GÜNCEL HABERLERKıdem TazminatıSOSYAL GÜVENLİK

Kıdem Tazminatı Vergilendirili mi?

854, 1475 VE 5953 SAYILI İŞ KANUNLARINDA KIDEM TAZMİNATI VE VERGİLENDİRİLMESİ

Yazar:SeyfiYILDIZ(*)
ResulKURT(*)
e-yaklasim / Aralık 2004 / Sayı: 17

I- GİRİŞ

Çalışma hayatında işçi-işveren ilişkisinde en çok tartışılan konulardan birisi de şüphesiz kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı, Yasa’da düzenlenen fesih hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde bu işçinin kanuni mirasçılarına işveren tarafından ödenmesi gereken paradır.

Farklı tanımlarla nitelendirilen kıdem tazminatı, iş sözleşmesinin önemli bir unsuru olan sadakat borcunun işçiye sağladığı menfaat olarak kabul edilmektedir.

Kıdem tazminatı, işçinin işyerine ve işverene bağlılığının, iş sözleşmesi ile üstlendiği sorumluluğunu iyi niyetli şekilde ve layıkıyla yerine getirmesinin, işyerini kendi işyeri gibi görerek bir çalışma arzusu olmasının sonucu olarak doğmaktadır (1).

Kıdem tazminatı, 1936 tarih ve 3008 sayılı İş Kanunu’yla Türk Hukuk Sistemine girmiştir. Bu dönemde, sosyal sigorta sisteminin son derece yetersiz olması nedeniyle, adeta bir işsizlik sigortası işlevi görmüştür.

Kıdem tazminatı ile ilgili yasal düzenlemeler, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde, 854 sayılı Deniz İş Kanunu’nun 20. maddesinde ve 5953 sayılı “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar  Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi  Hakkında Kanun” 6, 11 ve 18. maddelerinde yapılmıştır.

1475 sayılı İş Kanunu’nun günümüz ihtiyaçlarını ve iş ilişkilerini karşılayamaması nedeniyle 4857  sayılı Yeni İş Kanunu hazırlanarak  22.05.2003 tarihinde TBMM’de kabul edilmiş ve Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (2). 4857  sayılı Yasa ile 1475 sayılı İş Kanunu’nun kıdem tazminatına ilişkin 14. maddesi dışındaki tüm maddeleri de yürürlükten kaldırılmıştır. Bu nedenle, yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar kıdem tazminatına ilişkin uygulama aynen devam ettirilecektir.

II- KIDEM TAZMİNATI VERİLMESİNİN  KOŞULLARI

Kıdem tazminatı, 1475 sayılı Kanun’da gösterilen fesih hallerinde, en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır. Kıdem tazminatı, hem belirli süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçilere hem de belirsiz süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçilere ödenebilmektedir (3). Ancak, belirli süreli iş sözleşmelerinde, sözleşmede belirlenen sürenin kendiliğinden son bulması halinde veya tarafların anlaşarak sözleşmeyi sona erdirmelerinde kıdem tazminatı ödenmez.

854 sayılı Deniz İş Kanunu’nda yapılan düzenlemeler, esas olarak 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan düzenlemelere benzemektedir.

5953 sayılı Basın İş Kanunu’nda yapılan düzenlemeler farklılık arz etmektedir. 5953 sayılı Yasa’nın 6. maddesinde, “Meslekte en az beş yıl çalışmış olan gazetecilere kıdem hakkı tanınacağı, kıdem hakkı gazetecinin mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanacağı, akdin feshi halinde gazetecinin bu süreye göre hesaplanacak tazminatı almaya hak kazanacağı hükme bağlanmıştır. Yani, 5953 sayılı Yasa, 1475 sayılı İş Kanunu’nda yapılan düzenlemelerden farklı olarak 5 yıllık bir mesleki kıdemi aramakta olduğundan, 5 yıldan az mesleki kıdemi olan gazeteciler kıdem tazminatı hakkından yararlanamayacaktır. Ayrıca, 5953 sayılı Yasa’da, 1475 sayılı Yasa’dan farklı olarak kıdem tazminatı tavan tutarı olmadığından, 5953 sayılı Yasaya tabi gazetecilerin kıdem tazminatında herhangi bir tavan tutar uygulanmayacaktır.

