4483 Sayılı KanunTEFTİŞ&DENETİM

Suçun öğrenilmesi ve ön inceleme

Mevzuat-16

Yeni düzenleme ile memur veya diğer kamu görevlilerinin 4483 sayılı Kanun kapsamında bir suç işlediği şu şekillerde öğrenilebilir;

  1. Cumhuriyet başsavcıları tarafından:

İvedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri toplayacaklar ve ifade almaksızın evrakın bir örneğini (bir yazı ile) ilgili makama göndererek soruşturma izni isteyecekler. Bu izni kendi adına değil hazırlık tahkikatını yapacak başsavcılık adına istemiş olması gerekmektedir diye düşünüyoruz. Zira hazırlık soruşturmasını yapacak olanlar memur ve diğer kamu görevlisinin durumuna bağlıdır.

  1. Diğer makamlar ile memurlarla kamu görevlileri (özellikle de denetim elemanları) tarafından:

Bunlar konuyu öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie bildireceklerdir. Bildirmekle mükellef makamlar ile memurlar ve diğer kamu görevlileri tabiri oldukça geniş bir alanı kapsamakta olup bunların 4483 sayılı Kanun kapsamında olmaları gerekmez. Burada Kanun koyucu yukarıdaki fıkradaki kadar aceleci davranmayarak “ivedilikle” tabirini kullanmamıştır. Ayrıca bildirimin nasıl yapılacağı bu arada denetim elemanlarının yine basit rapor veya inceleme raporu denilen raporları düzenleyip düzenlemeyecekleri konusu gündeme gelecektir. Denetim elemanlarının konuyu detayıyla inceleyip neden ön inceleme yapılması veya yapılmaması gerektiğini araştırarak mı yoksa ihbar mahiyetinde bir yazı ile mi durumu ilgililere bildirecekleri konusuna açıklık getirilmemiştir.

Ön inceleme yapılmasına ilişkin sürenin de kısa olduğu düşünülürse bu raporların düzenlemenin yerinde olacağı, denetim elemanı dışındakilerden de bunu beklemenin doğru olamayacağı göz önüne alındığında denetim elemanı olmayanların ihbar mahiyetinde bir yazı ile durumu yetkili mercie bildirmelerinin yerinde olacağı kanaatindeyiz. Çünkü ön incelemeye yetkililer içerisinde denetim elemanları bu konudaki profesyonelliklerine mukabil ayrıca sayılmışlardır, dolayısıyla bu profesyonelliği burada da beklemek yerinde olacaktır. Bu arada bu makamlar ile memurlar ihbar ve şikayetler ile suç konusu olayı öğrendiklerinde yetkililere bildirmekte savsama veya ihmal gösterirlerse TCK m.230 (Görevi İhmal), m.235 (Memurun Öğrendiği Suçu Merciine Bildirmemesi) veya durumuna uygun daha farklı bir suçu işlemiş olacakları da unutulmamalıdır.

Ön incelemeye başlamadan konunun denetim elemanlarınca incelenmesinin yerinde olacağı bunun hem memur suçları konusunda yeteri kadar uzmanlığı bulunmayan denetim elemanları dışındaki diğer ön inceleme yapmaya yetkililerin, hem de hazırlık soruşturmasını yürütenlerin işini Kanundaki sürelerin kısa olması da göz önüne alındığında kolaylaştıracağı düşüncesindeyiz. Sonuçta ön inceleme yapmaya yetkili de olsa amirler bir suç teşkil edecek bir fiili öğrendiklerinde eskiden olduğu gibi konuyu denetim elemanlarına havale edecekler, eğer bir suç varsa bunu denetim elemanlarının raporlarıyla öğrenmiş olacaklardır. 5 inci maddede kastedilen öğrenme ancak bu raporların yetkili amire ulaşması ile gerçekleşecek ve sürelerin çalışması bu öğrenme tarihinden itibaren başlayacaktır.

Örneğin sahte ilaç kupürü kullanarak yolsuzluk yapıldığı denetim elemanınca öğrenildiğinde, delilleri de toplayacak ve önceden olduğu gibi bir basit rapor veya inceleme raporu ile durumu soruşturma izni vermeye yetkili amire bildirecek midir? Yoksa, sahte belgelerden bir iki örnek alarak durumu bir yazı veya kısa bir raporla C. Başsavcısı gibi ivedilikle (m.4) yetkili amire bildirecek midir? Eğer böyle olursa kamu davası açılması için Savcıların denetim elemanlarından Hazine zararının belirlenmesine ilişkin talepleri ancak bilirkişi sıfatıyla yerine getirileceği için buna ilişkin uygulamanın nasıl yürütüleceği ve sorunların 3 aylık sürede Başsavcı tarafından nasıl çözümleneceği de üzerinde düşünülecek konulardır. Birinci durumun yani denetim elemanlarının inceleme yaparak (ön inceleme değil), konuya uygun bir süre içerisinde işini bitirdikten ve hazine zararı ile suçluları tespit ettikten sonra durumu izin vermeye yetkili amire bildirmelerinin yerinde olacağını düşünmekteyiz. Çünkü, C. Başsavcılarının bu tür konuları her halükarda bilirkişiye gönderecekleri için bu olasılık ile diğeri arasında bir fark olmayacağı dolayısıyla da bu konunun denetim elemanları tarafından yürütülmesinin daha yerinde olacağını düşünmekteyiz.

