GÜNCEL HABERLERİDARE HUKUKUMahalli İdareler

Belediyelerde Sözleşmeli Personel Kadro İşlemleri

SÖZLEŞMELİ STATÜSÜ

Sözleşmeli personel, kamu hizmetinin insan unsurunun memurlardan (atamayla) oluşturulması ilkesine getirilmiş bir istisnadır. Memurlar, içeriği taraflarca belirlenemeyen bir statüye atanırken, sözleşmeli personel kamu hizmetine sözleşme ilişkisiyle bağlanmaktadır. Ancak, sözleşme ilişkisini belirleyen temel ilke olan irade serbestisi -sözleşme içeriğinin tarafların iradesiyle belirlenmesi ilkesi-, sözleşmeli personel uygulamaları için geçerli değildir. İdarenin kanuniliği kuralı gereği, yapılacak sözleşmelerin içeriği ve sözleşme yapılma yöntemi önceden yasalarla ve yasa altı düzenlemelerle belirlenmekte, tarafların iradesi belirleyici olmamaktadır. Yapılan sözleşmeler iş hukukundaki “iş akitleri”nden farklı olarak idari hizmet sözleşmeleridir. Sistemde, kamu hizmetinin gerekleriyle bağlantılı olarak kamu görevlilerine tanınan yasal güvenceler bulunmamaktadır; sözleşmeli personel işçi sayılmadığı için iş hukukunun güvencelerinden de yararlanamamaktadır. Personel statülerindeki değişiklik, sözleşmeli personelin sendika, toplu sözleşme ve grev haklarından yasaklı olmasının yanısıra memurlara tanınan genel güvence sisteminden de yoksun olması nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Tip sözleşmelerde “kişinin başarı düzeyi ne olursa olsun, kurumun sözleşmeyi yenileyip yenilememekte serbest olacağı” hükmü yer almıştır.

Sözleşmeli personel istihdamı;

  1. özel meslek bilgisine ve uzmanlığa ihtiyaç duyulması ve
  2. gereksinmenin memur tipi istihdamla karşılanamayacak olması

koşulları ile bağlanmıştır.

Bu istisnai kurum, 1980’den sonra kamu hizmetinin insan öğesinde memur statüsünün dışına çıkarak bir esnekleşme yaratma amacıyla kullanılmış, devletin küreselleşme sürecine uyarlanmada klasik personel rejimini etkisizleştirme aracına dönüştürülmüştür. Uygulamanın temel hedefi, bir sonraki aşama olan özelleştirmeye hazırlık amacıyla teşkilat, personel ve bütçe yönlerinden zayıflatılması amaçlanan KİT’ler olmuşsa da, sözleşmeli personel idari yapının hemen hemen her biriminde uygulanmıştır. 1985-1990 yılları arasında sözleşmeli personele memurların iki katı kadar ücret verilerek ve işçilere sözleşmeli statüye geçiş olanağı sağlanarak uygulama teşvik edilmiştir.

HUKUKSAL YAPI

Sözleşmeli personel kategorisi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararları ile kamu hukuku içinde statü niteliği kazanmıştır. Sözleşme ilişkisinin temeli olan irade serbestisi sözleşmenin kurulma aşamasında bulunmadığı ibi (hukuki düzenlemelerle belirlenen tip sözleşmeler yapılmaktadır) sona erme aşamasında da bulunmamaktadır. İdari yargının müstekar içtihadıyla, idarenin sözleşmeyi sona erdirme veya yenilememedeki takdiri kamu hizmetinin gerekleriyle sınırlanmıştır.

“Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 29.6.1974 gün ve K.1974/1366 sayılı kararıyla, Türk Standartlar Enstitüsü ile personeli arasında yapılan ve idari sözleşme niteliğinde görülen sözleşmenin yenilenmemesine ilişkin işlemin iptali ile tekrar hizmete alınıncaya kadar geçecek süreye karşılık gelen ücretler toplamının tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

Süresi sona eren bir sözleşmenin yenilenip yenilenmemesinde takdir hakkı bulunan idarenin, sözleşmenin yenilenmemesine ilişkin işlemi, bir idari işlem olduğundan Anayasanın 114 ve 521 sayılı Yasanın 30. maddesine göre yargı denetimine tabi tutulması gerekir. Kullanma biçimi belli usule bağlı tutulmayan geniş takdir yetkileri yetki ve şekil yönünden sakat olmadıkları takdirde yalnız maksat yönünden denetime tabi olacaklardır.