Kıdem tazminatına hak kazanabilmenin koşulları 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde aşağıdaki gibi sıralanmıştır.

a- İşveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler dışında iş sözleşmesinin feshedilmesi,

b- İşçi tarafından 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesinde sayılan nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin feshedilmesi,

c- Muvazzaf askerlik dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi,

d- İşçinin bağlı bulunduğu kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, veya malullük aylığı yahut toptan ödeme alması amacıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi,

e- Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi,

f- İşçinin ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması,

g- Sosyal Sigorta Yasalarında değişiklik yapan 4447 sayılı Yasa ile getirilen bir hükümle,  506 sayılı Kanun’un 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları.”

5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 6. maddesine göre, gazetecilik mesleğinde en az beş yıl çalışmış olan gazetecilere kıdem hakkı tanınmaktadır. Kıdem hakkı gazetecinin mesleğe ilk giriş tarihinden itibaren hesaplanmaktadır. Akdin feshi halinde gazeteci, bu süreye göre hesaplanacak tazminatı almaya  hak kazanmaktadır. Hizmetine bu madde hükümlerine göre son verilen gazeteciye feshi ihbar edilen mukavelenin taalluk ettiği her hizmet yılı veya küsuru için, son aylığı esas ittihaz olunmak suretiyle her yıl için bir aylık ücreti miktarında tazminat  verilir. Ancak, yıllık hizmetin altı aydan az kısmı nazara alınmaz. İlk mukavele yılında bu miktar hesaplanmaz. Bir defa kıdem tazminatı alan gazetecinin kıdemi, yeni işine girişinden itibaren hesaplanır. Ancak, buna aykırı olarak işverenle gazeteci arasında yapılacak mukavele muteberdir.  İşverenin maddi imkansızlık sebebiyle gazetecinin tazminatını bir defada  ödeyememesi halinde, tediye en çok dört taksitte yapılır ve bu taksitlerin  tamamının süresi bir yılı geçemez. Ancak, bu bölünme o iş yerinin mali vergisini tahakkuk ettiren maliye şubesinin, müessesenin zarar etmekte olduğu kararı üzerine yapılabilir.

III- KIDEM TAZMİNATI TAVAN TUTARI VE KIDEM TAZMİNATI TUTARINA AYKIRI HAREKETİN MÜEYYİDESİ

1475 sayılı İş Kanunu, ödenecek kıdem tazminatının bir yıllık miktarını en yüksek devlet memuruna (Başbakanlık Müsteşarı) ödenen bir yıllık emeklilik ikramiyesi tutarı ile sınırlandırmıştır. Memur maaş katsayısına bağlı olan kıdem tazminatı tavan oranı sürekli değişmektedir.

01.07.2004 tarihinden geçerli kıdem tazminatı tavan tutarı aşağıdaki gibi hesaplanacaktır;

– En Yüksek Aylık Gösterge (1500) x Aylık Katsayı (38.610)57.915.000
– En Yüksek Ek Gösterge (8000) x Aylık Katsayı (38.610)308.880.000
– En Yüksek Kıdem Aylığı Göstergesi (500) x Aylık Katsayı (38.610)19.305.000
– 5434 sayılı T.C. E.S.Kanunun Ek 70/16  x Aylık Katsayı (38.610)

Maddesi Uyarınca Yapılacak İlave  [(8000+1500)x%200]

733.590.000
– Taban aylığı göstergesi (1000)  x Taban Aylık Katsayısı (455.050)455.050.000
– Yıllık Kıdem Tazminatı Tavan Tutarı (01.07.2004-31.12.2004)1.574.740.000 TL

