Kamu Mali YönetimMALİYE MEVZUATI

Sorumluluk Üstlenme…1050 Sayılı Genel Muhasebe Kanunu

mevzuat-10

SORUMLULUK ÜSTLENME MÜESSESESİ

MADDE 13- Gelir ve gider tahakkuk memurları ile saymanlar düzenledikleri belgelerin doğruluğundan ve kanunlara uygunluğundan sorumludurlar. Memurların kanuna aykırılığını ileri sürüp yapılmasından sakındıkları ödemelerin yerine getirilmesi ita amirleri tarafından yazılı olarak tebliğ edilirse, sorumluluk emri veren ita amirlerine ait olur.

İkinci derece ita amirleri ile gelir ve gider tahakkuk memurlarının yanlışlıklarından doğan zararı ödeme ile yükümlü tutulmaları Sayıştay’ca yargılama yoluyla verilecek karara bağlıdır. Ancak hüküm çıkana kadar tahakkuk etmiş zararın güvenlik altına alınmasına gerek görülürse, Hazine adına Sayıştay’a başvurma tarihinden başlayarak en çok bir hafta içinde icra dairesinden ihtiyati haciz kararı istenmek kaydıyla bu memurların maaşlarının alıkonulması ve mallarının başkasına satılmasına veya yer değiştirmesine engel olma konusunda Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Birinci derece ita amiri bulunan Bakanların sorumluluklarını tayin Büyük Millet Meclisine aittir.

Açıklama: Maddede mali işleme katılan görevlilerin sorumlulukları, sorumluluk üstlenme ve sorumluluğu tayin mercileri hükme bağlanmıştır.

 

A- Görevlilerin Sorumlulukları

Maddenin ilk cümlesinde gelir ve gider tahakkuk memurları ile saymanların düzenledikleri belgelerin doğruluğundan ve işlemin kanuna uygunluğundan sorumlu oldukları hükme bağlanmıştır. İncelenmesinden de görüleceği gibi maddede tahakkuk memurları ile saymanlardan söz edilmektedir. Ancak, incelenmesi sırasında üzerinde ayrıntılı olarak durulacağı üzere, bu görevlilere, 22’nci maddenin (E) fıkrası ile keşif, hakediş, tutanak, rapor ve benzeri belgelere dayanılarak yapılan ödemelerde bu belgeleri düzenleyen ve onaylayan kişiler de katılmıştır. Dolayısıyla 13’üncü maddenin ilk cümlesinde sayılan görevlileri 22’nci maddenin (E) fıkrasında eklenenlerle beraber mütalâa etmek gerekmektedir.

Sözü edilen maddenin ilk fıkrasında sorumluluk hali olarak “belgelerin doğruluğu” ve “kanunlara uygunluğu” belirtilmiştir. Bu noktada, 13’üncü maddenin 81 ve 82’inci maddelerle irtibatının kurulması gerekmektedir. Bilindiği gibi, 81’inci maddede saymanın verile emri üzerinde yapacağı incelemeler, 82’inci maddede de ikinci derece ita amirlerinin sorumluluk üstlenebilecekleri ve üstlenemeyecekleri durumlar belirtilmiştir. Maddede geçen “belgelerin doğruluğu” şartını, belirtilen maddelerle birlikte mütalâa ettiğimizde, belgelerin tamam olması yanında maddi hata ve hüviyet; “kanunlara uygunluk” şartını da kanun, tüzük ve kararlara uygunluk şartına ilâve olarak ödenek, tertip ve kadro gibi genel anlamda “mevzuat terimi” içinde yer alan düzenleyici metinlere uygunluk olarak anlamak gerekmektedir.

