Katma Değer VergisiVERGİ MEVZUATI

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği Açıkmaları

Maliye Bakanlığı-2

KDV UYGULAMALARI KONUSUNDAKİ SON GELİŞMELER

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun uygulaması ile ilgili olarak daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşında yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’in hazırlanma gerekçesi olarak Maliye Bakanlığı tarafından;

– Mevzuattaki dağınıklığın giderilmesi,

– İhtilaf konusu olan alanların netleştirilmesi,

– İade süreçlerinin hızlandırılması ve

– Haksız iadelerin önlenmesine,

yönelik uygulamanın hayata geçirilme amacı olduğu şeklinde açıklama yapılmıştır.

Söz konusu Genel Tebliğ ile, hem KDV konusundaki genel uygulamalar ile istisna uygulamaları konusunda açıklamalar yapılmış, hem de başta KDV iadesi sistemi olmak üzere, indirimli orana tabi işlemler ile KDV tevkifatına tabi işlemler konularında da detaylı düzenlemeler yapılmıştır.

Buna göre;

1. Hizmetlerin Vergilendirilmesinde “Hizmetten Yurtdışında Faydalanma” Kavramı Tanımlanmıştır.

2. Kıymetli Taşlardan Mamul Eşyanın Satışında Özel Matrah Uygulanmasından Vazgeçilmiştir.

3. Tevkifata Tabi Mal Teslimlerinden Kaynaklanan Mahsuben İade Talepleri, Miktarına Bakılmaksızın Vergi İnceleme Raporu, YMM Raporu ve Teminat Aranmadan Yerine Getirilecektir.

4. Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

5. Birden Fazla Dönemi İçeren Hizmetlerde Vergiyi Doğuran Olay Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

6. Finansal Kiralama İşlemlerinde Sözleşmenin Düzenlendiği Tarihteki Oranların Geçerli Olacağı İfade Edilmiştir.

7. Müteselsil Sorumluluktan Kurtulma İçin Ödemenin Banka Veya Çekle Yapılması Dışında Başka Ödeme Alternatifleri de Getirilmiştir.

8. Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Tarafından Araç Plakaları ile Basılı Evrakın Tesliminde Düzenlenen Evrak Tevzi Listesi ile Gelir Makbuzları, Fatura ve Benzeri Belge Olarak Kabul Edilmiştir.

9. Fason Hizmetin Tanımı Yapılmıştır.

10. İhracat İstisnasında Tanım ve Uygulama Değişiklikleri Yapılmıştır.

11. Bavul Ticaretine Konu İşlemlerin Beyan Şekli Değiştirilmiştir.

12. İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi Konusunda Yapılan Düzenlemeler.

13. Hizmet İhracatının Tevsikinde DAB Zorunluluğu Kaldırılmıştır.

14. Yolcu Beraberi Eşya Satışında Yeni Nesil Ödeme Kaydedici Cihazlarla Düzenlenen Belgelerle de Satış Yapılabilecektir:

15. İhraç Kayıtlı Satışlar ile DİİB Kapsamında Yapılan Satışlarla İlgili Düzenlemeler.

16. Bazı İstisnalarda Proje Uygulamasına Geçilmiştir.

17. Deniz, Hava Ve Demiryolu Taşıma Araçlarının İmal Ve İnşası İle İlgili Olarak Yapılan Teslim Ve Hizmetlere Açıklık Getirilmiştir.

18. Aynı İşlemin Hem Tam İstisna Hem De Kısmi İstisna Kapsamında Olması Halinde Yapılacak İşlem Açıklanmıştır.

19. Uluslararası Taşımacılık İstisnasının Tevsikinde Aranacak Belgelerde Serbest Delil Sistemi Geçerli Hale Getirilmiştir.

20. Kısmi Burs Uygulayan Eğitim Kurumları Ve Yurtların Bu İşlemler Nedeniyle KDV İndirim Kısıtlamasına Tabi Olmadıkları Vurgulanmıştır.

21. KVK’ya Uygun Yapılmayan Devir ve Bölünme İşlemlerinde KDV Matrahı Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

22. İktisadi İşletmeye Dahil Olmayan Gayrimenkuller Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

23. Taşınmaz ve İştirak Hissesi Satışı İstisnası Konusundaki Açıklamalar.

24. Lisanslı Depoculuk Kapsamında Yapılan İşlemler Açıklanmıştır.

25. Sat Geri Kirala Kapsamında Yapılan İşlemlerde İstisna Uygulaması Açıklanmış ve Bu İstisna Nedeniyle Yüklenilen Vergilerin İndirim Konusu Yapılamayacağı Vurgulanmıştır.

Özellikle KDV iade sisteminde önemli kabul edilebilecek düzenlemeler hayata geçirilmiştir.

Bu çalışmamızın ilerleyen bölümlerinde, anılan Genel Tebliğ ile genel olarak KDV uygulamaları ile vergiden istisna edilen işlemler konusunda yapılan değişiklik ve düzenlemeler ele alınacaktır.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT))” ile Katma Değer Vergisi Kanununun uygulaması ile ilgili olarak daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşında yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen önemli yeni düzenlemeler ve uygulamaları konu başlıkları ve bölümler itibariyle yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Hizmetlerin Vergilendirilmesinde “Hizmetten Yurtdışında Faydalanma” Kavramı Tanımlanmıştır.