İş Kanunu’nda öngörülen esaslar dışında veya kıdem tazminatı tavan tutarından fazla ödeme yapılması için emir veya talimat veren veya bu yolda hareket eden özel veya kamu kurumu veya kuruluşların yönetim kurulu üyeleri, genel müdür, müessese müdürü, muhasebe müdürü gibi yetkili sorumluları hakkında, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etmediği takdirde altı aydan iki seneye kadar hapis ve 2004 yılında 445.619.390 liradan 111.404.847.570 liraya kadar (4421 sayılı Kanunla değişiklik yapılmış olup 01.01.2004 tarihinden itibaren uygulanacak tutardır) ağır para cezasına hükmolunmakta iken 4857 sayılı İş Kanunu ile 1475 sayılı İş Kanunu’nda düzenlenen idari para cezaları yürürlükten kaldırıldığından, buna aykırı işlem yapılması halinde herhangi bir ceza uygulanması söz konusu olmayacaktır.

854 ve 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi işçiler için tavan tutar sınırlaması bulunduğu halde, 5953 sayılı Yasa’ya tabi gazetecilerin kıdem tazminatında herhangi bir tavan sınırlaması bulunmamaktadır.

IV- KIDEM TAZMİNATININ VERGİ MEVZUATI AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Kıdem tazminatı uygulamasında söz konusu olan vergiler hakkında açık­lamalar ve değerlendirmeler aşağıda belirtilmiştir.

A- GELİR VERGİSİ KANUNU

Esas itibariyle ücret, Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesine göre, “işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayın ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” olarak değerlendirilmektedir. Ödemenin ücret, ödenek, tazminat, kasa tazminatı (mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında yapılması veya bir ortaklık ilişkisi niteliğinde olmamak şartıyla kazancın belirli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun ücret olma niteliğini değiştirmeyecektir. 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesine istinaden ödenen kıdem tazminatı da ücret olarak kabul edilmektedir. Ancak, GVK’nın 25/7. maddesi gereğince vergiden istisna tutulmuştur.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun gelir vergisinden müstesna tazminat ve yardımları düzenleyen 25. maddesinin 7. bendinde; “1475 ve 854 sayılı Kanun’lara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Kanun’a göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarları (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz)” denilerek kıdem tazminatı gelir vergisinden müstesna tutulmuştur.

Gelir Vergisi Kanunu’nun yukarıda açıklanan 25/7. maddesi gereğince, 1475 sayılı İş Kanunu ve 854 sayılı Deniz İş Kanunu’na göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan miktarı gelir vergisinden istisna tutulmuştur. Bu nedenle, 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşan kısmı vergi kesintisine tabi tutulacaktır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/3. maddesi gereğince de, işletmeler işle ilgili olmak şartıyla yazılı bir sözleşmeye veya ilâma veya kanunun emrine dayanılarak ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alabileceklerdir. Bu durumda işverenler, 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan düzenlemeye uygun şekilde ödenen  kıdem tazminatlarını kazancın tespitinde indirilecek gider unsuru olarak değerlendirebileceklerdir. GVK’nın 40/3. maddesinde belirtilen zarar, ziyan ve tazminatların işverenin kusuru bulunmaksızın cezai şart olarak ödenmesi halinde gider olarak indirilmesi söz konusudur. Ancak kıdem tazminatı cezai bir şart niteliğinde yapılan bir ödeme değil, işçiye ücret olarak yapılan bir ödeme türüdür. Bu itibarla ödenen kıdem tazminatının gider olarak indirilmesinde işveren açısından herhangi bir engelleyici durum söz konusu değildir.

Bu noktada “854, 1475 ve 5953 sayılı kanunlara istinaden ödenecek olan kıdem tazminatı, kanunda ifade edilen tutarların üzerinde ödenirse aşan kısım nasıl vergilendirilecek ve kanunen kabul edilen gider olarak kabul edilecek midir?” sorusu akla gelebilir. Buna göre;