 

B- Sorumluluk Üstlenme

Maddede memurların  kanuna aykırılığını ileri sürüp yapılmasından sakındıkları ödemelerin yerine getirilmesi ita amirleri  tarafından yazılı olarak tebliğ edilirse sorumluluğun emri veren ita amirlerine ait olacağı hükme bağlanarak genel olarak sorumluluk üstlenme mekanizması düzenlenmiştir. Sorumluluk üstlenme konusuna geçmeden önce ita amirlerinin sorumluluğu konusunun genel olarak incelenmesinin uygun olacağı düşünülmektedir. GMK’nunda, değişik 22’nci maddede getirilen yükümlülük dışında, ita amirlerinin sorumluluğunu düzenleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, bu maddedeki “… Memurların kanuna aykırılığını ileri sürüp yapılmasından sakındıkları ödemelerin yerine getirilmesi ita amiri tarafından yazılı olarak tebliğ edilirse, sorumluluk emri veren ita amirine ait olur.” hükmü ile 82’nci maddede yer alan “… İllerdeki saymanların kanun, tüzük ve tertibe uygunluk hakkında ileri sürecekleri itirazlar üzerine ikinci derece ita amirleri tarafından yazılı olarak sorumluluk üstlenildiği takdirde sayman ödemeyi yapmaya zorunludur…” hükmü ita amirlerinin ancak sorumluluğu üstlenmeleri halinde sorumlu olacaklarını ortaya koymaktadır. Başka bir deyişle, 22’nci maddedeki sorumluluk dışında, Kanunda kural olarak ita amirlerinin sorumsuzluğu ilkesi benimsenmiştir.

GMK’nunda sorumluluk üstlenme mekanizması kanunların yorumlanmasında karşılaşılabilecek farklı görüşlerin kamu hizmetlerinin görülmesini tıkamaması için geliştirilmiş bir emniyet sübabıdır. Nitekim, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 11’inci maddesinde Devlet Memurunun amirinden aldığı emri, Anayasa, Kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine aykırı görürse, yerine getirmeyeceği ve bu aykırılığı o emri verene bildireceği, amir emrinde ısrar eder ve bu emrini yazı ile yenilerse memurun bu emri yapmaya mecbur olduğu, ancak emrin yerine getirilmesinden doğacak sorumluluğun emri verene ait olacağı belirtilerek uygulamada rastlanabilecek görüş aykırılıkları konusu genel olarak düzenlenmiştir. GMK’nundaki düzenleme, bu genel hükmün dışında bütçe uygulaması ile ilgili çok özel bir alanı kapsamaktadır. Kanunun 82’nci maddesinin incelenmesi sırasında da üzerinde  durulacağı gibi bu maddelerle ita amirlerine 657 sayılı Kanundakinden daha dar alanda sorumluluk üstlenme yetkisi verilmektedir.

Kanunun 82’inci maddesinde sorumluluk üstlenme mekanizması daha ayrıntılı bir biçimde hükme bağlandığı halde bu maddede daha genel düzenleme ile ne amaçlandığı konusu üzerinde de durulması gerekmektedir. İncelenmesinden de anlaşılacağı gibi, 82’nci maddede açıkça ikinci derece ita amirinin sorumluluk üstlenme müessesesi düzenlenmiştir. Dolayısıyla 13’üncü maddeyi birinci derece ita amirinin sorumluluk üstlenmesi olarak anlamak gerekmektedir.

On üçüncü maddenin ikinci cümlesinde ifadesini bulan sorumluluk üstlenme mekanizması;

– Yalnızca “kanuna muhalefet” noktasıyla sınırlandırılmış olup “evrakın sıhhati” için söz konusu değildir ve bunların kapsamı üzerinde yukarıda durulduğu için burada tekrar edilmemektedir.

– İta amirinin yazılı bildirimi üzerine çalışır, sözlü olarak emir verilmesi  veya formların ita amirine ayrılmış özel bölümlerinin imzalanması yeterli değildi.

C- Sorumluluğu Tayin Mercileri

Maddede ikinci derece ita amirleri ile tahakkuk memurlarının mali sorumluluklarının Sayıştay tarafından, birinci derece ita amiri olan Bakanlara ait sorumluluğun ise Büyük Millet Meclisince tayin edileceği belirtilmektedir.

