GÜNCEL HABERLERKamu Mali YönetimMali Yönetim Yargı Kararı

Ödenek Dışı Harcamalarda Sorumluluğa İlişkin Sayıştay Kararı

mevzuat-6

Ödenek Dışı Harcamalarda Sorumluluğa İlişkin Sayıştay Kararı

Karar Tarihi : 27.6.1985

Karar No : 4505/5

KONU

Kesinhesap kanunlarında yer alan tamamlayıcı ödeneklerle karşılanan ödenek dışı harcamalardan dolayı sorumlulara sorumluluk yüklenip yüklenemeyeceği hususunda ortaya çıkan tereddüt.

1050 Sayılı Kanun kapsamı…. 5018 le karşılaltırmada kullanalabilir….

KONU İLE İLGİLİ MEVZUAT

1982 Anayasa’sının;

161’inci maddesi,

164’üncü maddesi,

177’nci maddesinin (e) ve (f) bentleri,

1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun;

6’ncı maddesi,

7’nci maddesi,

13’üncü maddesi,

28′ inci maddesi,

71’inci maddesi,

81’inci maddesi, 82’nci maddesinin ilk bendi,

100’üncü maddesi,

1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun Müzeyyel 18.6.1934 gün ve 2518 sayılı Kanunun 1’inci maddesi;

832 sayılı Sayıştay Kanunu’nun;

45’inci maddesinin ilk bendi,

46’ncı maddesinin dördüncü bendinin 2/a fıkrası,

74’üncü maddesinin son bendi,

3162 sayılı Kanunla değişik 81’inci maddesi.

İNCELEME

Konu ile ilgili mevzuat ve bu husustaki Daire Kararı incelenerek gereği görüşüldü:

Anayasanın “Bütçe” başlıklı 161’inci maddesinde, Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının, yıllık bütçelerle yapılması ilkesi getirilmiş ve genel ve katma bütçelerin nasıl hazırlanacağı ve uygulanacağının kanunla belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Anayasanın bu ilkeleri doğrultusunda düzenlemeler içeren Muhasebe-i Umumiye Kanununun 6’ncı maddesinde, bütçenin, Devlet daire ve kurumlarının yıllık gelir ve gider tahminlerini gösteren ve bunların uygulamasına ve yürütülmesine izin veren bir kanun olduğu belirtilmiş; 7’nci maddesinde, Devlet giderinin bütçe içinde, Devlet adına yapılan veya özel bir kanunla yapılması öngörülen bir hizmet veya husus karşılığı olmak üzere Devlet zimmetinde gerçekleşen borç olduğu ifade edilmiştir.

Aynı Kanunun 28 ve 45’inci maddelerinde, Devlet hizmetlerinin gerektirdiği harcamaların yıllık bütçe kanunlarıyla ve bu bütçelere konulan ödeneklerle belirleneceği; 46’ncı maddesinde, bir yıl bütçesiyle verilen ödeneğin o yıl içinde yerine getirilmesi gerekli hizmet, iş ve alımlar karşılığı olduğu açıklanarak yıl içinde kullanılmayan ödeneklerin yok edileceği hükme bağlanmıştır.

Yine anılan Kanunun 69, 71 ve 72’nci maddeleri gereğince, bütçe içi bir harcama yapılabilmesi için, kendi bütçesinin birinci derece ita amiri olan bakanın, vekilinin ya da bakan adına hareket etme yetkisi bulunan memurun veya özel kanunlarında birinci derece ita amirliği yetkisi verilmiş olan daire veya kurum amirlerinin bütçelerin o harcamaya ilişkin olarak konulmuş ödeneklerden tahsis etmesi, bu tahsis keyfiyetinin usulüne uygun ödeme emirleriyle merkez saymanlıklarına veya ikinci derece ita amirlerine bildirilmesi gerekmektedir. Birinci derece ita amirleri ikinci derece ita amirlerine ödeme emri göndermekle, bu ödeme emri dahilinde harcama yetkisi de vermiş olmaktadırlar. Sözü edilen hükümler karşısında, bütçeden bir harcama yapılabilmesi, birinci derece ita amirlerince ödeme emri ile mezuniyet verilmesine bağlı bulunmaktadır.