1- 854 ve 1475 Sayılı Kanunlara Göre Kıdem Tazminatında Tavan Sınırı Aşılırsa

1475 sayılı İş Kanunu’nun 98/D maddesinde “14. madde hükümle­rine aykırı harekette bulunarak kı­dem tazminatının öngörülen esaslar dışında veya saptanan miktar veya tavan aşılarak ödenmesi için emir veya talimat veren veya bu yolda ha­reket eden özel veya kamu kurumu veya kuruluşların yönetim kurulu üyeleri, genel müdür, müessese mü­dürü, muhasebe müdürü gibi yetkili sorumluları hakkında, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir suç teşkil etme­diği takdirde altı aydan iki seneye kadar hapis ve yirmibin liradan ellibin liraya kadar ağır para cezası hükmolunur. Kanun’a aykırı olarak fazla ödenen miktarında ayrıca Ha­zine lehine resen tahsiline karar ve­rilir.” hükmü yer almakta idi. İş Kanu­nu’nun bu hükmü “mutlak emredici” nitelikte olduğundan, 14. madde hükmünü aşacak şekilde yapılacak uygulamalar geçersiz olacak ve ilgiler hakkında hürriyeti bağlayıcı cezalar söz konusu olacaktı. Ancak 1475 sayılı eski İş Kanunu’nun, kıdem tazminatıyla ilgili 14. maddesi dışında ilga eden 4857 sayılı İş Kanunu, söz konusu ceza hükümlerini de ilga ettiğinden, bu cezalar ortadan kalkmış bulunmaktadır.

4857 sayılı İş Kanunu’nda cezai yaptırım bulunmadığı için 14. maddedeki hükmün nispi emredici niteliğe büründüğünü ve bu nedenle de iş sözleşmesi ya da toplu iş sözleşmesi ile tavanı aşarak kıdem tazminatı ödenebileceğini savunan görüşler bulunmaktadır (4).

GVK’nın 25/7. maddesinde yer alan hükme göre “1475 ve 854 sayılı Kanunlara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı…” vergiden müstesna tutulmaktadır. Eğer söz konusu kanunlara göre ödenmesi gereken tutarların üzerinde kıdem tazminatı ödenmiş ise, bu durumda fazla ödeme GVK’nın 61. maddesine göre ücret olarak kabul edilerek, stopaj kesilmektedir.

GVK 25/7. maddesine göre ödenmekte olan kıdem tazminatları işveren tarafından matrahın tespitinde GVK’nın 40/1. maddesine göre gider yazılmaktadır. Kıdem tazminatı tavanını aşan tutarda ödeme yapılmış ise, aşan kısım ücret olarak değerlendirilmeli ve stopaj kesintisi yapılarak vergi matrahının tespitinde kanunen kabul edilebilir gider dikkate alınabilmesi mümkün olmalıdır. Ancak tavanı aşan ödeme için stopaj kesintisi yapılmamış ise yapılan fazla ödemenin vergi matrahının tespitinde kanunen kabul edilebilir gider olarak ele alınması mümkün değildir. Danıştay 3. Daire’nin bir Kararı da bu görüşü destekleyici mahiyettedir (5).

2- 5953 Sayılı Kanun’a Göre Ödenen Kıdem Tazminatında 24 Ay Sınırı Aşılırsa

5953 sayılı Kanun’a göre kıdem tazminatı en az 5 yıl çalışan kimselere sadece 24 aya kadar verilmektedir. Yani burada miktar sınırlaması değil, yıl sınırlaması bulunmaktadır. GVK’nın 25/7. maddesine göre ödenen kıdem tazminatının ancak 24 aya kadar kısmı vergiden müstesnadır. Aşan kısım GVK’nın 61. maddesi çerçevesinde ücret olarak kabul edilerek vergilendirilmektedir. İşveren tarafından da matrahın tespitinde GVK’nın 40/1. maddesine göre kanunen kabul edilen gider olarak yazılabilir.

ÖRNEK 1:

(X) işyerinde 01.01.2003 yılından beri 1475 sayılı Yasa’ya tabi olarak çalışan Bay (A), 15 Eylül 2004 tarihinde işyerinden ayrılmıştır. İşveren (C),  Bay (A)’ya 4,5 milyar brüt ücret vermektedir. Bu durumda ödenecek kıdem tazminatı ve GVK çerçevesinde durumu aşağıdaki gibi hesaplanacaktır.