İhbar ve şikayetlerde kişi ve olaydan birisi veya her ikisi birden mutlaka olmalı, genel ve soyut olmamalıdır. Aksi takdirde C. Başsavcılarınca ve izin vermeye yetkili mercilerce bu ihbar ve şikayetler işleme konulmayacaktır. Burada Kanun koyucunun sadece bu iki kesimi saymış olması 4 üncü maddenin 2 nci fıkrasında sayılanların böyle bir ihbar ve şikayeti aldıklarında bunu işleme koyarak özellikle izin vermeye yetkili mercie durumu iletip iletmeyecekleri açık değildir. Bu fıkradakilerin bu tür ihbar ve şikayetleri işleme koymama yetkisi yoktur, ancak kamuda bürokrasiyi artırmamak için belirtilen hususların ilk kaynakta aranması, bu hususların bulunmaması halinde bu tür ihbar ve şikayetlerin işleme konulmamasının yerinde olacağını düşünüyoruz.

Burada yine denetim elemanları ile ilgili karşılaşılabilecek bir durum mevcuttur; denetim sırasında sıkça karşılaşılan isimsiz ihbar mektupları alınması halinde Kanundan anlaşıldığına göre bunların denetim elemanları tarafından dikkate alınıp izin vermeye yetkili mercie bildirmeleri gerekecek midir?                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                             Memur veya diğer kamu görevlisinin suç işlediğini ön inceleme izni vermeye yetkili amir öğrendiği tarihten itibaren hemen ön inceleme yapar veya yaptırır. Ve ön inceleme ile birlikte öğrenme tarihinden itibaren 30 gün içinde hazırlık soruşturması açılıp açılmaması konusunda karar vermek ve kararı soruşturma açılması yönünde ise ilgili C. Başsavcısına soruşturma izni vermek durumundadır. Buradaki süre karar verme süresidir yoksa Başsavcıya tebliğ tarihi değildir, bir başka deyişle konu Başsavcıya sürenin bitiminden çok daha sonra ulaşabilir. Sürelere bu kadar dikkat eden Kanun koyucunun bunun için de bir süre tahdidi koyması beklenirdi.

Zorunlu hallerde 30 günlük bu süreye en fazla 15 gün ilave edilebilir: Kanun metninden anlaşıldığı kadarıyla bu süreyi ön inceleme yaptırmaya yetkililer artırabilecektir. Ancak bunu yetkilinin dışında ön inceleme ile görevlendirilenler yetkili amirden isterse artırıp artırmama keyfiyetinin yine amirde olması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Eğer yetkili amir ön inceleme ile görevlendirilenlerin süresinin uzatılmasına ilişkin talebine uymazsa, bu durumda ön inceleme ile görevlendirilenlerin bu görevi yeteri kadar hassas yapamayacakları gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır ki; bu da hem hakkaniyet kurallarına uygun değil, hem de hazırlık soruşturmasını yürütecek C. başsavcısının işini kolaylaştıracak mahiyette değildir. Yetkili merci ön incelemeyi kendisi yaparsa ve 30 günlük sürenin uzatılmasına ihtiyaç duyarsa nasıl hareket edeceği, sürelerin aşılmasının cezai müeyyidesinin ne olacağı konuları açıklığa kavuşturulması gereken konulardır.

Süreler konusunda Kanun koyucunun hiç de makul ve mantıklı hareket etmediği görülmektedir. Zira 4 üncü maddede C. Başsavcısının suçu bizzat öğrenmesi halinde bunu yetkili mercie bildirmesi hususunda bir süre tayin etmemiş ve kendine has özelliği olan memur ve diğer kamu görevlilerini ilgilendiren ve ön incelemesi ne kadar iyi olursa hazırlık soruşturmasının ve son soruşturmanın da o kadar kısa ve güvenli olacağı düşünülmemiştir. Kanımızca bunun nedeni Kanun koyma aşamasında bu tür suçlarla sürekli ilgilenen, Kanun metninde de ön inceleme için özellikle sayılan Denetim Elemanlarının (özellikle Merkez Denetim Elemanlarının) görüşüne başvurulmamasından dolayı bu tür düzenleme hatalarına neden olunduğu düşünülmekte olup, bu sürelerin yeterli olamayacağı ve aksaklıklara yol açacağı şimdiden bellidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.