2. Kıymetli Taşlardan Mamul Eşyanın Satışında Özel Matrah Uygulanmasından Vazgeçilmiştir.

Konuları işlenecektir.

1. Hizmetlerin Vergilendirilmesinde “Hizmetten Yurtdışında Faydalanma” Kavramı Tanımlanmıştır.

Tebliğde, hizmet ifalarında işlemin Türkiye’de yapılmış sayılması konusunda yaşanan tartışmalara açıklık getirecek düzenleme ve açıklamalar yapılmıştır.

Buna göre;

3065 sayılı Kanunun (6/a) maddesi hükmü ile mal teslimlerinde malların teslim anında Türkiye’de bulunması, işlemin Türkiye’de yapılmış sayılması için yeterlidir.

Mal teslimlerinde, mal teslim eden şahsın uyruğuna bakılmaksızın, teslim Türkiye sınırları içinde yapılmışsa vergiye tabidir. Türkiye dışında yapılan mal teslimleri ise verginin konusuna girmez.Dolayısıyla bir Türk vatandaşının Türkiye dışındaki mal teslimleri verginin konusuna girmez, yabancı uyruklu bir şahsın Türkiye içinde yaptığı mal teslimleri ise vergiye tabi tutulur.

Hizmet ifalarında işlemin Türkiye’de yapılmış sayılması için, 3065 sayılı Kanunun (6/b) maddesine göre hizmetin Türkiye’de yapılması veya hizmetten Türkiye’de faydalanılması gerekir.

Hizmetin Türkiye’de yapılmış sayılması için belirtilen iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmez. Şartlardan herhangi birisinin oluşması halinde hizmet, Türkiye’de yapılmış sayılır. Bir diğer ifade ile hizmet Türkiye’de yapılmışsa, hizmetten hangi ülkede faydalanılırsa faydalanılsın işlem Türkiye’de yapılmış sayılır ve vergiye tabi olur. Hizmetin başka bir ülkede yapılması halinde bu hizmetten Türkiye’de faydalanılmış ise işlem yine Türkiye’de yapılmış sayılır.

Hizmetten yurtdışında faydalanılmasından kasıt, Türkiye’de yurtdışındaki müşteri için yapılan hizmetin, müşterinin yurtdışındaki iş, işlem ve faaliyetleri ile ilgili olması; Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi bulunmamasıdır.

2. Kıymetli Taşlardan Mamul Eşyanın Satışında Özel Matrah Uygulanmasından Vazgeçilmiştir.

3065 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde, bazı teslim ve hizmetlerin matrahlarının tespiti açısından özel düzenleme getirilmiştir.

Münhasıran vergisi önceki safhalarda beyan edilerek ödenen özel matrah şekline tabi işlemlerle uğraşan mükelleflerin, KDV mükellefiyetleri tesis edilmez. Ancak, bu kapsamda işlem yapan ve başka işlemleri nedeniyle KDV mükellefi olanlar, özel matrah şekline tabi işlemlerini de beyannamelerinin “Sonuç Hesapları” kulakçığındaki “Özel Matrah Şekline Tabi İşlemlerde Matraha Dahil Olmayan Bedel” satırında gösterirler.

Bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-g maddesi uyarınca, kıymetli taş (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) teslimleri KDV’nden istisna edilmiştir. Yani söz konusu taşların oldukları gibi teslim ve ithalinde katma değer vergisi uygulanmayacaktır. Daha sonra, Maliye Bakanlığı tarafından yasal dayanağı konusunda eleştiriye uğrayan 93 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile yapılan düzenlemeyle, söz konusu kıymetli taşları ihtiva eden veya bu taşlardan yapılmış eşya teslimlerinde KDV açısından özel matrah şekli uygulaması kabul edilmiştir. Buna göre; söz konusu taşlardan yapılan eşya teslimlerinde katma değer vergisi matrahı, teslim bedelinden varsa eşyanın ihtiva ettiği has altın veya gümüş değeri ile kıymetli taşın maliyet bedeli düşüldükten sonra kalan tutar olarak tespit edilmektedir.

KDVGUT ile 93 seri no.lu KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve anılan Tebliğin özel matrah şekline tabi işlemlerin açıklandığı (III/A-4) bölümünde; kıymetli taşları ihtiva eden veya bu taşlardan yapılmış eşya teslimlerinde KDV açısından özel matrah şekli uygulamasına yer verilmemiştir. Bir başka ifade ile kıymetli taşlardan yapılmış olan veya bu taşları ihtiva eden eşyaların tesliminde KDV açısından özel matrah uygulamasına son verilmiştir. Buna göre, 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren kıymetli taş (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) ihtiva eden veya bu taşlardan yapılmış eşya teslimlerinde KDV matrahı hesaplanırken, satış bedelinden sadece has altın bedeli düşülecek, kıymetli taş bedelleri ise matrahtan düşülemeyeceğinden bu taşların bedeli üzerinden de KDV hesaplanacaktır.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun uygulaması ile ilgili olarak daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşında yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen önemli yeni düzenlemeler ve uygulamaları konu başlıkları ve bölümler itibariyle yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Tevkifata Tabi Mal Teslimlerinden Kaynaklanan Mahsuben İade Talepleri, Miktarına Bakılmaksızın Vergi İnceleme Raporu, YMM Raporu ve Teminat Aranmadan Yerine Getirilecektir.

2. Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

Konuları işlenecektir.

1. Tevkifata Tabi (Bazı) Mal Teslimlerinden Kaynaklanan Mahsuben İade Talepleri, Miktarına Bakılmaksızın Vergi İnceleme Raporu, YMM Raporu ve Teminat Aranmadan Yerine Getirilecektir.

Tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarının mükellefe iade edilebilmesi için, satıcının tevkifat uygulanmayan KDV tutarını 1 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan etmiş olması, alıcının da yaptığı tevkifatla ilgili 2 No.lu KDV Beyannamesini vergi dairesine vermiş olması zorunludur.

İade taleplerinin yerine getirilmesinde, alıcı tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen ve tahakkuk ettirilen KDV’nin ödenmiş olması şartı aranmaz.

Tevkifata tabi alımları nedeniyle tevkifat uygulayan alıcılar tarafından 2 No.lu KDV Beyannamesi ile beyan edilen verginin 1 No.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılması ve aynı dönemde indirim yoluyla giderilemeyen bu verginin iade alacağına dönüşmesi nedeniyle aynı dönem 2 No.lu KDV Beyannamesinden doğan borca mahsup edilmiş olması halinde, önceki paragrafta belirtilen ödeme şartının sağlanmadığı kabul edilir.

Ancak, diğer dönemlere ilişkin iade alacağının söz konusu borca mahsup edilmesi halinde, ödeme şartı gerçekleşmiş sayılır.

KDVGUT ile yapılan düzenlemeyle, genel olarak, KDV tevkifatı işlemlerinden kaynaklanan KDV iadelerinde, vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranılmaksızın yerine getirilecek iade sınırı 4.000 TL’den 5.000 TL’ye çıkarılmıştır.

Bunun dışında yine Tebliğle yapılan düzenlemeyle, Tebliğin (I/C-2.1.3.) bölümü kapsamında tevkifat uygulanan;

– Külçe metal teslimleri,

– Bakır, çinko, alüminyum ve kurşun ürünlerinin teslimi,

– Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi,

– Metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt ve cam hurda ve atıklarından elde edilen hammadde teslimi,

– Pamuk, tiftik, yün ve yapağı ile ham post ve deri teslimi,

– Ağaç ve orman ürünleri teslimi,

ile ilgili mahsuben iade talepleri miktarına bakılmaksızın vergi inceleme raporu, YMM raporu ve teminat aranmadan yerine getirilecektir. (Eski sınır 4.000 TL idi)

1. Arsa Karşılığı İnşaat İşlerinde Vergiyi Doğuran Olay Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

3065 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde vergiyi doğuran olayın hukuki şartları, vergiye tabi işlemlerin özelliklerine göre ayrı ayrı tayin ve tespit edilmiştir. Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi veya hizmet ifasının yapıldığı anda meydana gelir.

Vergi alacağının zamanında kavranması ve güvence altına alınması amacıyla malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde ise bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere vergiyi doğuran olay fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi anında meydana gelir.

Bu konuda daha önce sirküler ile yapılan açıklama tebliğ metni haline getirilmiştir. Buna göre;

Tebliğin (I/Ç-1) bölümünde, arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olayın meydana gelmesi konusunda açıklama yapılmış ve “Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşir”denilmiştir. Buna göre, arsanın bir iktisadi işletmeye dâhil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi durumunda, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte, müteahhide yapılan bu arsa teslimi nedeniyle fatura düzenlenecektir. Arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde arızi faaliyet olarak arsasını bağımsız birimler karşılığında müteahhide tesliminde ise KDV uygulanmayacaktır.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve uygulama ile ilgili bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşından, yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen yeni düzenlemeler ve buna ilişkin uygulamaları, konu başlıkları ve bölümler halinde yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Birden Fazla Dönemi İçeren Hizmetlerde Vergiyi Doğuran Olay.

2. Finansal Kiralama İşlemlerinde Sözleşmenin Düzenlendiği Tarihteki Oranların Geçerliliği.

Konuları işlenecektir.

1. Birden Fazla Dönemi İçeren Hizmetlerde Vergiyi Doğuran Olay Konusunda Açıklama Yapılmıştır.

3065 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde vergiyi doğuran olayın hukuki şartları, vergiye tabi işlemlerin özelliklerine göre ayrı ayrı tayin ve tespit edilmiştir.

Mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde vergiyi doğuran olay, mal teslimi veya hizmet ifasının yapıldığı anda meydana gelir.