Kıdem Tazminatının Hesaplanması aşağıdaki şekilde yapılacaktır:

KIDEM TAZMİNATI HESABI
1Yıllık Kıdem Tazminatı4.500.000.000      
8Aylık Kıdem Tazminatı3.000.000.000     
15Günlük Kıdem Tazminatı187.500.000     
Toplam Brüt Kıdem Tazminatı7.687.500.000     
Damga Vergisi (-)-46.125.000     
Ödenecek Net Kıdem Tazminatı7.641.375.000     

= 7.641.375.000 TL kıdem tazminatı ödendiğini varsayalım.

01.07.2004-31.12.2004 tarihleri arasında kıdem tazminatı tavanı 1.574.740.000 TL’dir. Bu durumda Kanun’a göre ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı:

1Yıllık Kıdem Tazminatı1.574.740.000     
8Aylık Kıdem Tazminatı1.049.826.667     
15Günlük Kıdem Tazminatı65.614.167     
Toplam Brüt Kıdem Tazminatı2.690.180.834     
Damga Vergisi (-)-16.141.085     
Ödenecek Net Kıdem Tazminatı2.674.039.749     

= 2.674.039.749     TL  olacaktır.

Bu çerçevede ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarı 2.674.039.749 olması gerekirken 7.641.375.000 TL olarak ödenmiştir. Dolayısıyla 4.967.335.251 TL kıdem tazminatı fazla ödenmiştir. İşyeri sahibi (C) tarafından Bay (A)’ya bu fazlalığın kıdem tazminatı olarak ödenmesi konusunda sorun yoktur. Ancak ‰ 6  oranında damga vergisi kesilmeden önce Bay (A)’ya ödenmiş ve ödenmesi gereken kıdem tazminatları farkı GVK’nın 61. maddesine göre ücret olarak kabul edilerek stopaj kesilmelidir. Diğer yandan işyeri sahibi (C)  matrahın tespitinde fazla ödenen bu tutarı kanunen kabul edilen gider olarak indirim konusu yapabilmelidir.

ÖRNEK 2:

 5953 sayılı Kanun’a göre çalışan Bay (K), 30 yıl 10 ay 15 gün bir gazetede çalışmıştır. İşten ayrılmadan önceki son brüt maaşı 3 milyar TL olan Bay (K)’nın alacağı kıdem tazminatı ve bu tazminatın vergilendirme açısından aşağıdaki gibi olacaktır.

Kıdem Tazminatının Hesaplanması:

30Yıllık Kıdem Tazminatı90.000.000.000     
10Aylık Kıdem Tazminatı2.500.000.000     
15Günlük Kıdem Tazminatı125.000.000     
Toplam Brüt Kıdem Tazminatı92.625.000.000     
Damga Vergisi (-)-555.750.000     
Ödenecek Net Kıdem Tazminatı92.069.250.000     

= 92.069.250.000      TL kıdem tazminatı ödendiğini varsayalım.

Kanun’a göre ödenmesi gereken Tutar =

24Yıllık Kıdem Tazminatı72.000.000.000     
Damga Vergisi (-)-432.000.000     
Ödenecek Net Kıdem Tazminatı71.568.000.000     

71.568.000.000      TL

Bu durumda 5953 sayılı Kanun’a göre 20.501.250.000 TL kıdem tazminatı altında fazla ödeme yapılmıştır. Ancak ‰ 6  oranında damga vergisi kesilmeden önce Bay (K)’ya ödenmiş ve ödenmesi gereken kıdem tazminatları farkı GVK’nın 61. maddesine göre ücret olarak kabul edilmekte ve stopaj kesintisi yoluyla çalışandan vergi kesilmektedir. İşveren açısından ise vergi matrahının tespitinde yapılan bu fazla ödemenin GVK’nın 40/1. maddesine göre kanunen kabul edilebilir gider olarak indirim unsurları arasında yer alacağı şüphesizdir.

B- VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ

7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu’nun 4. maddesinin (g) fıkra­sında, “Amme İdare ve Müesseseleri ve 3659 sayılı Kanun’a tabi müesseseler ve amme menfaatlerine hadim cemi­yetlerden veya emekli sandıklarından (veya bu mahiyetteki kurumlardan) dul ve yetimlere bağlanan aylıklarla bu ay­lıklar dışında verilen-emekli ikramiyele­ri ile dul ve yetimlere bağlanan aylık­larla bu aylıklar dışında verilen emekli ikramiyeleri ile dul ve yetim evlenme ik­ramiyeleri ve hizmet müddetlerini dol­durmamış bulunanların dul ve yetimle­rine aylık yerine toptan yapılan ödeme­ler ve harp malulleriyle şehit yetimleri­ne tekel bayilerinden ödenen paralar, veraset ve intikal vergisinden istisna­dır.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, belirli bir hizmet sü­resini doldurarak emekli olmadan ölen memur ve hizmetliye verilmesi gereken, emekli ikramiyesi ile söz ko­nusu (g) fıkrasında sayılan kuruluşlar tarafından işçi statüsünde bulunan ki­şilerin varislerine ödenen tazminatla­r veraset ve intikal vergisinden müstesna tutulmuştur. Diğer taraftan, kıdem tazminatını hak etmiş olan birinin ölümü halinde kıdem tazminatının dul ve yetimler dışındaki mirasçılara verilmesi durumunda istisna uygulanmayacak, tazminat üzerinden veraset ve intikal vergisi ödeme durumunda kalınacaktır.

Buna göre, emekli olmadan vefat eden kişilerin kanuni mirasçılarına ödenen kıdem tazminatının vergiden istisna edilmesi, ödemeyi yapan kuruluşların fıkrada sayılan idare ve müesseseler­den olması şartına bağlıdır. Fıkrada sa­yılmayan kuruluşlar tarafından ölenin kanuni mirasçılarına ödenen kıdem tazminatlarının ise, veraset intikal ver­gisine tabi tutulması gerekir.

C- KIDEM TAZMİNATININ ZAMANINDA ÖDENMEMESİ HALİNDE ORTAYA ÇIKAN GECİKME ZAMMININ VERGİLENDİRİLMESİ

Kıdem tazminatının zamanında öden­memesi halinde alınacak gecikme faizinin gelir vergisine tâbi olup olmadığı konusunda Maliye Bakanlığı ile Danıştay farklı görüş belirtmektedirler. Maliye Bakanlığı söz konusu faizlerin alacak faizi olarak gelir vergisine tâbi oldu­ğu görüşündedir. Konuyla ilgili olarak Maliye Bakanlığı’nın vermiş olduğu Özelge’de (6) kıdem tazminatının geç ödenmesi nedeniyle elde edilen gelirin ücret olmadığı belirtilmektedir. Söz konusu Özelge’de, kıdem tazminatının geç ödenmesi nedeniyle çalışanların elde ettiği faiz gelirinin Gelir Vergisi Kanunu’na göre menkul sermaye iradı olduğu ve alacak faizi niteliğindeki bu gelirin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 85, 86 ve 87. maddeleri uyarınca tevkif yoluyla vergilendirilmemiş menkul sermaye iradı olarak bunu elde edenlerce yıllık beyanname ile beyan edilmesi gerektiği ifade edilmektedir.

Ancak, Danıştay 4. Daire­si bir Kararı’nda (7) gecikme faizi­ni, kıdem tazminatının zamanında veril­memesi nedeniyle davacının uğradığı za­rar karşılığı ödenmiş temerrüt faizi niteli­ğinde değerlendirerek vergiye tâbi olmadı­ğına karar vermiştir.

D- DAMGA VERGİSİ

Kıdem tazminatı, gelir vergisinden müstesna tutulmasına karşılık, damga vergisi kapsamında bulunmaktadır. Damga Vergisi Kanunu’na göre, maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat vesaire gibi her ne ad ile olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar için verilen makbuzlar ile bu paralar nakden ödenmeyerek kişiler için açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kâğıtlar binde 6 oranında damga vergisine tabidirler. Buna göre, kıdem tazminatından binde 6 oranında damga vergisinin kesilmesi gerekmektedir.