Ayrıca, Muhasebe-i Umumiye Kanununun 81’inci ve 82’nci maddelerinde, saymanların ödeme sırasında harcamanın kendisine verilen izin dahilinde olup olmadığını ve bütçedeki tertibine uygunluğunu aramakla yükümlü tutuldukları, ödenek yetersizliği dolayısıyla kabul etmedikleri harcamalar karşılığını ödemeye mecbur edilemeyecekleri belirtilmiştir.

Öte yandan 18.6.1934 tarih ve 2518 sayılı “1050 numaralı Muhasebe-i Umumiye Kanununa Müzeyyel Kanun”un 1’inci maddesinde, Devlet adına herhangi bir taahhüde girişilmeden önce o taahhüt işi için ayrılmış yeterli ödenek bulunup bulunmadığının sorumlularca aranacağı, yeterli ödenek sağlanmadıkça taahhüde girişilip işin sözleşmeye bağlanamayacağı açıklanmıştır.

Yine 1050 sayılı Kanunun 75’inci maddesinin (B) ve(C) fıkraları ile 832 sayılı Sayıştay Kanununun 46’ncı maddesinin dördüncü bendinin (2/a) fıkrası uyarınca, Sayıştay denetim ve incelemesinde, giderlerin ödeneğine ve bütçedeki tertibine uygun olup olmadığının aranması gerekmektedir.

Birinci derecede ita amirince verilmiş ödeneği olmadan yapılan harcamalar yukarıda açıklanan hükümlere aykırı olacağından, Muhasebe-i Umumiye Kanununun 13 ve Sayıştay Kanununun 45’inci maddelerine göre, sorumlular bu harcamalar için yapılan ödemeleri tazminle yükümlü tutulacaklardır. Esas ilke böyle olmakla birlikte, aktarma yoluyla veya ek ödenek kanunlarıyla mali yılın son günlerinde sağlanan ödeneklerin hizmet birimlerine dağıtımının yetiştirilememesi, hizmet birimlerine tahsis edilmiş ödeneklerden kullanılmayanların tenkis işlemleriyle bunların ihtiyaç duyulan birimlere tahsis işlemlerinin zamanında yapılamaması, birimlerin ödenek ihtiyaçlarının bakanlıklara bildirilmesinde gecikilmesi gibi nedenlerle ödeme emirlerinin gönderilmesinde aksamalar olmakta; bu durumlarda Devlet Muhasebesi Muamelat Yönetmeliğinin 100’üncü maddesi uyarınca, bakanlıklarca hizmet birimlerine en seri iletişim araçlarıyla ödeme emrini beklemeksizin hizmetin yapılması için talimat verilmekte, daha sonra da ödeme emri tekemmül ettirilerek gönderilmektedir. Ancak yapılan harcamalar karşılığı ödeme emirlerinin gönderilememesi halinde, ödenek dışı harcama ortaya çıkmaktadır.

Keza Devlet personelinin özlük haklarına ilişkin ödemelerle veya sürekliliği nedeniyle durdurulması mümkün olmayan ya da ödeme emrinin beklenilmesine tahammülü bulunmayan Devlet hizmetlerinin gerektirdiği harcamalar karşılığı ödeneğin mali yıl sonuna kadar tahsis edilmemesi durumunda da ödenek üstü harcama meydana gelmektedir.

Bu sayılan haller dışında, sayman hesabı kapatıldıktan sonra idarece yapılan incelemede veya Sayıştay denetim ve yargısında, bir harcamanın yanlış tertipten yapılmış olduğunun anlaşılması üzerine tertip hatasının düzeltilmesi sonucunda da ödenek üstü harcama sözkonusu olmaktadır.

Yine ödenek üstü harcamanın ortaya çıkmasında, birinci derece ita amirlerince bütçedeki ödeneğinden fazla ödenek dağıtımı hali de akla gelebilirse de, ödenek dağıtım işlemleri, önceden Sayıştay vizesine tabi olduğundan, bugüne kadar böyle bir durum vuku bulmamıştır.