Birden fazla vergilendirme dönemine yayılarak verilen hizmetlerde, hizmet bedelinin tamamının veya bir kısmının hizmet ifa edilmeden önce tahsil edilmesi halinde, fatura ve benzeri belge düzenlenmemiş olması koşuluyla KDV doğmaz. Öte yandan, bir vergilendirme döneminden fazla devam eden hizmetlerde, takvim yılının aylık dönemlerinden oluşan vergilendirme dönemleri itibarıyla KDV’nin hesaplanması ve verilecek hizmetlere ilişkin faturanın aylık ödeme tutarı belirtilerek tanzim edilmesi gerekmektedir. Belli bir vergilendirme döneminde beyan edilecek KDV matrahının ise toplam hizmet bedelinin, hizmetin ifa edileceği aylık sürelere bölünmesi suretiyle tespiti mümkün bulunmaktadır.

Toplam bedel hizmet tamamlandığında alınsa dahi hizmetin gerçekleştiği vergilendirme dönemlerine isabet eden tutarın ilgili olduğu dönemde beyan edilmesi gerekmekte olup, hizmet bedelinin tamamının hizmet ifasının sonunda beyan edilmesi mümkün değildir.

Bir vergilendirme döneminden fazla devam eden hizmetlerin taksitlere bağlanması halinde, kredi kartı ile yapılan ödemelerde, POS makinesi tarafından ilk anda düzenlenen ve hizmet bedelinin tamamını kapsayan taksit planını gösteren belge, ayrıca fatura veya benzeri belge düzenlenmemiş olması şartıyla KDV hesaplanmasını gerektirmez. Vergiyi doğuran olay, aylık taksit miktarının şirketin banka hesabına geçtiği tarihte değil, bir vergilendirme döneminden fazla devam eden hizmetler için takvim yılının aylık vergilendirme dönemleri itibarıyla doğmaktadır.

Örnekler;

a) Komisyoncular vasıtasıyla veya konsinyasyon suretiyle yapılan satışlarda vergiyi doğuran olay, malların satıcı tarafından komisyoncuya veya konsinyasyon suretiyle mal satanlara (konsinyatöre) verildiği anda değil, malların komisyoncu veya konsinyatör tarafından alıcıya teslimi anında meydana gelir.

b) Su, elektrik, gaz, ısıtma, soğutma ve benzeri enerji dağıtım veya kullanımlarında bunların ilgili müesseselerce bedellerinin tahakkuk ettirilmesi ile vergiyi doğuran olay meydana gelir.

c) İthalatta vergiyi doğuran olay Kanunun (10/ı) maddesine göre, gümrük vergisi ödeme mükellefiyetinin başladığı, gümrük vergisine tabi olmayan işlemlerde ise gümrük beyannamesinin tescil edildiği anda meydana gelir.

d) Arsa karşılığı inşaat işlerinde vergiyi doğuran olay, müteahhidin arsa karşılığı konut, işyeri gibi bağımsız birimleri arsa sahibine teslimiyle gerçekleşir. Arsanın bir iktisadi işletmeye dâhil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutad ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi durumunda, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu tarihte, müteahhide yapılan bu arsa teslimi nedeniyle düzenlenecek faturada arsa karşılığı alınan bağımsız birimlerin emsal bedeli üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde arızi faaliyet olarak arsasını bağımsız birimler karşılığında müteahhide tesliminde ise KDV uygulanmaz.

e) Hakedişli işlemlerde, verilen hizmet sebebiyle elde edilen hakediş bedeli için hakedişin tahakkuk ettiğini belgeleyen kabul tutanağının düzenlendiği bir diğer ifade ile hakediş raporunun onaylandığı tarihte vergiyi doğuran olay gerçekleşir.

2. Finansal Kiralama İşlemlerinde Sözleşmenin Düzenlendiği Tarihteki Oranların Geçerli Olacağı İfade Edilmiştir.

Tebliğin, (III/B-2.2.) bölümünde yapılan açıklama ile “Finansal kiralama sözleşmelerine konu malların teslimleri veya kiralanmasına ilişkin KDV oranları sözleşmenin yapıldığı tarihte geçerli olan oranlar olup, sözleşme süresince bu oranlarda herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz” denilmiştir.

Finansal kiralama sözleşmelerine konu malların teslimleri veya kiralanmasına ilişkin KDV oranları sözleşmenin yapıldığı tarihte geçerli olan oranlar olup, sözleşme süresince bu oranlarda herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz.

Söz konusu Kararname eki (I) sayılı listenin 15 inci sırasında belirtilen, 3065 sayılı Kanunun (13/a) maddesi uyarınca teslimleri KDV’den istisna olan araçların, faaliyetleri kısmen veya tamamen bu araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere kiralanması hizmeti (% 1) oranında KDV’ye tabi olup, bu araçların finansal kiralamaya konu olması halinde de (%1) oranında KDV uygulanır.

