Finans GündemSMM/YMM/BAĞIMSIZ DENETİM

SMMM ve YMM’lerin Kayıtlı Elektronik Posta Adresi Alma Zorunluğu Bulunup Bulunmadığı

mevzuat-7

09.01.2008 tarih ve 26751 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tebliğler Hakkında Yönetmeliğin 4.maddesinde, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun uygulanmasında yükümlülerin kimler olduğu tanımlanmış, aynı maddenin (t) bendinde “Şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere, bir işverene bağlı olmaksızın çalışan Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavirler ” yükümlülük arasında sayılmıştır.

Yönetmeliğin yukarıda belirtilen 4. maddesinin (t) bendi, 02.01.2010 tarih ve 27450sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tebliğler Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair yönetmeliğin 2 maddesi ile “bir işverene bağlı olmaksızın çalışan Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ile Yeminli Mali Müşavir” şeklinde değiştirilmiş, ayrıca maddeye “finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları” şeklinde (u) bendi eklenmiştir.

TÜRMOB tarafından, Yönetmeliğin 4. maddesinin (t) bendinde yapılan değişliğin ve aynı maddeye eklenen (u) bendinin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle açılan dava, Danıştay 10. Daire’nin 21.02.2014 gün ve E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararı ile; 09.01.2008 tarih ve 2671 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tebliğler Hakkında Yönetmeliğin, 02.01.2010 tarih ve 27450 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptaline karar vermiş, bu kararla; bir işverene bağlı olmaksızın çalışan Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler ile finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının tam yükümlü kapsamından çıkartıldığı hususu bildirilmiştir.

İptal kararı Başbakanlık ve Maliye Bakanlığı’nca temyiz edilmiş, bu defa Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11.02.2015 tarihli ve E: 2014/3871,k:2015/330 sayılı kararı ile Danıştay 10.Daire’ce verilen iptal kararının bozulmasına karar vermiştir.

Bu kararla, bir işverene bağlı olmaksızın çalışan meslek mensuplarımız ve bağımsız denetim kuruluşları yeniden “tam yükümlü” kapsamına dahil olmuştur.

——————————————————————————–

T.C.
DANIŞTAY
İdari Dava Daireleri Genel Kurulu
Esas No : 2014/3871
Karar No : 2015/330
Tarih : 11.02.2015

ÖZET :
KAYITLI ELEKTRONİK POSTA ALMA ZORUNLULUĞU
SUÇ GELİRLERİNİN AKLANMASININ VE TERÖRÜN FİNANSMANININ ÖNLENMESİNE DAİR TEDBİRLER HAKKINDA YÖNETMELİK
BOZMA
TEMYİZ

İÇTİHAT METNİ

ÖZET :

Bir işverene bağlı olmaksızın çalışan Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler ile finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları yeniden tam yükümlü kapsamına dahil olmuştur.

İstemin Özeti : Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul’ca verilen 21/02/2014 günlü, E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması davalı idareler tarafından istenmektedir.

Savunmanın Özeti : Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul’ca verilen kararn usul ve hukuka uygun bulunduğu ve yemyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Sevil Mehel Telli’nin Düşüncesi: Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından davalı idarelerden Maliye Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR :

Dava; 09/11/2008 günlü, 26751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin, 02/01/2010 günlü, 27450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik 4. maddesinin birinci fıkrasının (t) bendi ile aynı fıkraya eklenen (u) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.

Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul’ca verilen 21/02/2014 günlü, E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararla; dava konusu değişiklikte Yönetmeliğin 4. maddesinin (t) bendinde yer alan “şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere” sınırlaması kaldırılarak, “bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler”in tamamının yükümlü tanımına dahil edildiği; aynı Yönetmelik değişikliğiyle 4. maddeye eklenen (u) bendinde ise “finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları” nın da yükümlü olarak kabul edildiği; ulusal gereklerin yanısıra uluslararası düzenlemeler de göz önünde bulundurularak, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile suçla mücadele mali sektörle işbirliğinin güçlendirilmesi, güçlü bir bilgi-veri sistemi kurulması, bu suretle mali bilgilerden hareketle suça ve suçluya ulaşılması yükümlülere uyumun takibinde etkinlik ve uluslararası gelişmelere uyum sağlanması hedefiyle yapılan yasal düzenlemede yükümlülerin sayma suretiyle belirlendiği; Yasama organı tarafından yükümlünün tanımlandığı 5549 sayılı Yasanın 2. maddesinin, gerekçesinde de; “…maddede yer verilen yükümlü tanımı ile halihazırda 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi Hakkında Kanunda, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda ve 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuatta tanımlanmış olan yükümlü gruplarının kavranmasının yanı sıra mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak, yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve diğer meslek gruplarının da kapsama alınabilmesinin hedeflendiği bir düzenleme olarak gerekçelendirildiği; Yasa kapsamında yükümlüleri saymak suretiyle belirleyen yasa koyucunun, bu alanda yetkinin yürütme eliyle kullanılarak kapsamının genişletilebilmesine olanak sağlayan bir gerekçeye anılan madde hükmünde de yer verilmediği; bu itibarla, yasa koyucu tarafından sayma suretiyle belirlenen yükümlüler arasında “serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler” ile “Finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının” yer almamasına karşın; maddenin devamında Bakanlar Kurulunca belirlenen “diğer alanlarda faaliyet gösterenler” kapsamında değerlendirilmek suretiyle anılan meslek grubu ile kuruluşların Bakanlar Kurulu Kararıyla Yasa kapsamına dahil edilmesinin yetki unsuru yönüyle hukuka aykırı olduğu; bu çerçevede, söz konusu meslek mensupları ile bağımsız denetim kuruluşlarının anılan Yasa kapsamına alınmak istenilmesi halinde, bunun yasal bir düzenleme ile gerçekleştirilmesi gerektiği; bununla birlikte, “serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler” ile “finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları” nın 5549 sayılı Yasada belirlenen alanlarda faaliyet göstermeleri halinde, bu alanlardaki faaliyetleriyle sınırlı olarak “yükümlü” olduykları; her ne kadar, davvalı idare tarafından; dava konusu Yönetmeliğin, OECD bünyesinde 1989 yılında kurulan, Türkiye’nin 1991 yılında üye olduğu Mali Eylem Görev Grubu (FATF) tarafından yayınlanan üye ülkeleri bağlayıcı nitelikteki (40) Tavsiye Kararları doğrultusunda hazırlandığı; bu nedenle, Yönetmeliğin ilk halinde, “serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavirler,yeminli mali müşavirler” in bazı konularla sınırlı olarak yükümlü kabul edilebildiği; ancak daha sonra Avrupa Birliği Katılım Müzakereleri çerçevesinde, Avrupa Komisyonu raporu doğrultusunda söz konusu sınırın kaldırılmasının ve bağımsız denetim kuruluşlarının Yönetmelik kapsamına alınmasının müzakerelere devam edilebilmesi için zorunlu hale geldiği belirtilmekte ise de; uluslararası sözleşmelerin bir gereği olarak ve gelişen koşullara göre, bu alandaki eksikliğin yönetmelikle yapılan düzenleme ile giderilmesi yerine, yasa koyucu tarafından yeniden yapılan yasal düzenleme ile giderilebileceği gerekçesiyle dava konusu Yönetmelik maddelerinin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idareler, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek, bu Kanunun amacı olarak belirlenmiş; 2. maddesi “d” bendinde, yükümlü; bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor klüpleri ve Bakanlar Kurulunca belirlenen diğer alanlarda faaliyet gösterenler olarak tanımlanmıştır.

Anılan Yasanın 27. maddesinde, bu Yasanın 2. maddesinin (d) ve (e) bentleri ile 3., 4., 6., 7., 11., 15., 16., 19. ve 20. maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükme bağlanmıştır.

5549 sayılı Yasanın 2. maddesinin gerekçesinde de; “…Maddede yer verilen yükümlü tanımı ile halihazırda 4208 sayılı Kanuna istinaden çıkarılan ikincil mevzuatta tanımlanmış olan yükümlü gruplarının kavranmasının yanı sıra mali piyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak ve ya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak, yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve diğer meslek gruplarının da kapsama alınabilmesi” nin hedeflendiği belirtilmiştir.

