GÜNCEL HABERLERHarcırah MevzuatıMALİYE MEVZUATI

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Harcırah Kanununa Tabi mi?

Bütçe-7

DÜZENLEYİCİ VE DENETLEYİCİ KURUMLARIN 6245 SAYILI HARCIRAH KANUNUNA TABİ OLMALARI

Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, merkezi yönetim kapsamındaki kurumlar kapsamında 5018 sayılı Kanun kapsamına alınarak Kanuna ekli III sayılı Cetvelde yer almış ve bu Kanunun 2 inci maddesinde bu kurumların Kanunun hangi maddelerine tabi olacakları sayılarak belirtilmiştir. Sayılan maddeler arasında bulunmayan “yürürlükten kaldırılan hükümler” başlıklı 81 inci maddenin (c) bendinde, “Bu Kanun kapsamındaki kamu idarelerine ilişkin olarak…., diğer kanunlarla 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu, 6245 sayılı Harcırah Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tabi olunmadığına dair istisna ve muafiyet getiren hükümleri” de yürürlükten kaldırılmıştır. Bu hüküm, özel düzenleme nedeniyle 6245 sayılı Kanuna tabi olmayan düzenleyici ve denetleyici kurumlar açısından tereddüt yaratmıştır.
Rekabet Kurumunun, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 81’inci maddesinin (c) bendi hükmü karşısında, 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi olup olmadıkları hususunda, Maliye Bakanlığından görüş istemesi üzerine, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 20.12.2005 tarih ve 28584 sayılı yazısı ile düzenleyici ve denetleyici kurumların 5018 sayılı Kanunun hangi maddelerine tabi olacaklarının, aynı Kanunun 2’nci maddesinde açıkça sayıldığı ve Kanunun 81’inci maddesinin sayılan maddeler arasında yer almadığı, dolayısıyla anılan kurumların 81’inci maddenin (c) bendi kapsamında olmadığı, harcırah uygulaması açısından ise, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14/A maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği bildirilmiştir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumların, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun 81’inci maddesinin (c) bendi hükmü karşısında, 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi olup olmadıkları hakkında Başbakanlıkça, Danıştay’dan istişari görüş alınması aşamasında, konuyla ilgili olarak görüşü sorulan Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü de 27.3.2006 tarih ve B.07.0.BHM.0.00/4198-21537/9804 sayılı mütalaasıyla, “ 5018 sayılı Kanun kapsamındaki kamu idarelerine ilişkin olarak 81 inci maddenin (c) bendi kapsamında kalan düzenlemelerin yürürlükten kaldırıldığı konusunda Başbakanlık ile Maliye Bakanlığı arasında görüş ayrılığı bulunmadığı gibi, 81’inci maddenin (c) bendi kapsamında düzenleme içeren, 30.01.2002 tarihli. 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7’nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan, ‘Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tabi değildir’ şeklindeki hüküm de dahil olmak üzere anılan 7’nci maddenin üçüncü fıkrasının, (14.03.2006 tarihli ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan) Anayasa Mahkemesinin 25.06.2002 tarihli ve E.2002/31, K.2002/58 sayılı kararı ile iptal edildiği; merkezi yönetim kapsamına (Merkezi Yönetim Bütçesi) dahil edilmekle, 5018 sayılı Kanunun eki (III) sayılı cetvelde yer alan ve “Kapsam” başlıklı 2’nci maddesinin üçüncü fıkrası ile tabi olacağı maddeler sayılan düzenleyici ve denetleyici kurumların merkezi yönetim bütçesi içinde ve 5018 sayılı Kanun kapsamında olduğunun açık olduğu; bu kurumların 5018 sayılı Kanun ile merkezi yönetim bütçesi kapsamına alınmakla, 6245 sayılı Kanuna tabi olmalarının zorunlu hale geldiği, dolayısıyla 5018 sayılı Kanunun 81’inci maddesinin (c) bendi ile 6245 sayılı Kanuna tabi olunmadığına dair istisna getiren hükümlerin yürürlükten kaldırıldığına dair düzenlemenin son derece isabetli olduğu, çünkü 6245 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin şümulünün açık ve bu kurumların merkezi yönetim kapsamına alındıkları 01.01.2005 tarihinden sonra bu düzenlemenin dışında kaldıklarının söylenemeyeceği” , yönünde görüş belirttiği görülmüştür.