Yapılan bu açıklamanın, yukarıda değinilen birden fazla vergilendirme dönemine yayılarak verilen hizmetlerde vergiyi doğuran olay konusundaki açıklamalar KDV sisteminin genel mantığına aykırı olduğu düşüncesindeyiz.

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve uygulama ile ilgili bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşından, yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen yeni düzenlemeler ve buna ilişkin uygulamaları, konu başlıkları ve bölümler halinde yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Müteselsil Sorumluluktan Kurtulma İçin Ödemenin Banka Veya Çekle Yapılması Dışında Başka Ödeme Alternatifleri.

2. İhracat İstisnasında Tanım ve Uygulama Değişiklikleri

Konuları işlenecektir.

1. Müteselsil Sorumluluktan Kurtulma İçin Ödemenin Banka Veya Çekle Yapılması Dışında Başka Ödeme Alternatifleri de Getirilmiştir

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 11 inci maddesine göre, mal teslimlerinde alım-satıma taraf olanlar, hizmet ifalarında hizmetten yararlananlar, bu safhadaki işlem bedeli üzerinden hesaplanan KDV ile sınırlı olmak üzere, Hazine’ye intikal etmeyen KDV’den aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde müteselsilen sorumludur.

Tebliğin (VI/B-2) bölümünde “müteselsil sorumluluk” uygulaması konusunda açıklama ve düzenleme yapılmıştır. Yapılan açıklamada yer alan yeni düzenlemenin en önemlilerinden bir tanesi de mükelleflerin müteselsil sorumluluk ile muhatap tutulmamaları için mal veya hizmet alımlarına ilişkin işlem bedellerini ödeme şekillerinin genişletilmiş olmasıdır.

Buna göre;

Mal veya hizmet alım-satımında satıcının KDV’yi Hazine’ye intikal ettirmediğinin tespit edilmesi halinde, bu satıcı tarafından doğrudan mal teslim edilen veya hizmet ifa edilen mükellefler, işlem bedeli üzerinden hesaplanan vergi ile sınırlı olmak üzere, Hazine’ye intikal etmeyen vergiden Tebliğin (IV/E-3.2) bölümünde belirtilen usul ve esaslara göre satıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olurlar.

Ancak alıcılar, KDV dahil toplam işlem bedelini;

a) 5411 sayılı Bankalar Kanunu hükümlerine göre faaliyette bulunan bankalar vasıtasıyla ödemeleri ve bankaya yapılacak ödeme sırasında düzenlenecek belgede satıcının (veya adına hareket edenlerin) adı-soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile bankadaki hesap numarasını ve vergi kimlik numarasını doğru olarak yazdırmaları,

b) Ödemenin çekle yapılmış olması halinde çekin Türk Ticaret Kanununun 785 inci maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında düzenlenmiş olması,

c) Ödemenin kredi kartı (iade talebinde bulunan kişi veya kuruma ait), tapu devri, kamu kurum ve kuruluşları aracılığıyla (ön ödeme avansı şeklinde kamu kurum ve kuruluşlarının veznesine ödeme gibi) yapılması,

d) Ödemenin PTT yoluyla yapılması halinde, ödeme sırasında düzenlenecek belgenin ibrazı (satıcının veya adına hareket edenlerin adı- soyadı (tüzel kişilerde unvanı) ile banka hesap numarası ve vergi kimlik numarası doğru olarak yazdırılmak kaydıyla)

halinde müteselsil sorumluluk uygulaması ile muhatap tutulmazlar. Bu çerçevede herhangi bir hesaba bağlı olmaksızın, örneğin kasadan ödeme yapılması şeklinde gönderilen havaleler sorumluluğu kaldırmaz.

Ayrıca dış ticaret sermaye şirketleri ve sektörel dış ticaret şirketleri gibi ihracata aracılık eden mükelleflerin bu uygulamadan yararlanabilmeleri için ihracatına aracılık ettikleri mükelleflerin de ödemelerini yukarıda belirtilen şekilde tevsik etmeleri gerekir.

2. İhracat İstisnasında Tanım ve Uygulama Değişiklikleri Yapılmıştır

3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesine göre, ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetler KDV’den istisnadır. Aynı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için aşağıdaki iki şartın gerçekleşmesi gerekir:

a) Teslim, yurtdışındaki bir müşteriye veya serbest bölgedeki alıcıya ya da yetkili gümrük antreposu işleticisine yapılmalı veya mallar yetkili gümrük antreposu işleticisine tevdi edilmelidir.

b) Teslim konusu mal Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesinden çıkarak bir dış ülkeye veya bir serbest bölgeye vasıl olmalı ya da yetkili gümrük antreposuna konulmalıdır.

Tebliğde, 3065 sayılı Kanundaki istisna uygulamasında ihracat, esas itibarıyla, serbest dolaşımda bulunan bir malın dış ticaret ve gümrük mevzuatları doğrultusunda, ihracat işlemlerinin tamamlanmasından sonra Türkiye Cumhuriyeti gümrük bölgesi dışına çıkarılması” olarak tanımlanmış ve Dış ticaret mevzuatında ihracat olarak değerlendirilen ancak, 3065 sayılı Kanunun 12 nci maddesi ve Tebliğde belirlenen şartları taşımayan işlemlerin ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı açıklanmıştır.