Aktarılan hükümlere dayanılarak Bakanlar Kurulunca kabul edilen ve 09/01/2008 günlü, 26751 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik”, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla yükümlüler, yükümlülükler, yükümlülüklere uyumun denetimi, gümrük idaresine açıklama yapılması ve diğer tedbirlere ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkarılmış; Yönetmeliğin “Yükümlü” başlıklı 4. maddesinde, (a) ve (t) bentleri arasında sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri, “yükümlü” olarak ifade edilmiş; (t) bendinde, “şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere, bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler” de yükümlüler arasında sayılmıştır.

Adı geçen Yönetmelik, 02/01/2010 günlü, 27450 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan dava konusu Yönetmelikle değişikliğe uğramış; bu çerçevede 4. maddenin (t) bendinde yer alan “şirket, vakıf ve dernek kurulması, idaresi ve devredilmesi gibi işlerle sınırlı olmak üzere” sınırlaması kaldırılarak “bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve sebest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler” in tamamı yükümlü tanımına dahil edilmiş; aynı Yönetmelik değişikliğiyle 4. maddeye eklenen (u) bendinde ise, “finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları” da yükümlü olarak kabul edilmiştir.

5549 sayılı Yasanın 27. maddesi ile Bakanlar Kuruluna, Yasanın 2. maddesinin (d) bendinde belirtilen hususlara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenlenmesi konusunda yetki tanındığı açıktır.Ayrıca, Yasanın 2. maddesinin gerekçesinde, maddede yer verilen yükümlü tanımının kavranması ile mali pyasalardaki gelişmeler paralelinde ortaya çıkacak veya zaman içerisinde uluslararası gerekler de dikkate alınarak yükümlü tutulabilecek finansal aktörlerin ve “diğer meslek gruplarının da” kapsama alınabimesinin hedeflendiği belirtildiği dikkate alındığında, Bakanlar Kurulunun, Yasa’nın 2. maddesinde sayılanların dışında yeni bir meslek grubunu da yükümlü olarak belirleyebilme yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmaktadır.Ancak, bunu belirlerken davalı idarenin Yasayla kendine verilen sınırlar içinde kalarak, Yasanın çizdiği çerçeveyi dikkate alarak yükümlüleri belirlemesi gerektiği de açıktır.

Bu bakımdan, dava konusu Yönetmeliğin dayandığı Yasanın 2. maddesinin, davalı idareye bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ve finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun uyarınca yükümlü kapsamına alınması yönünde yetki verip vermediğinin irdelenmesi gerekmektedir.

Yasanın 2. maddesinin (d) bendinde yer verilen yükümlü tanımı ile anılan maddenin gerekçesinin incelenmesinden; Yasada yükümlülerin meslek grubu olarak sayılmadığı, faaliyet gösterilen alanların belirlendiği, bu alanların ise ekonomi ve finans alanları veya bu alanlarla yakından ikişkili oldukları; dolayısıyla Yasanın amacı doğrultusunda suç gelirleriyle ilişkili olabilecek finansal aktörlerin kapsama alındığı; serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ile finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarının ise meslek grubu olarak açıkça Yasada belirtilmemesine karşın, Yasada belirtilen faaliyet alanlarında faaliyet gösteren ve Yasanın 2. maddesinin gerekçesinde belirtilen finansal aktörler kapsamında bulunan meslek grupları olduğu sonucuna varılmaktadır.

Bu itibarla, 5549 sayılı Yasanın 2. maddesinin gereçkesinde belirtilen finansal aktörler arasında bulunan, dolayısıyla anılan Yasanın yükümlü olarak belirlediği faaliyet alanlarında faaliyet gösterdikleri sabit olan serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci mali müşavirler ile yeminli mali müşavirler ve finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşlarını, 5549 sayılı Yasada belirtilen yükümlü kapsamına alan dava konusu Yönetmelik değişikliğinde Yönetmeliğin dayanağı 5549 sayılı Yasaya ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

SONUÇ :

Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne, Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul’ca verilen 21/02/2014 günlü, E:2010/1636, K:2014/1040 sayılı kararın BOZULMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/02/2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurul’ca verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.