Genel Kurulun 23.9.1982 gün ve 4222/1 sayılı kararıyla ödenek üstü harcamaların mevkufatla karşılanması mevzuata uygun bulunmuş; ancak, bu uygulamanın Kesinhesap Kanunun çıktığı tarihe kadar sürdürülebileceği kabul edilmiştir.

Böylece, ödenek dışı harcamalar için ertesi yıl veya yıllarda, ilişkin bulunduğu yıl kesinhesap kanunları çıkıncaya kadar, mevkufat müzekkereleriyle ödenek tahsis edilerek harcama yapılmadan önce verilmesi gereken harcama izni sonradan tamamlanmakta bu durumda da ödenek üstü harcamadan dolayı sorumluluk sözkonusu olmamaktadır. Mevkufatlarla karşılanmayan ödenek üstü harcamalar ise, kesinhesaplar çıkarılırken, bu harcamaların ilişkin bulunduğu bölümün, aylıklarla ilgili tertipleri hariç diğer tertiplerindeki artık ödeneklere mahsup edilerek bütçe düzeyinde ödenek içine alınmaktadır.

Bu yolla ödenek içine alınamayan ödenek üstü harcamalar, kesinhesap kanunlarıyla tamamlayıcı ödenek verildiği takdirde, bütçe düzeyinde ortadan kalkmaktadır.

1982 Anayasası ile getirilen hükümlerden önceki mevzuata göre yürütülen uygulamada, sayman hesapları kesinhesap kanunları çıkmadan önce yargılanıp hükme bağlandığı için, ödenek üstü olup, mevkufatla karşılanmayan harcamalardan dolayı sorumlular sorumlu tutulmakta, kesinhesap kanunlarıyla ödenek içine alınması veya tamamlayıcı ödenekle karşılanmış olması halinde, ita amirlerince düzenlenip Sayıştay’a gönderilen mevkufat müzekkerelerine dayanılarak yargılamanın iadesi yoluyla sorumluların sorumlulukları kaldırılmakta idi.

Ne var ki, 1982 Anayasanın 164’üncü maddesinde, Kesinhesap kanunlarıyla ilgili olarak yer alan ilkeler karşısında durum değişmiştir.

Anayasanın 164’üncü maddesinde, genel ve katma bütçelerin uygulama sonucuna ait kesinhesap kanunu tasarılarının ilgili oldukları mali yılın sonundan başlayarak en geç 7 ay sonra Bakanlar Kurulunca Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması, Sayıştayca da genel uygunluk bildirimlerinin, ilişkin olduğu kesinhesap kanunu tasarısının verilmesinden başlayarak engeç yetmişbeş gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması, kesinhesap kanunu tasarılarının, o yılın bütçe kanunu tasarılarıyla birlikte görüşülerek karara bağlanması öngörülmüştür.

Anayasanın 177’nci maddesinin (e) ve (f) bentleri gereğince Anayasanın kesin hesap kanunu tasarılarıyla, genel uygunluk bildirimlerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilme sürelerine ilişkin hükümleri, Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte; kesinhesap kanunu tasarılarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesini düzenleyen hükümleri ise, 1984 yılında uygulamaya girmiş, bu tarihlerden itibaren de, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunuyla 832 sayılı Sayıştay Kanununun sözü edilen hususlara ilişkin hükümlerinin işlerliği kalmamıştır.

Nitekim 832 sayılı Sayıştay Kanununun genel uygunluk bildirimlerinin verilme sürelerine ilişkin olup, Anayasa gereğince uygulama alanı kalmayan hükümleri, 7.3.1985 gün ve 3162 sayılı Kanunla değiştirilerek Anayasa hükümlerine paralel hale getirilmiştir.

Yukarıda belirtilen hükümlere göre, 1983 yılından itibaren herhangi bir yıl bütçesine ilişkin kesinhesap kanunları müteakip yıl bütçesiyle birlikte çıkmış olacaktır. Nitekim 1983 yılı genel ve katma bütçeli dairelerin kesinhesap kanunu tasarıları 1985 yılı bütçesiyle birlikte kanunlaşmıştır.