Ayrıca, Tebliğde yapılan açıklamalara göre;

Uluslararası taşımacılığa ilişkin olarak deniz ve hava taşıma araçlarına yapılan akaryakıt, kumanya, teknik ve diğer malzeme şeklindeki teslimlerin ihracat istisnası kapsamında değerlendirilebilmesi için gümrük çıkış beyannamesi ile tevsik edilmesi gerektiği tabiidir.

Posta ve hızlı kargo taşımacılığı yolu ile yapılan ihracat teslimleri, kargo şirketi adına düzenlenen, malı yurtdışına gönderilen mükellefin bilgisinin yer aldığı ve gümrük müdürlüğü tarafından elektronik ortamda onaylanan elektronik ticaret gümrük beyannamesi ile tevsik edilir.

Serbest bölgelere yapılan ihracat teslimlerinde, gümrük beyannamesinin düzenlenmediği hallerde, malın serbest bölgeye giriş işlemlerinin tamamlanarak serbest bölgeye vasıl olduğu tarih ihracatın gerçekleştiği tarih olarak kabul edilir. Bu tarih, malların serbest bölgeye girişinin yapıldığını gösteren, serbest bölge işlem formunun ilgili idare tarafından onaylandığı tarihtir.

Mal ihracına ilişkin istisna, ihracatın gerçekleştiği tarih olan gümrük beyannamesinin “kapanma tarihi”ni içine alan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesi ile beyan edilir. İhracat işlemleri iç gümrüklerde yapılan ihracat teslimlerinde, gümrük beyannamesinin sınır gümrüklerince kapatıldığı tarih, ihracatın gerçekleştiği tarih olarak kabul edilir.

İhracat faturası malın yurtdışı edildiği dönemden önce düzenlenmiş olsa dahi, istisna ihracatın yapıldığı dönem KDV beyannamesi ile beyan edilir.

Mal ihracına ilişkin beyan, ilgili dönem KDV beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 301 kod numaralı işlem türü satırı kullanılmak suretiyle yapılır.

Bu satırın, “Teslim ve Hizmet Tutarı” sütununa ihracat tesliminin bedeli girilir. İhracat bedeli, gümrük beyannamesinin kapanma tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış bulunan (kapanma tarihinde Resmi Gazete’de kurlar ilan edilmemiş ise kapanma tarihinden önceki ilk Resmi Gazete’de yayınlanmış bulunan) T.C. Merkez Bankası döviz alış kuru üzerinden TL’ye çevrilir.

“Yüklenilen KDV” sütununa ise, istisna kapsamındaki teslimin bünyesine giren, Tebliğin (IV/A) bölümündeki açıklamalar dikkate alınarak belirlenen KDV tutarı yazılır.

İstisna kapsamındaki teslimin bünyesine giren verginin mahsuben veya nakden iadesinin talep edilmemesi halinde “Yüklenilen KDV” alanına “0”yazılır

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve uygulama ile ilgili bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşından, yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen yeni düzenlemeler ve buna ilişkin uygulamaları, konu başlıkları ve bölümler halinde yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Bavul Ticaretine Konu İşlemlerin Beyan Şekli,

2. İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi,

Konuları işlenecektir.

1. Bavul Ticaretine Konu İşlemlerin Beyan Şekli Değiştirilmiştir

Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satışlar, 3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır.

Tebliğde, Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satışlar (bavul ticareti) ile ilgili olarak da önemli yaklaşım farkları sergilenmiştir.

Buna göre;

Söz konusu satışlar daha önce, satılan malların yurt dışına çıkarıldığını gösteren onaylı özel faturaların satıcıya intikal etmesi ve satış bedelinin döviz olarak tahsil edildiğini gösteren belgelerin ibraz edilmesi halinde ihracat istisnası gibi, aksi halde yurt içi satış gibi beyan edilirken, yeni düzenlemede bu satışlar, 3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi yani ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmekte ve beyan edilmesi istenilmektedir.

Bu kapsamda yapılan satışlar, onaylı özel faturanın satıcı firmaya intikal ettiği tarihi kapsayan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesi ile tam istisna kapsamında beyan edilir. Söz konusu beyannameye onaylı özel faturanın bir nüshası veya firma yetkililerince onaylı örneği ya da onaylı özel faturaların muhtevasını içerecek şekilde hazırlanan liste eklenir.

Ayrıca, bu kapsamda yapılan satışlarda uygulanan alt limit 600 TL den 2.000 TL ye yükseltilmiş, ancak bu satışların, onaylı özel faturanın satıcı firmaya intikal ettiği tarihi kapsayan vergilendirme döneminde beyan etme ve DAB ibraz zorunluluğu kaldırılmıştır.

Özel fatura ile satın alınan malların yurt dışına çıkış için öngörülen üç aylık sürenin başlangıcı, ‘fatura tarihi’ iken bu defa ‘fatura tarihini izleyen aybaşı’ olarak değiştirilmiştir.

