6183 Sayılı KanunVERGİ MEVZUATI

Kamu Alacaklarının Korunması ve İdarelerin Sorumlulukları

muhasebe-1

KAMU ALACAKLARININ KORUNMASI VE  

 İDARELERİN SORUMLULUKLARI

I-GİRİŞ

Kamu alacakları tabiri, Devletin; sözleşme ve haksız fiil dışındaki, vergi kanunları ile kamu hizmetlerinin uygulamasından kaynaklanan diğer alacakları için kullanılmaktadır.

Kamu alacağı, Devlete, il özel idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin sözleşmeden, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve kamu hizmetleri uygulanmasından kaynaklanan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları olarak da ifade edilebilir.

Kamu alacaklarının vadesinde tahsili her zaman mümkün olmamaktadır.

Bu takdirde, alacaklı kamu idaresi 6183 sayılı Kamu Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki kanun çerçevesinde gerekli takibatı yapıp alacağını takip etme yoluna gidecektir.

Bazı durumlarda kamu alacağının tahsili tehlikeye girebilir. Bu takdirde kamu alacağının tahsilini güvence altına almak için kanun koyucu, çeşitli güvenlik önlemleri  ihdas etme gereği duymuştur.

Bu yazıda kamu alacaklarının korunmasıyla ilgili yapılan düzenlemeler ve idarelerin sorumlulukları irdelenecektir.

II-KAMU ALACAĞINI KORUMA YOLLARI:

 

            A-TEMİNAT İSTEME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesi uyarınca vergi ziyaı cezası kesilmesini gerektiren haller ile 359 uncu maddesinde sayılan hallere temas eden bir amme alacağının salınması için gerekli muamelelere başlanmış olduğu takdirde vergi incelemesine yetkili memurlarca yapılan ilk hesaplara göre belirtilen miktar üzerinden tahsil dairelerince teminat istenir.

 

Teminat Olarak Kabul Edilecek Değerler:

Türkiye’de ikametgahı bulunmayan amme borçlusunun durumu, amme alacağının tahsilinin tehlikede olduğunu gösteriyorsa, tahsil dairesi kendisinden teminat isteyebilir.

Teminat olarak şunlar kabul edilir:

1-Para,

2- Bankalar ve özel finans kurumlar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,

3-Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.),

4-Hükümetçe belli edilecek Milli esham ve tahvilat “Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir.”

5- İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,

Teminat sonradan tamamen veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa, teminatın tamamlanması veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir.

Borçlu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir.

B-ŞAHSİ KEFALET:

10 ‘uncu maddeye göre teminat sağlayamayanlar muteber bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilir.

Şahsi kefalet tespit edilecek şartlara uygun olarak noterden tasdikli sözleşme ile tesis olunur.

Şahsi kefaleti ve gösterilen şahsı kabul edip etmemekte alacaklı tahsil dairesi yetkilidir.

Kamu alacağını ödeyen kefile buna dair bir belge verilir.

C-TEMİNAT HÜKMÜNDE OLAN EŞYA:

Bar, otel, han, pansiyon, çalgılı yerler, sinemalar, oyun ve dans yerleri, birahane, meyhane vb. yerler içerisinde bulunan eşya ve malzemeler bu müesseselerin işletilmesinden doğan kamu borçlarına karşı teminat hükmündedir.

Noterden tasdikli icar mukavelesinde gayrimenkul sahibinin demirbaşı olarak kayıtlı eşya ve malzemesi ile otel, han ve pansiyonlardaki misafir ve kiracıların kendilerine ait eşyaları bu hükümden hariçtir.

Üçüncü şahısların Medeni Kanunun 688 ve Borçlar Kanununun 222’nci maddelerine müsteniden yapacakları istihkak iddiaları saklı kalmak şartiyle, bu yerlerdeki mallar üzerindeki istihkak iddiaları alacaklı amme idaresinin bu teminat hakkını ihlal etmez.

D-İHTİYATİ HACİZ:

İhtiyati haciz aşağıdaki hallerden herhangi birinin mevcudiyeti halinde hiçbir süreyle sınırlı olmaksızın alacaklı kamu idaresinin mahalli en büyük memurunun kararıyla, haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur.