Asli ve sürekli kamu hizmetini sözleşmeli personelle yürüten idarenin, sözleşmeyi yenilememesinin dayandığı haklı nedenleri göstermesi ve yapılan işin kamu yararına uygunluğunu kanıtlaması zorunludur. Yenilememe işlemi, ‘personelin durumu ve endüstri faaliyetlerinin incelenmesinde varılan sonuca göre’ gibi soyut bir nedene dayandırılamaz. Somut olmayan ve davacı ile ilgi ve bağlılığı saptanamayan bu nedenin sözleşmenin yenilenmemesini gerektirecek bir nitelik taşımadığı ortadadır. Kaldı ki, ara kararına cevap verilerek sözleşmenin yenilenmeme nedenleri bildirilmediği gibi ilgilinin sicilleri de gönderilmemiştir.

Davacının, davalı idaredeki çalışma devresi içinde düzenli yükseldiği, disiplin cezası almamış olduğu, 1964 yılında ideal memur olarak ödüllendirildiği, görevine son verildiği tarihe kadar görevinde başarısızlık ya da benzeri nedenlerle uyarılmadığı anlaşılmaktadır.

Davacının gördüğü hizmet, boyutları genişletilerek sürdürülmektedir.

Bu nedenlerle, sözleşmenin yenilenmemesi işleminin maksat yönünden iptal edilmesi gerektiğine.”

Anayasa Mahkemesi, KİT’lerin personel sistemini tamamen değiştiren ve KİT’lerde memur kategorisini ortadan kaldıran 308 sayılı KHK’nin bazı maddelerini iptal eden kararıyla sözleşmeli personel uygulamasının belirli ölçüde sınırlanmasını sağlamıştır. Anayasa Mahkemesi, KİT personelini sözleşmeli personel ve işçilerle sınırlayarak memur çalıştırılması imkanını kaldıran hükmü Anayasa’ya aykırı bularak iptal etmiştir.

“308 sayılı KHK’nin ‘istihdam şekilleri’ başlığı altında 233 sayılı KHK’nin 42. maddesinde yaptığı değişiklikle ‘teşebbüslerde ve bağlı ortaklıklarda hizmetler sözleşmeli personel ve işçiler eliyle yürütülür’ biçiminde bir düzenleme getirmiş, ‘memur’ veya ‘diğer kamu görevlileri’ne yer vermemiştir. Oysa Anayasa’nın 128. maddesinde yer alan ‘kamu iktisadi teşebbüsleri’nin de, 128. maddesinin ikinci fıkrasında da ayrıca belirtildiği gibi ‘…genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler…’i mutlaka vardır ve bunların da ‘memurlar’ ya da ‘diğer kamu görevlileri’ eliyle yürütülmesi gerekir.”

Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında sözleşmeli personelin niteliğini de değerlendirmiştir. Anayasa Mahkemesi’ne göre sözleşmeli personel, Anayasanın kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde çalıştırılacak memurlar ve diğer kamu görevlileri kategorileri içinde yer almamaktadır. Memur olmadıkları açık bulunan sözleşmeli personel, atama işlemi bulunmadığı ve akdi ilişki söz konusu olduğundan diğer kamu görevlileri kapsamında da değerlendirilemeyecektir.

308 sayılı KHK ile sözleşmeli personel sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıkların adli yargı yerlerince karara bağlanacağı düzenlenerek, idari yargının kamu hizmetinin gerekleri ve sürekliliği ilkesine dayanarak idarenin sözleşmeleri serbestçe sona erdirmesini sınırlayan içtihadının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Ancak bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi’nce, sözleşmelerin idari nitelikte oldukları ve idari sözleşmelere ilişkin uyuşmazlıkların da idari yargının görevine girdiği gerekçesiyle iptal edilmiştir.

Sözleşmeli personel uygulaması bir dönem yüksek ücretlerle teşvik edilip revaç bulmuşsa da Anayasa Mahkemesi ve Danıştay’ın kararlarıyla sözleşmelilik ilişkisi, kamu hizmetinin gerekleri doğrultusunda statü ilişkisine evrilmiş ve tercih edilme nedenleri de ortadan kalkmıştır. Günümüzde sözleşmeli personel türü ücret bakımından da cazip olmaktan çıkmıştır.

“Sözleşmeli personel ile memur arasındaki fark giderek azalmıştır. Sözleşmeli personelin süreli olma özelliği sözleşmenin yenilenerek uzatılması ile süreklilik kazanarak memura benzemiştir. Memurların Emekli Sandığı’na, sözleşmelilerin de Sosyal Sigortalar Kurumu’na bağlı olması esası, yapılan düzenlemelerle sözleşmelileri de istekleri halinde Emekli Sandığı ile ilişkilendirme olanağı tanınarak önemini yitirmiştir. Sözleşmeli personele ilişkin düzenlemeler (Bakanlar Kurulu Kararları, yönetmelikler, tip sözleşmeler) ve bunlarda hüküm bulunmayan hallerde Devlet Memurları Kanunu’nun uygulanacağının öngörülmesi, sözleşmeli personele de statüter bir durum kazandırmıştır.”