Sayıştayca, sayman hesaplarının incelenmesine, en erken hesabın ilişkin bulunduğu yılı izleyen yılın üç veya dördüncü ayında başlanabilmekte, raporun düzenlenmesi ve yargılanması ise, daha sonraki yıllarda tamamlanabilmektedir. Bu duruma göre bir sayman hesabına ait raporun düzenlenmesi veya yargılanması aşamalarından önce bu hesabın dahil olduğu kesinhesap kanunları çıkmış olmaktadır.

Her yıl yerine getirilmesi düşünülen hizmetler dolayısıyla yapılacak harcamalar için ihtiyaç duyulan ödenekler, yürütme organınca bütçe kanunu tasarısıyla belirlenmekte, bu tasarıların kabul edilip kanunlaşmasıyla da yasama organı yürütmeye harcama izini vermektedir.

Bütçe kanunları ile bütçe işlemlerine ve harcamaya ilişkin diğer mevzuat çerçevesinde yürütülen hizmetler dolayısıyla yapılan harcamaların, sayman hesapları esas alınarak saptanan kesin sonuçları, Bakanlar Kurulunca Muhasebe-i Umumiye Kanununun 100’üncü maddesi gereğince şekil ve taksimat bakımından bütçe kanunlarına paralel olarak hazırlanan kesin hesap kanunu tasarılarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmakta, bu tasarıların kabulüyle de, yürütme organının bütçe uygulaması uygun görülerek onanmış olmaktadır.

Bütçede belirlenen ödenekler karşılığı yapılan kesin harcamaların yasama organınca kabulü sırasında, bir hizmet için bütçe kanunuyla ayrılan ödenekten fazla harcama yapılmak suretiyle ortaya çıkan ödenek üstü harcamalar, harcamanın ilişkin bulunduğu bölüm içindeki ödeneklerle ya da tamamlayıcı ödenek verilmek suretiyle karşılanmışsa, bütçe tertibine uygunsuzluk ve ödeneksiz harcama yönünden mevzuata aykırılık giderilmiş olmaktadır.

Bu nedenle yasama organının iradesiyle ödenekle karşılanan bu harcamalardan dolayı sorumlulara sorumluluk yüklenilmesinin de söz konusu olmaması gerekmektedir.

Keza, uygunluk bildirimi verilip kesinhesap kanunu çıktıktan sonra sayman hesabının yargılanması sırasında harcamanın yanlış bölümden yapılması nedeniyle ilişkin bulunduğu bölüme aktarılması sonucu ödenek üstü harcamanın ortaya çıkması durumunda, harcama sayman hesabında gösterildiği şekliyle kesinhesaba yansımış ve bu haliyle kanunlaşmış olduğuna göre, tertip hatası nedeniyle ortaya çıkan ödenek üstü harcamadan dolayı da sorumlulara sorumluluk yükletilmemesi uygun olacaktır.