  1. 9’uncu madde gereğince teminat istenmesini mucip haller mevcut ise,
  1. Borçlunun belli ikametgahı yoksa,
  1. Borçlu kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması ihtimalleri varsa,
  1. Borçludan teminat göstermesi istendiği halde belli müddette teminat veya kefil göstermemiş yahut şahsi kefalet teklifi veya gösterdiği kefil kabul edilmemişse,
  1. Mal bildirimine çağrılan borçlu belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmamış veya noksan bildirimde bulunmuşsa,
  1. Hüküm sadır olmuş bulunsun bulunmasın para cezasını müstelzim fiil dolayısiyle amme davası açılmış ise,
  1. İptali istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar, bu mallar elden çıkarılmışsa elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere, 6183 sayılı kanunun 27, 29 ve 30’uncu maddelerinin tatbikini gerektiren haller varsa.

E-İHTİYATİ TAHAKKUK:

Aşağıdaki hallerden birinin bulunması takdirinde  vergi dairesi müdürünün,  5345 sayılı Kanun uyarınca vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürünün ve/veya müdürün yazılı talebi üzerine defterdar ve/veya vergi dairesi başkanı, mükellefin henüz tahakkuk etmemiş vergi ve resimlerinden Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilecek olanlarla bunların zam ve cezalarının derhal tahakkuk ettirilmesi hususunda yazılı emir verebilir.

Vergi dairesi müdürü, vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında, ilgili grup müdürü ve/veya müdür bu emri derhal tatbik eder:

  1. İhtiyati haciz sebeplerinden birisi mevcut ise,
  1. Mükellef hakkında takibata girişilmişse,
  1. Teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse.

F-DİĞER KORUNMA TEDBİRLERİ:

1-Kamu Alacaklarında Rüchan Hakkı:

Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine kamu alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten (payları oranında) taksim olunur.

Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.

Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.

Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur.

 

2-Amme Alacaklarını Kesip Ödeme Zorunda Olanlar

Amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmiyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

 

3-Tahsil Edilen Kamu Alacaklarından Yapılacak Reddiyat Sebebiyle Mahsuplar:

Tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi icabeden kamu alacakları, istihkak sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmek suretiyle reddolunur.

Genel bütçeden reddedilen paralar arasında özel idarelerle belediyelere ait olan kısımları ret ve mahsup olunduğu senede bu idareler nam ve hesabına ayrılacak hisselerden Hazinece tevkif ve mahsup olunur.

4-İptal Davası Açılması:

Kamu borçlusunun 6183 sayılı kanunun 27, 28, 29 ve 30’uncu maddelerinde yazılı tasarruf ve muamelelerinin iptali için umumi mahkemelerde dava açılır ve bu davalara diğer işlere takdimen genel hükümlere göre bakılır.

İptal borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimselerle, bunların mirasçılarına ve suiniyet sahibi diğer üçüncü şahıslara karşı istenir.

Sözü geçen tasarrufların vukuu tarihinden beş yıl geçtikten sonra mezkur maddelere istinaden dava açılamaz.

5-İvasız Tasarrufların Hükümsüzlüğü:

Amme alacağını ödememiş borçlulardan, müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar hükümsüzdür.

 

Aşağıdaki tasarruflar bağışlama hükmündendir:

1-Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri hısımlar arasında yapılan ivazlı tasarruflar,

2-Kendi verdiği malın, akdin yapıldığı sıradaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,

3-Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler.

6-Hükümsüz Sayılan Diğer Tasarruflar

Amme alacağını ödemeyen borçlulardan müddetinde veya hapsen tazyikına rağmen mal beyanında bulunmayanlarla, malı bulunmadığını bildiren veyahut beyan ettiği malların borcuna kifayetsizliği anlaşılanların ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları tasarruflardan aşağıda belirtilenler hükümsüzdür.

  1. Borçlunun teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler,
  1. Borca karşılık para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler,
  2. Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler.

7-Amme Alacağının Tahsiline İmkan Bırakmamak Maksadıyla Yapılan Tasarruflar

Borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme alacağının bir kısmının veya tamamının tahsiline imkan bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan bir taraflı muamelelerle borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün muameleler tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür.

 

Sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini vermeye bu kanun hükümleri dairesinde vermeye mecburdurlar. Bunlar karşılık olarak verdikleri şeyden dolayı alacaklı amme idaresinden bir talepte bulunamazlar.

 

8-Tasfiye Halinde Sorumluluk

Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler, tasfiyenin başladığını üç gün içinde ilgili tahsil dairelerine bildirmek mecburiyetindedirler.

Tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler,amme idarelerinin her türlü alacaklarını ödemeden veya ödemek üzere ayırmadan önce tasfiye sonucunda elde edileni dağıtamazlar veya bunlar üzerinde herhangi bir şekilde tasarrufta bulunamazlar. Aksi halde tahakkuk etmiş ve edecek amme alacaklarından tasfiye memurları veya tasfiyeyi yürütenler şahsen ve müteselsilen mesul olurlar. Bu mesuliyet yapılan tasarrufların ifade ettiği para miktarını geçemez.

Bunların ödedikleri borçlar için amme alacağı ödenmeden kendilerine dağıtım yapılmış olanlara rücu hakları mahfuzdur.

 

9-Ortaklığın Feshini İsteme:

Borçluya ait mal bulunmadığı veya amme alacağını karşılamaya yetmediği yahut borçlu veya ortaklık tarafından bu kanuna göre teminat gösterilmediği takdirde, borçlunun sermayesi paylara bölünemeyen ortaklıklardaki hisselerinden amme alacağının tahsili için genel hükümler çerçevesinde ortaklığın feshi istenebilir.

Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerinin komandite ortaklarının borçları için bu madde hükmü mezkur şirketler hakkında da tatbik olunur.

Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.

 

III- DEĞERLENDİRME VE SONUÇ:

Kamu alacaklarını vadesinde tahsil etmek her zaman mümkün olmaz. Kamu borçluları, borçlarını ödemek konusunda gereken hassasiyeti göstermelerine rağmen, bazı borçlularda borçlarını ödemek yerine, ödememeyi tercih ederler. Bu amaç doğrultusunda çeşitli hukuksal işlemlerde bulunabilirler. Örneğin boçları karşılığında haczedilme ihtimali olan mallarını yakınlarına, akrabalarına yada anlaşmalı oldukları 3’ üncü kişilere devredebilirler.

Kanun koyucu, kamu alacağının tahsilini engellemeye yönelik davranışların önüne geçmek için çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Yapılan bu düzenlemelerdeki temel sorumluluk şüphesiz alacaklı kamu idarelerine düşmektedir.

Kamu alacaklarının korunmasıyla ilgili, kamu idarelerinin sorumlulukları arasında, teminat isteme, şahsi kefili ve şahsi kefaleti kabul edip etmeme yetkisi, teminat hükmünde bulunan eşyayı hacz ettirme yetkisi, ihtiyati haciz yetkisi, ihtiyati tahakkuk yetkisi, rüchan hakkını takip görevi, kamu alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olanların sorumluluğu ve takibi, tahsil edilip de kanuni sebeplerle reddi icabeden amme alacaklarından, istihkak sahiplerinin reddiyatı yapacak olan amme idaresine olan muaccel borçlarına mahsup edilmesinin takibi, kamu borçlusunun varlıklarını azaltmak için yaptığı çeşitli muameleleri için genel mahkemelerde iptal davası açılması, ödeme müddetinin başladığı tarihten geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme müddetinin başlamasından sonra yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların takibi, tasfiye memurlarının sorumlulukları, ortaklığın feshini isteme yetkisi sayılabilir.

Görüldüğü üzere, borçlusunca ödenmemiş kamu alacağının tahsili konusunda, kanun koyucu, alacaklı kamu idaresine bir çok yetki ve sorumluluk vermiştir.

Alacaklı kamu idaresi alacaklarını takip konusunda 6183 sayılı kanunla verilen yetkileri, alacakları takip safhasında kullanacak ve kamu alacağını tahsil etmeye çalışacaktır.

Söz konusu yetkilerin açık ve net bir şekilde tespit edilmiş olup, söz konusu alacağın tahsil edilememesi ve bu yetkileri kullanmak durumunda olan kamu idarecileri de, kamu alacağının tahsili konusuna kendilerine verilen yetkileri kullanmamışlarsa, alacak bu yetkilerin doğru olarak kullanılmaması nedeniyle tahsil edilememişse, ilgili kamu idarecileri de bu alacakların tahsil edilememesinden dolayı sorumlu olacaklardır.

Bu çerçevede, alacaklı kamu idareleri, bu kanun kapsamına alınan alacakları konusunda, 6183 sayılı Kanununun kendilerine verdiği yetki çerçevesinde, alacaklarını takip etmeli, bu konuda gerekli önlemleri almalıdır.

Aksi takdirde ilgili kamu idareleri yöneticileri, adli ve mali açılardan sorumlu tutulabilirler.

Ömer Köse

Muhasebat Başkontrolörü

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.