Beyan, ilgili dönem beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 322 kod numaralı işlem türü satırı kullanılmak suretiyle yapılır.

“Yüklenilen KDV” sütununa ise istisna kapsamındaki teslimin bünyesine giren, KDV tutarı yazılır. İade talep edilmemesi halinde “Yüklenilen KDV” alanına “0” yazılır.

2. İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi Konusunda Yapılan Düzenlemeler.

Tebliğde yapılan düzenlemeye göre; ihraç edildikten sonra geri gelen eşya için ithalat istisnasından faydalanılmak istenmemesi halinde, genel hükümler çerçevesinde KDV ödenerek eşyanın ithali mümkündür. Bu durumda, ilk ihracat kesin ihracat olarak değerlendirilir.

KDV ödenmek suretiyle satın alınan veya işletmede imal edilen malların geri gelmesi halinde,vergi dairelerince ihracat istisnasından faydalanılan miktarın belirlenmesinde, Kanunun 11 inci maddesi ile ihracatçıya getirilen imkânlar göz önüne alınarak aşağıdaki şekilde hareket edilir:

a) Vergi dairesince yapılacak inceleme sonunda, mükellefin geri gelen mallarla ilgili olarak ihracat sırasında iade talebinde bulunmadığı tespit edilirse, bu mallarla ilgili olarak ihracat istisnasından yararlanılan bir miktarın bulunmadığı ilgili gümrük idaresine bildirilir. Bu yazıyı alan gümrük idareleri geri gelen eşya ile ilgili olarak ithalat istisnası kapsamında işlem yapar.

b) Geri gelen malların bünyesine giren vergiler için ihracatçının, bu vergileri indiremeyip nakden veya mahsuben iade olarak talep ettiğinin belirlenmesi halinde, iade henüz yapılmamışsa ihracatçının KDV iadesinden yararlanmadığı kabul edilir ve geri gelen mallar için gümrükte KDV ödenmesi istenmez. Bu durumda, ihracatçının ilgili dönem beyannamesinde “iade” olarak beyan edilen tutarın geri gelen mallara isabet eden kısmı, malların geri geldiği vergilendirme dönemi 1 No.lu KDV Beyannamesinin 103 no.lu satırına yazılarak indirilir.

c) İhraç edilen malın, bu mala ait yüklenilen KDV’nin nakden veya mahsuben iadesinden sonra geri gelmesi halinde, geri gelen mallara isabet eden iade tutarının gümrükte ödenmesinden sonra ithalat istisnası kapsamında işlem yapılır. Dolayısıyla, geri gelen malların bünyesine giren vergiler için ihracatçının, bu vergileri indiremeyip nakden veya mahsuben iade olarak aldığının belirlenmesi halinde bu iadeden; geri gelen mallara isabet eden kısım kadar ihracat istisnasından faydalanıldığı belirtilir.

d) Vergi dairelerince, geri gelen eşyayla ilgili olarak ihracatçının ihracat istisnası nedeniyle faydalandığı miktar tespit edildikten sonra ilgili gümrük idaresine durum bildirilir.

e) Geri gelen mallara ilişkin olarak yüklenilen vergilerin indirim yolu ile giderilmiş veya iade talep edilmeksizin sonraki dönemlere devredilmiş olması hallerinde, bu vergilere ilişkin olarak bir işlem yapılmaz.

Geri gelen eşya dolayısıyla ihracatçı tarafından ilgili gümrük idaresine ödenen KDV, ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yapılabilir.
26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği (KDVGUT)” ile Katma Değer Vergisi Kanununun daha önce yayımlanmış olan 123 adet KDV Genel Tebliği yürürlükten kaldırılmış ve uygulama ile ilgili bütün işlemler tek bir tebliğde toplanmıştır.

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan ve yayımını izleyen aybaşından, yani 1 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu Genel Tebliğ’e ilişkin, daha sonra 16.10.2014 ve 30.12.2014 tarihlerinde olmak üzere iki adet değişiklik tebliğ’leri yayımlanmış bulunmaktadır.

Bir önceki yazımızda değindiğimiz gibi, söz konusu Genel Tebliğ ile getirilen yeni düzenlemeler ve buna ilişkin uygulamaları, konu başlıkları ve bölümler halinde yayımlamaya devam edeceğiz.

Bu yazımızda;

1. Bavul Ticaretine Konu İşlemlerin Beyan Şekli,

2. İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi,

Konuları işlenecektir.

1. Bavul Ticaretine Konu İşlemlerin Beyan Şekli Değiştirilmiştir

Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satışlar, 3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır.

Tebliğde, Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan satışlar (bavul ticareti) ile ilgili olarak da önemli yaklaşım farkları sergilenmiştir.

Buna göre;

Söz konusu satışlar daha önce, satılan malların yurt dışına çıkarıldığını gösteren onaylı özel faturaların satıcıya intikal etmesi ve satış bedelinin döviz olarak tahsil edildiğini gösteren belgelerin ibraz edilmesi halinde ihracat istisnası gibi, aksi halde yurt içi satış gibi beyan edilirken, yeni düzenlemede bu satışlar, 3065 sayılı Kanunun (11/1-a) maddesi yani ihracat istisnası kapsamında değerlendirilmekte ve beyan edilmesi istenilmektedir.