Konunun Danıştay 1. Dairesinde incelenmesi sonucunda, anılan Dairenin 08.11.2006 tarih ve E.2006/451, K.2006/1014 sayılı Kararında; “5018 sayılı Kanun gerekçesiyle birlikte değerlendirildiğinde yasa koyucunun düzenleyici ve denetleyici kurumların mali özerkliklerini korumayı amaçladığı, bu kapsamda tabi olacakları sınırlı sayıdaki düzenlemenin de 2 inci maddenin son fıkrasında sayma yoluyla belirlendiği 81’inci maddesinin (c) bendinde yer alan, 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi olunmayacağına dair istisna ve muafiyet getiren hükümlerinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin bu maddeler arasında yer almadığı, diğer taraftan, sonraki yasa-önceki yasa ve özel yasa-genel yasa çatışmalarında sonraki özel kanunun uygulanacağı ilkesi gereği 5018 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yasa koyucunun sonraki iradesini yansıtan özel kanunun uygulanmasının doğal olduğu, bu itibarla 6245 sayılı Kanuna tabi olmadıkları sonucuna varıldığı ifade edilmiştir.
Belirtilen bu Kararın Danıştay İdari İşler Kurulunda görüşülmesi sonucunda ise, 18.04.2007 tarih ve E.2007/1, K.2007/2 sayılı Kararda; 5018 sayılı Kanunun 12’nci maddesinde, düzenleyici ve denetleyici kurumların, merkezi yönetim bütçesi içinde yer aldıklarının açıklandığı; 5018 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin üçüncü fıkrasında, düzenleyici ve denetleyici kurumların, anılan Kanunun hangi maddelerine tabi olduklarının sayıldığı, bunlar arasında Kanunun 81’inci maddesi bulunmamakla birlikte, anılan 81’inci maddede 6245 sayılı Harcırah Kanunundan istisna ve muafiyet sağlayan özel kanun hükümlerinin 5018 sayılı Kanun kapsamına dahil idareler bakımından yürürlükten kaldırılmış olduğunun açıkça belirtildiği; diğer taraftan kanun yapma tekniği bakımından yürürlükten kaldırılan hükümler, geçici maddeler ve yürürlük maddelerinin ayrı bir kısımda toplandığı, Kanunun yürürlükten kaldırılan hükümler, geçici maddeler ve yürürlük maddesinin yer aldığı dokuzuncu kısım hükümlerinin de düzenleyici ve denetleyici kurumlar yönünden uygulanacak maddeler arasında sayılmadığı, bu kurumlara aynı kısımda yer alan 81’inci maddenin uygulanmayacağının kabul edilmesi halinde, söz konusu maddeler arasında sayılmayan geçici maddeler ile yürürlük ve yürütme maddelerinin de bu kurumlar bakımından geçerli olmayacağı sonucuna ulaşılacağı, ancak böyle bir kabulün yorum kurallarıyla telif edilebilir olmaktan uzak olduğu, bu nedenle kapsam maddesindeki sayma yoluyla belirlemenin amacı dışında yorumlanmaması gerektiği, Kanunun aralarında 81’inci maddenin de bulunduğu yürürlükten kaldırılan hükümler, geçici maddeler ve yürürlük başlıklı dokuzuncu kısmının bu Kanun kapsamındaki kamu idarelerinin tümü için uygulanması gereken kurallar olduğu; bu bağlamda düzenleyici ve denetleyici kurumların, 6245 sayılı Harcırah Kanununa tabi olmadıklarına dair istisna ve muafiyet getiren hükümlerin, 5018 sayılı Kanunun 81’inci maddesinin (c) bendi hükmü karşısında yürürlükten kaldırılmış olduğu, harcırah uygulamaları yönünden Harcırah Kanununa tabi idareler arasındaki uygulama farklarını ortadan kaldırmayı amaçlayan 81’inci madde hükmünün, düzenleyici ve denetleyici kurumaların mali yada idari herhangi bir özerklikleriyle bağlantılarının bulunmadığı, aksi takdirde bu kurumlarla ilgili maaş, ücret, harcırah gibi konularda yasal düzenleme ile de olsa herhangi bir sınırlama getirilmesinin söz konusu olamayacağı, bu nedenlerle düzenleyici ve denetleyici kurumların 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine tabi olması gerektiği sonucuna ulaşıldığı; buna göre, düzenleyici ve denetleyici kurumlar yönünden daire kararının kaldırılarak, bu kurumların da 6245 sayılı Harcırah Kanunu hükümlerine tabi oldukları yönünde görüş bildirilmesine karar verilmiştir.
