygun olarak indirim konusu yapılabilmesi için personelin, iş kanuna göre kıdem tazminatına hak kazanması ve hak edilen kıdem tazminatının da personele fiilen ödenmiş olması gerekmektedir.
Burada esas olan kanun hükmüne göre tahakkuk etmiş olsa bile ödenmemiş kıdem tazminatının gider yazılmasının mümkün olmadığıdır.
Bu nedenle kıdem tazminatının gider olarak muhasebeleştirilmesinde dikkate alınması gereken esas konu mutlaka ödemenin personele yapılmış olması kuralıdır.
Ödemenin çek veya senetle yapılmış olmasının da bir anlam ve önemi bulunmamaktadır. Kanun hükmüne göre fiilen ödemenin yapıldığı dönemde kıdem tazminatı gider olarak muhasebeleştirilebilir.
Ancak yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere kıdem tazminatı gelir vergisinden istisna olup istisnayı aşan kısmının gelir vergisi kanununun 61. Maddesi gereğince ücret olarak değerlendirilip gelir vergisi tevkifatına tabii tutulması gerekmektedir.
Yapılacak kıdem tazminatı dolayısıyla yapılan vergi tevkifatlarının Gelir Vergisi Kanununun 98.maddesine istinaden ödemenin yapıldığı ayı takip eden ertesi ayın 23.günü akşamına kadar muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise, kıdem tazminatının ödendiğinde gider yazılması, vergi tevkifatının ödendiği ayı izleyen ayda beyan edilmesi gerekirken, kıdem tazminatına ilişkin damga vergisinin ise ödemeye bağlı olmaksızın ilgili kağıtlarının düzenlediği ayı takip eden ay içinde beyan edilip ödenmesi gerekmektedir. Yani damga vergisi açısından fiilen ödemenin hiçbir anlamı bulunmamakta, ilgili kağıtların düzenlenmesi yeterli olmaktadır.
kaynak:http://www.guncelgroup.com.tr/makaleler/kidem-tazminati-ne-zaman-gider-yazilabilir/
Kuyumculara Altın Kredisi Nedir?
Kuyumculara Altın Kredisi Nedir? Türk Lirası veya fiziki altın teslimi yoluyla altın imalatçılarına (altını işleyip işçilik geliri elde eden firmalar), yurtiçine satış yapan firmalara (kuyumcular) veya altın ihracatı yapan firmalara…
Daha iyi yönetebilmek…..Aile Şirketleri ve Kurumsallaşma Sancıları
Kürеsеllеşmе olgusunun yanı sıra yaşanan еkonomik krizlеr, şirkеtlеrin yеnidеn yapılanmalarını vе kurumsallaşmasını zorunlu kılıyor. Bu zorunluluk, özеlliklе ailе şirkеtlеri açısından daha büyük önеm arz еdiyor. Bugünе kadar kurumsal yönеtim vе…