Her ne kadar 1050 sayılı Kanunun yukarıda sözü edilen 13 ve 81’inci maddeleri ile 832 sayılı Kanunun 45’inci maddesi ve 2518 sayılı Kanun hükümleri gereğince, ödeme emri olmaksızın yapılan harcamalardan dolayı tahakkuk memuru ve saymanlarla bazı hallerde ita amirlerinin sorumlu tutulmaları ödeneksiz yapılan harcamaların kesin hesap kanunlarıyla ödenek içine alındığında bu sorumluluklarının kalkacağı hakkında mevzuatımızda bir hüküm bulunmamakta; anılan görevlilerin hizmetin ve ödemenin yapıldığı sırada mevzuat hükümlerine uymadıkları, sonradan gerekli ödeme izni verildiğini gösteren ödeme emri veya mevkufat müzekkeresi bulunmadıkça, sözkonusu harcamalardan dolayı sorumlu tutulmaları gerektiği, kesinhesap kanunlarıyla ödenek içine alınmaları veya tamamlayıcı ödenek verilmesi halinde, ita amirince gerekli mevkufat müzekkeresi veya bu ödeneklerin saymanlıklar arası dağılımını gösteren izin belgeleri verilmek suretiyle formalitenin yerine getirilmesi üzerine yargılamanın iadesiyle sorumluluklarının kaldırılmasının mümkün olduğu ileri sürülebilirse de; ödenek dağıtımında yetkili olan birinci derece ita amiri olan bakanın, saymanlıklar düzeyinde yapılan ödenek dışı harcamaları, kesinhesaplarda artık ödenekle veya tamamlayıcı ödenekle karşılama yoluna gitmeleri, bu harcamalar için gerekli izni vermiş anlamına geleceğinden, bu durumlarda kesin hesap kanunlarıyla verilen ödeneklerin, ayrıca saymanlık bazında dağıtımını aramanın pratik bir yararı olmadığı gibi, kesinhesap kanunlarına dayanılarak sorumluları sorumlu tutmamak, anılan kanun hükümlerine de aykırı düşmeyecektir.

Varılan bu sonuçların; Sayıştay Kanununun 74′ üncü maddesinin son bendinde yer alan “Türkiye Büyük Millet Meclisinden kesinhesabın onanmış olması şahıs borçlarına etkili değildir.” biçimindeki hükmüyle, aynı Kanunun 3162 sayılı Kanunla değişik 81’inci maddesinin ikinci bendinde yeralan “Kesinhesap kanun tasarısı ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olması, ilgili yıla ait Sayıştayca sonuçlandırılmamış denetim ve hesap yargılamasını önlemez ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmez.” suretindeki hükümler açısından da, üzerinde durulması gerekmektedir.

Anayasanın 164’üncü maddesinin son fıkrası ile 832 sayılı Kanunun 3162 sayılı Kanunla değişik 81’inci maddesinin ikinci bendinde, kesinhesap kanunu tasarısının ve genel uygunluk bildiriminin Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olmasının, Sayıştay’ın sayman hesaplarını denetleme ve yargılama yetkisini önlemeyeceği ve bunların karara bağlandığı anlamına gelmeyeceği hükme bağlanmıştır. Anayasa ve Sayıştay Kanununun anılan hükümlerinde, kesinhesap kanunlarının çıkması halinde aynı yetkinin saklı olup olmadığı hususunda bir açıklık yoksa da, kesinhesap kanunu tasarısının ve genel uygunluk bildiriminin verilmiş olması, Sayıştayın denetim ve yargılamasını önleyemeyeceğine göre, tasarının kanunlaşmış olması halinde de Sayıştay denetim ve yargısının devam etmesi Anayasa ve Kanun Koyucunun amacına uygun düşmektedir.

Nitekim, Sayıştay Kanununun değişik 81’inci maddesinde, genel uygunluk bildirimlerinin sunulmasından sonra denetim ve yargılama sonucunda kesinhesaplara ilişkin olarak ortaya çıkacak bulguların, ilk genel uygunluk bildirimi ile birlikte ek olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacağının öngörülmüş olması, bu görüşü teyit etmektedir.

Bu duruma göre, ilişkin bulunduğu yıl kesinhesap kanunu çıkmış olsa bile o yıla ait sayman hesaplarının denetim ve yargılanmasına devam olunacak, sorumlular mevzuata aykırı harcamalarından dolayı sorumlu tutulabileceklerdir.

Bu arada, Sayıştay’ca bir saymanlık hesabının denetimi ve yargılaması sırasında bütçeden yapılmış bir harcamanın yukarıda belirtilen Muhasebe-i Umumiye Kanununun 81’inci, Sayıştay Kanununun 46’ncı maddeleriyle 2518 sayılı Kanunun hükümleri gereğince ödeneğine ve bütçedeki tertibine uygunluğu araştırılacak, sorumluluğun saptanmasında ise kesinhesap kanunları da gözönünde bulundurulacaktır.