Diğer taraftan, 6245 sayılı Harcırah Kanununun geçici 5’inci maddesinin son fıkrasının, “Yeni bir düzenleme yapılıncaya kadar, düzenleyici ve denetleyici kurumlar bu Kanuna tâbi değildir. Bu kurumların harcırah ödemeleri, 4/7/.2001 tarihli ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 14/A maddesine göre yapılır.” şeklinde değiştirilmesi yönünde 30/05/2007 tarih ve 5677 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 7 inci maddesi ile yapılan yasal düzenleme, bu Kanunun konuyla ilgili olmayan 5 ve 6ncı maddelerinin bir kez daha görüşülmesi için TBMM’ne Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilmesi nedeniyle kanunlaşamamıştır.
Danıştay kararı üzerine yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapmak isteği de, bu konudaki düzenleyici ve denetleyici kurumlarla ilgili istisnai nitelikteki düzenlemelerin ( Rekabet Kurumuna ilişkin 07.12.1994 tarihli ve 4054 sayılı Kanunun 63 üncü maddesi, Telekomünikasyon Kurumuna ilişkin 05.04.1983 tarihli ve 2813 sayılı Kanunun 5 inci maddesi, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna ilişkin 20.02.2001 tarihli ve 4628 sayılı Kanunun 16ncı maddesi gibi) 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesi ile 01.01.2005 tarihi itibariyle yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyledir.
. Anayasa Mahkemesi, 2002/58 sayılı Kararıyla iptal ettiği 4743 sayılı Kanunun7 inci maddesinde yer alan.-
“Özel kanunlarla kurulmuş kamu tüzel kişiliğini ve idari ve malî özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesapları Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından denetlenir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların faaliyetleri hakkındaki yıllık rapor, her yılın Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlar Kuruluna sunulur. Bu kurul ve kuruluşlar faaliyetlerine ilişkin olarak yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunu bilgilendirir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebe i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanununa tâbi değildir.
Bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların kanunlarındaki ve diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümler uygulanmaz..”
Hükmünün iptal gerekçesinde aşağıdaki hususlara yer vermiştir.