854, 1475 ve 5953 sayılı Kanunlara istinaden kıdem tazminatı işveren tarafından çalışanlara fazla ödenmiş olsa dahi, kıdem tazminatı personel gideri olarak kabul edildiğinden, Damga Vergisi kesilmelidir.

E- VERGİ USUL KANUNU

Vergi Usul Kanunu (VUK) açısından mükelleflerin kıdem tazminatı karşılığı ayırma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak l. No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği’ne göre kıdem tazminatı karşılığı ayırmak zorunludur. Fakat 6. No.lu Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile bu zorunluluk Muhasebe Standartları yürürlüğe girinceye kadar ertelenmiştir. Bu sebeple, kıdem tazminatı için karşılık ayırmak ihtiyari hale dönüşmüştür. Kıdem tazminatı karşılığı, fiilen ödeninceye kadar gider yazılamayacağı için karşılığın ayrıldığı yıl kanunen kabul edilmeyen gider olarak ticari kâra ilave edilecektir (8).

Sermaye Piyasası Kurulu’nun, I No.lu Sermaye Piyasasında Mali Tablo ve Raporlara İlişkin İlke ve Kurallar Hakkında Tebliğin 42. maddesine göre; “İşletmelerin, ilgili bulunduğu hesap dönemleri sonu itibariyle kıdem tazminatı yükümlülüklerini hesaplamaları ve bu yükümlülük nedeniyle cari dönemde ortaya çıkan kıdem tazminatı artışları için karşılık ayırmaları şarttır. Ancak, yukarıdaki hüküm kapsamına giren işletmeler, bu yükümlülüğün doğduğu hesap döneminden önceki dönemlere rastlayan kıdem tazminatı tutarları için en az 5 en çok 10 yılda eşit taksitlerle karşılık ayırırlar. Kıdem tazminatı karşılıkları genel yönetim veya faaliyet giderleri olarak muhasebeleştirilir. Kıdem tazminatı için ayrılan karşılıklar, aksine bir düzenleme yapılmadıkça, vergi mevzuatı açısından kanunen kabul edilmeyen gider niteliğindedir.” hükmü yer almaktadır.

Bu konuda Danıştay 4. Daire’nin bir başka Kararı’nın (9) gerekçesinde kıdem tazminatının karşılık ayrılmasına ilişkin şu ifadeler yer almaktadır: “……. 213 sayılı VUK’un 288. maddesinde hangi zararlar için bilânçonun pasifinde karşılık ayırabileceği ve bu karşılıkların kayıtlı değerleri ile pasifleştirilerek değerlendirilebileceği belirtilmiştir. Bu maddede, ‘hâsıl olan veya husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyeti arz eden belli zararları karşılamak amacıyla hesaben ayrılan meblağlar’ karşılık olarak tanımlanmıştır. Yasa koyucu doğmuş veya doğması beklenen ve miktarı kesin olarak saptanamayan her türlü zarar için karşılık ayrılmasını öngörmemiştir. Bilânçonun pasifinde karşılık ayırmak suretiyle ve mukayyet değerleri ile pasifleştirilerek değerlenebilecek zararların teşebbüs sahibi yönünden borç niteliği taşıması gerekmektedir. Gelecek yıllarda ödenmesi ihtimali bulunan kıdem tazminatlarının, Vergi Usul Kanunun 288. maddesinde değinilen türden bir borç niteliği taşıdığı düşünülemez……”

Ayrılan karşılıklar ticari kâr açısından muhasebe kayıtlarında gider olarak dikkate alınacak ve vergi beyannamesi verilirken vergi matrahına ilave edilerek kıdem tazminatı karşılıklarına düşen vergi ödenecektir. Ancak kıdem tazminatının Yasa’da belirlenen çerçevede ödenmesi durumunda muhasebe kayıtları açısından tekrar gider yazılması söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle daha önce ayrılmış ve gider olarak ticari kârın tespitinde indirim olarak ele alınan bu karşılıkların ödenmesi durumunda vergi matrahından indirilmesi gerekmektedir.