Zira, bütçeden mevzuata aykırı yapılmış bir harcama varsa, kesinhesap kanunu tasarısının ve uygunluk bildiriminin verilmiş olması veya kesinhesap kanununun çıkmış bulunması, bu harcamanın mevzuata uygunluğunun da onanması anlamına gelmemekte, yukarıda belirtildiği üzere sadece kesinhesap kanunları verilen ödenekle yapılan kesin harcamanın miktar olarak uygunluğunu ve genel düzeyde harcamaların bütçenin amaç ve gerekçeleri doğrultusunda uygulanıp uygulanmadığı hususlarını içermekte, kesinhesabın kabulüyle sadece bu konularla sınırlı olarak yasama organının iradesi tecelli etmektedir. Ödenek üstü harcamaların kesinhesap kanunlarıyla ödenek içine alınması halinde ise, yasama organının bu hususa ilişkin iradesi açıkça tezahür etmektedir.

Konunun 832 sayılı Kanunun 74’üncü maddesinin anılan hükmü karşısındaki durumuna gelince: 832 sayılı Kanunun 74’üncü maddesinde kesinhesabın onanmış olmasının kişi borçlarına etkili olmayacağı öngörülmüş olup, yukarıda ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere kesinhesap kanunlarına dayanarak doğmuş bir kişi borcu silinmemekte, sadece kesinhesap kanunu gözönünde tutularak ödenek üstü harcamalarından dolayı sorumlulara sorumluluk yüklenilmemekte, dolayısıyla vazgeçilen bir Devlet alacağı söz konusu olmamaktadır. Bu nedenle varılan sonucun anılan hükümle çelişir bir yönü de bulunmamaktadır.

SONUÇ

1. Bir yıla ait sayman hesabının incelenmesi veya yargılanması sırasında bu yılın kesinhesap kanunu çıkmış ve kesinhesap kanununda ödenek üstü harcama harcamanın ilişkin bulunduğu bölümün diğer tertiplerindeki artık ödeneklerle veya tamamlayıcı ödenekle karşılanmışsa, bu ödenek üstü harcamalardan dolayı sorumlulara sorumluluk yüklenmesi gerekmediğine oybirliğiyle,

2. Kesinhesap kanununda, herhangi bir bölümdeki ödenek üstü harcama için tamamlayıcı ödenek verilmemiş veya kısmen verilmişse; bu bölümden ödeme emri olmaksızın harcama yapan ve bu harcamaları, ita amirlerince verilen tamamlayıcı ödeneğe göre saymanlıklar ve bölümler itibariyle düzenlenip Sayıştaya gönderilmesi gereken dağıtım cetvelleriyle de karşılanmamış bulunan tüm sorumluların, sorumlu tutulmaları gerektiğine oybirliğiyle,

3. Uygunluk bildirimi verildikten ve kesinhesap kanunu çıktıktan sonra bir hesabın yargılanması sonunda yanlış bölümden harcama yapıldığının ortaya çıkması halinde, bu harcamadan dolayı sorumluların sorumlu tutulmamaları, ancak, keyfiyetin ek uygunluk bildirimiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulması gerektiğine çoğunlukla,

4. İlişkin bulunduğu yılın kesinhesap kanunu çıkmamış olan saymanlık hesaplarının denetim ve yargılamasında mevcut uygulamanın devam ettirilmesi gerektiğine oybirliğiyle,

5. Denetçilerin incelemesini yaptığı sayman hesaplarının ilişkin bulunduğu yıla ait kesinhesap kanununun kabul edilmesine rağmen, bu kanunda ödenek üstü harcama yoksa veya mevcut olan ödenek üstü harcama tamamlayıcı ödenekle karşılanmışsa, Başkanlıkca bu hususun denetçilere bildirilmesinin ve sayman hesaplarında görünen ödenek üstü harcamaların daireler itibariyle toplu olarak raporlarda bir madde halinde belirtilerek bu harcamalar için mevkufat müzekkeresi istenilmemesinin temini için, Sayıştay Denetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmeliğin 17, 20, 25 ve 35’inci maddelerinin, bu karardaki ilkeler doğrultusunda yeniden düzenlenmesinin uygun olacağına,

oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.