“Dava dilekçesinde, özel yasalarla farklı alanlarda “bağımsız idarî otorite” olarak nitelendirilen kurum veya kurulların tümünün, malî denetiminin genel bir hükümle aynı hukukî rejime tâbi tutulduğu, özel bir kanunla, yirmiye yakın olan bu oluşumları ilgilendiren ortak ve sürekli hüküm oluşturulmasının tam bir yasama keyfiliği olduğu, yasama organının, bir kuruma özerklik veya bağımsızlık tanıdıktan sonra, bununla bağdaşmayan düzenlemeye gidemeyeceği, hukuk devletinde bu otoritelerin denetiminin Başbakanlıkça oluşturulacak bir komisyona bırakılamayacağı; kamu kaynağı kullanan ve kamunun duyarlı olduğu alanlarda hizmet gören kurumların, idareyle bağımlılık içinde bulunmayan tarafsız denetim organlarınca denetlenmesinin gerektiğinin Anayasa’nın 160. ve 165. maddelerinde kurala bağlandığı; Yasa’nın 7. maddesinin RTÜK’ü kapsadığında kuşku bulunmadığı, bu özerk kurulun denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen komisyon denetimine tâbi tutulmasının yalnızca Anayasa’ya aykırı değil, aynı zamanda tehlikeli olduğu; ayrıca basın ve haber alma hürriyetine aykırı olduğu, kuralın Devlet Denetleme Kurulu’nu da kapsadığı belirtilerek, düzenlemenin Anayasa’nın 2., 7., 28., 108., 133., 160. ve 165. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Yasa’nın 7. maddesinin birinci fıkrasında, özel kanunlarla kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idarî ve malî özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık Müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu Denetçisi ve Maliye Müfettişinden oluşan bir komisyon tarafından yapılacağı, ikinci fıkrasında, madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların faaliyetleriyle ilgili yıllık raporun, her yılın Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulu’na sunulacağı, bu kurul ve kuruluşların yılda bir defa çalışmaları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nu bilgilendireceği, üçüncü ve dördüncü fıkralarında ise, madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bağlı kurumların 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve 832 sayılı Sayıştay Kanunu’na tâbi olmayacağı, bunların kendi kanunları ile diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümlerin uygulanmayacağı kurala bağlanmıştır.
Anayasa’nın 160. maddesinde, genel ve katma bütçeli dairelerin bütün gelir ve giderlerinin denetimi ile kanunla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerinin TBMM adına Sayıştay’ca yapılması; 165. maddesinde de sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya veya dolaylı olarak Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıklarının TBMM’nce denetlenmesi öngörülmüştür. Anayasa’nın 160. ve 165. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, hiçbir kamu kurum ve kuruluşunun gelir, gider ve mallarına ilişkin denetimin bu kapsam dışında kalmadığı görülmektedir. Böylece, parlamento denetiminin dışında herhangi bir yol ve yöntem kabûl edilmemiş, bu genel kurala aykırı bir uygulama yapılmasına kesinlikle izin verilmemiştir.
Öte yandan, Anayasa’nın 160. maddesinde Sayıştay’ın genel ve katma bütçeli idareler dışında kanunlarla verilen inceleme, denetleme ve hükme bağlama işlerini de yapmakla görevli olduğuna ilişkin kural, tüm kamu kurum ve kuruluşlarının denetimlerinin parlamentoca yapılmasını öngören ilke karşısında kurumlardan bir kısmının kanunla Türkiye Büyük Millet Meclisi denetimi dışına çıkartılabileceği şeklinde yorumlanamaz. Buna göre, dava konusu 7. maddede belirtilen özel yasalarla kurulmuş kamu tüzelkişiliği ile idari ve mali özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların, Anayasa’nın 160. maddesi uyarınca denetlenmesi gereken kamu kurum ve kuruluşları arasında bulunduğu açıktır. İptali istenen kuralda belirtilen kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların hangileri olduğu açıkça sayılmamış ise de Türk İİdare sistemi içinde yer alan bu tür kurul ve kurumlar, Anayasa’nın 165. maddesinde belirtilen sermayesinin yarısından fazlası doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak bir amacı gerçekleştirmek üzere Devlete ait olan kamu kuruluş ve ortaklıkları kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bunların Anayasa’nın 165. maddesine göre denetlenmesi de mümkün değildir.
Belirtilen kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlara görevlerini kamu yararının gerektirdiği en iyi biçimde gerçekleştirmelerini sağlamak amacıyla idari ve mali yönden özerklik verilmesi TBMM denetimi dışında kalmalarını gerektirmez. Geliri bütçeden sağlanan bütçe içi ya da bütçe dışı kamu kaynaklarından oluşan, tüzelkişiliğe sahip ve bir kamu hizmeti yapmak üzere kurulan tüm kamu kuruluşlarının Meclis’ce denetlenmesi parlamenter sistemin en belirgin özelliklerinden biridir. Ayrıca, bunların idari ve mali özerklikleri konusunda anayasal bir zorunluluk olmamasına karşın, yasa koyucunun öngördüğü özerkliğin yürütme organınca oluşturulacak bir komisyon tarafından yapılacak denetimle sağlanamayacağı da kuşkusuzdur.