Bu kapsamda yapılan satışlar, onaylı özel faturanın satıcı firmaya intikal ettiği tarihi kapsayan vergilendirme dönemine ait KDV beyannamesi ile tam istisna kapsamında beyan edilir. Söz konusu beyannameye onaylı özel faturanın bir nüshası veya firma yetkililerince onaylı örneği ya da onaylı özel faturaların muhtevasını içerecek şekilde hazırlanan liste eklenir.

Ayrıca, bu kapsamda yapılan satışlarda uygulanan alt limit 600 TL den 2.000 TL ye yükseltilmiş, ancak bu satışların, onaylı özel faturanın satıcı firmaya intikal ettiği tarihi kapsayan vergilendirme döneminde beyan etme ve DAB ibraz zorunluluğu kaldırılmıştır.

Özel fatura ile satın alınan malların yurt dışına çıkış için öngörülen üç aylık sürenin başlangıcı, ‘fatura tarihi’ iken bu defa ‘fatura tarihini izleyen aybaşı’ olarak değiştirilmiştir.

Beyan, ilgili dönem beyannamesinin “İstisnalar-Diğer İade Hakkı Doğuran İşlemler” kulakçığında “Tam İstisna Kapsamına Giren İşlemler” tablosunda 322 kod numaralı işlem türü satırı kullanılmak suretiyle yapılır.

“Yüklenilen KDV” sütununa ise istisna kapsamındaki teslimin bünyesine giren, KDV tutarı yazılır. İade talep edilmemesi halinde “Yüklenilen KDV” alanına “0” yazılır.

2. İhraç Edilen Malların Geri Gelmesi Konusunda Yapılan Düzenlemeler.

Tebliğde yapılan düzenlemeye göre; ihraç edildikten sonra geri gelen eşya için ithalat istisnasından faydalanılmak istenmemesi halinde, genel hükümler çerçevesinde KDV ödenerek eşyanın ithali mümkündür. Bu durumda, ilk ihracat kesin ihracat olarak değerlendirilir.

KDV ödenmek suretiyle satın alınan veya işletmede imal edilen malların geri gelmesi halinde,vergi dairelerince ihracat istisnasından faydalanılan miktarın belirlenmesinde, Kanunun 11 inci maddesi ile ihracatçıya getirilen imkânlar göz önüne alınarak aşağıdaki şekilde hareket edilir:

a) Vergi dairesince yapılacak inceleme sonunda, mükellefin geri gelen mallarla ilgili olarak ihracat sırasında iade talebinde bulunmadığı tespit edilirse, bu mallarla ilgili olarak ihracat istisnasından yararlanılan bir miktarın bulunmadığı ilgili gümrük idaresine bildirilir. Bu yazıyı alan gümrük idareleri geri gelen eşya ile ilgili olarak ithalat istisnası kapsamında işlem yapar.

b) Geri gelen malların bünyesine giren vergiler için ihracatçının, bu vergileri indiremeyip nakden veya mahsuben iade olarak talep ettiğinin belirlenmesi halinde, iade henüz yapılmamışsa ihracatçının KDV iadesinden yararlanmadığı kabul edilir ve geri gelen mallar için gümrükte KDV ödenmesi istenmez. Bu durumda, ihracatçının ilgili dönem beyannamesinde “iade” olarak beyan edilen tutarın geri gelen mallara isabet eden kısmı, malların geri geldiği vergilendirme dönemi 1 No.lu KDV Beyannamesinin 103 no.lu satırına yazılarak indirilir.

c) İhraç edilen malın, bu mala ait yüklenilen KDV’nin nakden veya mahsuben iadesinden sonra geri gelmesi halinde, geri gelen mallara isabet eden iade tutarının gümrükte ödenmesinden sonra ithalat istisnası kapsamında işlem yapılır. Dolayısıyla, geri gelen malların bünyesine giren vergiler için ihracatçının, bu vergileri indiremeyip nakden veya mahsuben iade olarak aldığının belirlenmesi halinde bu iadeden; geri gelen mallara isabet eden kısım kadar ihracat istisnasından faydalanıldığı belirtilir.

d) Vergi dairelerince, geri gelen eşyayla ilgili olarak ihracatçının ihracat istisnası nedeniyle faydalandığı miktar tespit edildikten sonra ilgili gümrük idaresine durum bildirilir.

e) Geri gelen mallara ilişkin olarak yüklenilen vergilerin indirim yolu ile giderilmiş veya iade talep edilmeksizin sonraki dönemlere devredilmiş olması hallerinde, bu vergilere ilişkin olarak bir işlem yapılmaz.

Geri gelen eşya dolayısıyla ihracatçı tarafından ilgili gümrük idaresine ödenen KDV, ilgili dönem beyannamesinde indirim konusu yapılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.