V- SONUÇ

Kıdem tazminatı, Yasa’da düzenlenen fesih hallerinde en az bir yıllık çalışması olan işçiye veya işçinin vefat etmesi halinde de bu işçinin hak sahiplerine işveren tarafından ödenmesi gereken paradır. Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/7 maddesine göre, 1475 ve 854 sayılı Kanunlara göre ödenmesi gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 5953 sayılı Kanun’a göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet erbabının 24 aylığını aşmayan kısmı gelir vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu sınırların aşılarak işverence çalışana fazladan kıdem tazminatı olarak ödeme yapılması halinde, aşan kısım ücret olarak kabul edilerek vergilendirme yapılmalıdır. Dolayısıyla matrahın tespitinde de kanunen kabul edilen gider olarak kabul edilir. Ancak, 1475 ve 854 sayılı Kanunlarda aşan kısım için stopaj kesilmemişse kanunen kabul edilen gider olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Kıdem tazminatından sadece Kanun’da belirtilen oran çerçevesinde damga vergisi kesilmektedir. Kıdem tazminatı almayı hak eden çalışanın ölümü halinde, kıdem tazminatı kanuni mirasçılarına ödenir ve veraset ve intikal vergisinden müstesnadır. Kıdem tazminatının işveren tarafından çalışana geç ödenmesi durumunda ise; işveren tarafından ödenen gecikme cezası menkul sermaye iradı çerçevesinde vergilendirilmelidir.

Kıdem tazminatının mali kâr olan, vergi matrahından indirilmesi ancak ödenmiş olması halinde mümkündür. Kıdem tazminatı karşılık ay­rılmak suretiyle giderleştirilmişse, söz ko­nusu karşılık vergi matrahı hesaplanırken kanunen kabul edilmeyen gider olarak tica­rî kâra eklenmelidir.

Sonuç olarak, kıdem tazminatı fonunun yürürlüğe girmesi halinde, kıdem tazminatının vergilendirilmesi, gider yazılması, gider karşılığı gibi sorunlar minimum seviyeye inecektir.

*          Yrd. Doç. Dr., Gazi Üniversitesi, Çorum İİBF, Öğretim Üyesi

**       Sosyal Sigortalar Kurumu, Sigorta Müfettişi, Marmara Üniversitesi, Öğretim Görevlisi

(1)         Erol GÜNER, “Kıdem Tazminatı ve Hapis Cezası”, TUDEV İş Dünyası, Sayı: 11 Eylül 2000, s.13

(2)         10.06.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

(3)         Resul KURT, “1475 Sayılı İş Kanunu’na Göre Kıdem Tazminatı Uygulamasında Usul ve Esaslar”, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog, Mart 2001, Sayı.155

(4)         Mehmet MAÇ – Cüneyt BÜYÜKKAYA, “Kıdem Tazminatının Hangi Hallerde ve Ne Miktarda Verilebileceği, Yasaya Aykırı Olarak Ödenen Kıdem Tazminatının Durumu”, Mali Çözümler, Ocak-Şubat-Mart 2004, Sayı: 66, s.3

(5)         Dn. 3. D.’nin, 25.04.1998 tarih ve E. 96 / 06363, K.98 / 02036 sayılı Kararı.

(6)         MB’nin, 04.04.1997 tarih ve B.07.0.GEL.0.40/4061-20/14271 sayılı Özelgesi.

(7)         Dn. 4. D.’nin, 07.02.1991 tarih ve E. 1998/2261, K.1991/414 sayılı Kararı.

(8)         Ercan DURGUN, “Kıdem Tazminatının Niteliği, Koşulları, Vergilendirilmesi ve Muhasebeleştirilmesi”, Maliye Postası, Mayıs 1998, s. 66; Yusuf DİNÇ, Kıdem Tazminatının Hukuki Yönü, Finansmanı ve Muhasebeleştirilmesi, G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 1994, s. 123-126

(9)         Dn. 4. D.’nin, 11.04.1984 tarih ve E. 1983/1491, K.1984/1583 sayılı Kararı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.