Bu durumda, iptali istenen 7. maddenin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile özel yasalarla kurulmuş kamu tüzelkişiliğini ve idari ve mali özerkliği haiz kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların yıllık hesaplarının denetiminin Başbakanlık tarafından belirlenen Başbakanlık müfettişi, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu denetçisi ve Maliye müfettişinden oluşan bir komisyona verilmesi ve böylece bunların TBMM denetimi dışına çıkarılması, Harcırah Kanunu, Muhasebe-i Umumiye Kanunu ve Sayıştay Kanunu’na tabi olmaması Anayasa’nın belirtilen maddelerine aykırılık oluşturur.
Ayrıca, Anayasa’nın 108. maddesinde, “İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar.
Silahlı Kuvvetler ve yargı organları Devlet Denetleme Kurulunun görev alanı dışındadır.” denilmektedir.
2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkında Kanun’un 2. maddesinde de Anayasa’nın 108. maddesindeki kurala koşut olarak Devlet Denetleme Kurulu’nun görev ve yetki alanı belirlenmiştir.
Özel yasalarla kurulan ve kamu tüzelkişiliğine sahip, idarî ve malî yönden özerk kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumlar Devlet Denetleme Kurulu’nun görev ve yetki alanına girmektedir. Yasa’nın 7. maddesinin son fıkrasında yer alan “bu madde kapsamındaki kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların kanunlarındaki ve diğer kanunlardaki bu maddeye aykırı hükümler uygulanmaz” şeklindeki düzenleme ile bu kurum veya kurullar Devlet Denetleme Kurulu’nun denetim alanından çıkarılmış olmaktadır. Bu nedenle, kuralın son fıkrası Anayasa’nın 108. maddesine de aykırıdır.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, kurul, üst kurul ve bunlara bağlı kurumların faaliyetlerine ilişkin yıllık raporun, her yılın Mayıs ayı sonuna kadar Bakanlar Kurulu’na sunulması ve bunların çalışmaları hakkında yılda bir defa Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu’nu bilgilendirmelerinin Anayasa’nın öngördüğü denetimle ilgisi bulunmamakta ise de, bu tür bilgilendirmelere anayasal bir engel de yoktur.
Açıklanan nedenlerle, 7. maddenin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları Anayasa’nın 2., 160., 165. ve 108. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir. İkinci fıkrasına ilişkin iptal isteminin ise reddi gerekir.
Kuralın, Anayasa’nın 28. ve 133. maddeleriyle ilgisi görülmemiştir.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesinin ikinci fıkrasında, yasanın belirli kurallarının iptali, diğer kurallarının veya tümünün uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, bunların da Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilebileceği öngörülmektedir.
4743 sayılı Kanun’un 7. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının iptali nedeniyle uygulanma olanağı kalmayan ikinci fıkrasının da iptali gerekir”
Bir an için, düzenleyici ve denetleyici kurumların 6245 sayılı Kanuna tabi olmadığına ilişkin hükümlerin, 5018 sayılı Kanunun 2 inci maddesinde Kanunun 81/c maddesi sayılmadığından yürürlükte olduğu kabul edilse bile, Anayasa Mahkemesinin 14.03.2006 tarihli ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararı nedeniyle, 1982 Anayasasının 153 üncü maddesinin son fıkrasında yer alan, , “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar” hükmü gereğince, istisnai hüküm ortadan kalktığından, yeni bir düzenlemeye gerek olmaksızın 6245 sayılı Kanunun 1 inci maddesine tabii oldukları açıktır. . Zira, istisnai hüküm olmamış olsaydı, bu kurumların 6245 sayılı Kanunun şümulüne girdikleri 6245 sayılı Kanunun 1 inci maddesinden anlaşılmaktadır..