Burada iki konu dikkati çekmektedir. Bunlardan birincisi sorumlulukları Sayıştay tarafından tespit edilecek görevliler içinde saymanların gösterilmemesidir. Kanımızca bu durumun nedeni Kanunun çeşitli maddelerinde, özellikle de 14’üncü maddesinde bu hususun açıkça hükme bağlanmış olmasıdır. İkinci konu ise, bu maddede bakan olmayan birinci derece ita amirlerinin sorumluluklarını tespit edecek organ konusunda herhangi bir hükme yer verilmemesidir. Bu durum Kanunun Koyucunun önemli bir tercihi olarak düşünülmektedir. Kanunun diğer hükümleri, özellikle de 71’inci maddesi incelendiğinde birinci derece ita amiri olarak yalnızca Bakanlardan söz edildiği görülecektir. Bu hükümlerden GMK’unda yalnızca Bakanların birinci derece ita amiri olarak kabul edildikleri anlaşılmaktadır. Nitekim, katma bütçelerde ita amirliği müessesini düzenleyen 117’nci maddede katma bütçelerin genel müdürlerinin bağlı oldukları Bakan adına ikinci derece ita amiri sıfatıyla işlemleri yürütecekleri hükme bağlanmıştır. Bilindiği gibi, katma bütçe ita amirleri harcama yetkilerini ödeme emri ile almamakta, bütçe kanunundan almaktadırlar. Kanunda bunların bağlı oldukları bakana “izafeten” ikinci derece ita amiri sayılmalarının nedeni Genel Muhasebe Kanununda sadece Bakanların birinci derece ita amiri olarak kabul edilmelerinden kaynaklanmaktadır.

Ancak daha sonra yürürlüğe giren kanunlarda da ita amirliği ile ilgili hükümler bulunmaktadır. Örneğin, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 54’üncü maddesinde Yargıtay’ın genel bütçe içinde kendi bütçesiyle yönetileceği, bütçenin birinci derece ita amirinin Yargıtay Birinci Başkanı olduğu hükme bağlanmıştır. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesi Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 56’ncı maddesinde bütçenin birinci derece ita amirliğini Başkanın, ikinci derece ita amirliğini Genel Sekreterin yapacağı belirtilerek ita amirliği müessesesi hiyerarşik kademe haline getirilmiştir. Bu hükümler mali hukukumuzda ita amirliği müessesesinin sistemli olarak düzenlenmemiş olduğunu göstermektedir.

GMK’nunda sadece Bakanlar birinci derece ita amiri olarak kabul edildiğinden bakan olmayan birinci derece ita amirlerinin sorumluluklarının hangi organ tarafından belirleneceği saptanmamıştır. Ancak, daha sonra yürürlüğe giren diğer kanunlarda Bakan olmayanlarda birinci derece ita amiri olarak belirlendiğinden bu kişilerin sorumluluk üstlenmeleri durumunda Kanunun 13’üncü maddesinin mi, yoksa 82’nci maddesinin mi uygulanacağı sorunu ortaya çıkmaktadır. Yukarıda da açıklandığı gibi, iki madde arasında kapsam açısından önemli fark vardır. Kanımızca, 13’üncü madde sadece Bakanlar için getirilmiş çok özel bir düzenlemedir. Bu madde gereğince sorumluluk üstlenilmesinin sonucu da siyasidir. Bu nedenle, Bakan olmayan devlet memuru statüsündeki birinci derece ita amirlerinin sorumluluk üstlenmelerinin, 13’üncü madde çerçevesinde değil, 82’inci madde çerçevesinde mümkün olabileceği düşünülmektedir.

Maddede geçen “…. hüküm çıkana kadar…….gerek görülürse, Hazine adına Sayıştaya başvurma tarihinden başlayarak en çok bir hafta içinde icra dairesinden ihtiyati haciz kararı istenmek kaydıyla… Maliye Bakanlığı yetkilidir.“ hükmü 1861 tarihli Sayıştay Kuruluş Tüzüğü ve 1878 tarihli Kararnameye göre Sayıştay’a verilmiş bugünkünden farklı yetkilere dayanmaktadır. Bu nedenle de, bu hükmün uygulanma olanağı bulunmamaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.