Anayasa’nın 128. maddesinin öngördüğü kamu hizmeti ve kamu görevlileri arasında ilişki kuran düzenleme ve bunun Anayasa Mahkemesi tarafından yorumlanışı değerlendirildiğinde, devletin kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri, istisnai ve geçici nitelik taşıyan sözleşmeli personel eliyle gördürmesi mümkün değildir.

Belediyeler İçin Yasal Çerçeve

1580 sayılı Belediye Kanunu’nda “sözleşmeli personel” kurumu yer almamaktadır. Bununla birlikte, sözleşmeli personel istihdamında yetki sorusuna açıklık verecek bir düzenleme vardır. Yasanın belediye yöneticilerini sayan 88. maddesinde “bunların emri altında lüzumu kadar yazı ve hesap, fen sıhhat, baytariye, idare, teftiş, belediye zabıtası ve itfaiye memurları ile ketebe, müstahdemler ve amele” bulunacağı belirtilmektedir. Bunların “aded, maaş ve kadroları bütçe ile tesbit ve tasdik” olunacaktır. Bu maddeyle tüm personel türleri için sayı, kadro ve maaş belirleme yetkisi belediye meclisine verilmiştir. Özel hukuka tabi bir iş akdine yaparak çalıştırılacak işçi sayısı ve maaşı bütçe ile belirleneceğine göre, idare hukukuna tabi bir hizmet akdi ile çalıştırılacak sözleşmeli personelin sayısı ve maaşı da bütçe ile belediye meclisi tarafından karara bağlanacaktır.

Devlet Memurları Kanunu, 4. maddesinin “B” bendinde sözleşmeli personel konusunu düzenlenmiştir:

“B) Sözleşmeli Personel :

Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığı’nın görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir. (36 ncı maddenin II – Teknik Hizmetler Sınıfında belirtilen görevlerde yukarıdaki fıkra uyarınca çalıştırılanlar için işin geçici şartı aranmaz.)

Bunlara ödenebilecek ücretlerin üst sınırları Bakanlar Kurulunca kararlaştırılır.

Ancak, yabancı uyrukluların; tarihi belge ve eski harflerle yazılmış arşiv kayıtlarını değerlendirenlerin, mütercimlerin; tercümanların; dava adedinin azlığı nedeni ile kadrolu avukat istihdamının gerekli olmadığı yerlerde avukatların, kadrolu istihdamın mümkün olamadığı hallerde, Bakanlar Kurulunca tespit edilecek esas ve şartlarla tabip veya uzman tabiplerin; Adli Tıp Müessesesi uzmanlarının; Devlet Konservatuvarları sanatçı öğretim üyelerinin; İştanbul Belediyesi Konservatuvarı sanatçılarının; Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları caizdir.”

Belediyelerin sözleşmeli personel istihdamında uymaları gereken ilkeler, 1978 yılında çıkarılmış olan bir kararname ile düzenlenmiştir . “Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar Hakkında Kararname”, İçişleri Bakanlığı’nın önerisi ve Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşü üzerine, Maliye Bakanlığınca yapılacak tesbite dayanılarak, İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile belediyelerde sözleşmeli personel çalıştırılabilir hükmü getirmiştir.

“Madde 14- 657 sayılı Kanunun değişik 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre çalıştırılacak sözleşmeli personelin sayısı, unvanı, nitelikleri, sözleşme ücreti ve süreleri ilgili Bakanlığın önerisi ve Devlet Personel Başkanlığının olumlu görüşü üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığınca saptanır.

Bu saptamaya dayanılarak ilgili Bakanın onayı ile sözleşmeli personel çalıştırılabilir.”

Belediyeler için ilgili bakanlık İçişleri Bakanlığıdır.

Devlet Memurları Kanunu’nun Ek Geçici 13. maddesinde Belediye Opera ve Tiyatroları, Şehir ve Belediye Konservatuvar ve Orkestrasında çalıştırılacak sözleşmeli personele ilişkin düzenleme bulunmaktadır.

“Belediye Opera ve Tiyatroları ile Şehir ve Belediye Konservatuvar ve Orkestralarının teknik bünyeye dahil olan stajyer, uzman memurlar uygulatıcı uzman memurlar ve sanatkarlar hakkında, kendi özel kanunları yürürlüğe girinceye kadar 29.7.1960 tarih ve 37 sayılı Kanun ile bu Kanunla atıf yapılan kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Ancak;

rılacak sanatçıları da kapsamına alan, “Devlet Sanatçıları ve Sanatçıların Sözleşmeli Olarak Çalıştırılmalarına Dair Esaslar”da sözleşmeli personel çalıştırılabilmesi için vize koşulu getirilmiştir.“Madde 14- Bu Esaslar’a göre çalıştırılacak personel ile ilgili pozisyonlar,kurum, unvan ve sayı olarak ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığınca tesbit edilir.