Öte yandan, 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye 31.07.2003 tarihli ve 4969 sayılı Kanunun üçüncü maddesi ile eklenen 14/A maddesi, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı üzerine yapılmış bir düzenleme de değildir. Bu düzenlemenin maksadı, 6245 sayılı Kanuna tabi olmayan kurumlar için ortak bir norm getirmektir. Bu kurumlar dışında da 6245 sayılı Kanuna tabi olmayan kurumlar olduğu dikkate alındığında, düzenlemenin münhasıran düzenleyici ve denetleyici kurumlar için yapılmadığı açıktır. 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ’ile yapılan düzenleme tarihinden 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesinin yürürlüğe girdiği tarihe kadar, bu kurumların 6245 sayılı Kanuna tabi olmadıkları tartışmasızdır. Zira, Anayasa Mahkemesi, 4743 sayılı Kanunun konuya ilişkin 7 inci maddesini iptal etmiştir. Bu kurumların 6245 sayılı Kanuna tabi olmadıklarına dair özel kanunlardaki hükümler iptal edilmiş değildir. Ancak, gerek Anayasa Mahkemesinin, bu kurumların Harcırah Kanununa tabi olmadıklarına ilişkin iptal kararı vermiş olması, gerekse özel kanunlardaki hükümlerin daha sonra çıkan 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olması nedenleriyle, daha önce 631 sayılı KHK hükümlerine tabi olan bu kurumların, aynı hükümleri uygulamaya devam etmeleri hukuken mümkün değildir.
Danıştay İdari İşler Kurulunun 2007/2 sayılı Kararında da vurgulandığı üzere; bu kurumlara 5018 sayılı Kanunun dokuzuncu kısmında yer alan 81 inci maddenin uygulanmayacağının kabul edilmesi halinde, yine söz konusu maddeler arasında sayılmayan geçici maddeler, yürürlük ve yürütme maddelerinin de bu kurumlar için geçerli olmadığı sonucuna ulaşılacaktır ki, bu yoruma katılmak mümkün değildir.
Sonuç olarak;. yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı sürece düzenleyici ve denetleyici kurumların, Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğünün 27.03.2006 tarih ve 9804 sayılı görüşlerinde belirtildiği üzere 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesinin yürürlüğe girdiği 01.01.2005 tarihinden sonra 6245 sayılı Harcırah Kanunu dışında yer almaları hukuken mümkün değildir. 25.06.2002 tarihli ve 2002/58 sayılı Anayasa Mahkemesi Kararının 14.03.2006 tarihli ve 26108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanması, bu kurumları bu tarihten itibaren 6245 sayılı Kanuna tabi kılmaz. Zira, iptal edilen Kanun hükmü dışında da özel kanun hükümleri söz konusudur. Bu hükümler de 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Esasen, 4743 sayılı Kanunun konumuzla ilgili 7 inci maddesi de, Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olsaydı, o da 5018 sayılı Kanunun 81/c maddesi ile yürürlükten kalkmış olacaktı. Cumhurbaşkanı tarafından konuyla ilgili düzenlemeden başka yapılan iki madde nedeniyle bir kez daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderilen 30.05.2007 tarih ve 5677 sayılı Kanunun 7 inci maddesi ile yapılmak istenilen, “”bu kurumların 6245 sayılı Kanuna tabi olmadıkları” şeklindeki düzenleme nedeniyle iradenin bu yönde olduğu , dolayısıyla 6245 sayılı Kanuna tabi olmadıkları şeklinde ifade olunabilecek görüşün de, yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı sürece hukukiliğinden söz edilemez. Ayrıca, 631 sayılı KHK ye eklenen 14/A maddesinin de Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile ilişkisi bulunmamaktadır. 6245 sayılı Harcırah Kanunundan istisna tutan hükümlerin yürürlükten kaldırılmış olması ve iptaline bağlı olarak, başkaca düzenleme yapmaksızın 6245 sayılı Kanun hükümleri düzenleyici ve denetleyici kurumlar için de uygulanacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.