Madde 15- Sözleşme süreleri bütçe yılı ile sınırlıdır. Bu Esaslar’a göre çalıştırılacak elemanların kurum, unvan, sayı ve ücretlerini belirten cetveller ve tip sözleşme örneklerinin mali yılın birinci ayı sonuna kadar Maliye ve Gümrük Bakanlığına bildirilerek vize ettirilmesi şarttır. Bütçe yılı içinde görevlendirilecek yeni sözleşmeli personel için de ilgili Bakanlıkça ayrıca düzenlenecek ek cetvellerin Maliye ve Gümrük Bakanlığına vize ettirilmesi gereklidir.

Sözkonusu vize işlemleri yapılmadan sözleşme yapılamaz ve herhangi bir ödemede bulunulamaz.

Madde 17- Sözleşme işlemleri atamaya yetkili amirin onayı ile birim amirlerince yapılır ve birim amirlerince tasdik edilerek sonuçlandırılır.”

3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nun 16. maddesinin son fıkrasına göre, kadro karşılığı gösterilerek ve ücretler konusunda Maliye Bakanlığı’nın ve Devlet Personel Başkanlığı’nın görüşü alınarak sözleşmeli personel çalıştırılabilir.

“Büyükşehir belediyelerinde, Genel Sekreter ve yardımcısı kadroları, Daire Başkanı kadroları ve büyükşehir belediyesine bağlı işletme ve kuruluşların Genel Müdür kadroları ile ilçe belediyeleri başkan yardımcısı kadroları karşılık gösterilmek suretiyle atamaya yetkili amirin onayı ile sözleşmeli personel çalıştırılabilir. Sözleşmeli personelin ücretleri Devlet Personel Başkanlığı ile Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nın görüşü alınmak suretiyle tespit edilir.”

Kadro karşılık gösterilmek suretiyle sözleşmeli personel çalıştırılabilmesini öngören bu düzenleme, sözleşmeli personel kategorisinin niteliğiyle bağdaşmamaktadır. Sözleşmeli personel, geçici nitelik taşıyan ve uzmanlık isteyen işlerde kullanılabilecek istisnai nitelik taşıması gereken bir personel kategorisidir. Kamu hizmetinin süreklilik niteliğinin güvencesi olarak oluşturulan kadro kavramı ile sözleşmeliliğin bağdaşabilmesi mümkün değildir. Zira, kadro karşılık göstererek sözleşmeli çalıştırılması, sözleşmelilerin çalıştığı işlerin, memurların yapması gereken kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler niteliğinde olduğunun kanıtıdır.

İSTİHDAM YAPISI

Belediye Kanunu’nda bulunmamakla birlikte, belediyeler 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi olduklarından, bu yasayla getirilen sözleşmeli personel istihdam türünden belediyeler de yararlanmaktadır.

1580 sayılı Belediye Kanunu’nun 88. maddesine göre, özel hukuka tabi bir iş akdiyle çalıştırılacak işçi sayısı ve maaşı belediye bütçesi ile belirleneceğine göre, idare hukukuna tabi bir hizmet akdi ile çalıştırılacak sözleşmeli personelin sayısının ve maaşının da bütçe ile belediye meclisi tarafından karara bağlanması gerekmektedir. Ancak, Devlet Memurları Kanunu’nunda, sözleşmeli personel tanımlanırken “kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığı’nın görüşleri alınarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen” hükmü getirilmiştir. Belediye personeli de DMK kapsamında yer aldığına göre, belediyelerin de sözleşmeli personel çalıştırması bu yasa hükümlerine tabi olacaktır. Bu durumda, Belediye Kanunu’nun 88. maddesinde yer alan düzenlemeler ise yalnızca, sözleşmeli personel taleplerini merkeze göndermeden önce ve talep kabul edildikten sonra sözleşme yapma aşamasında belediyedeki sürece ilişkin düzenlemeler olarak işlev görebilir. Büyükşehir belediyelerine gelince, bunların sözleşmeli personel çalıştırabileceği 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu’nda açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, “atamaya yetkili amirin onayı ile” sözleşmeli personel çalıştırılabilir.

Bu yasal çerçevenin yanısıra, sözleşmeli personel çalıştırılması konusunda farklı usul getiren ve halen uygulanmakta olan 1978 tarihli Bakanlar Kurulu Kararnamesi bulunmaktadır. Bu Kararname’ye göre, “… sayısı, unvanı, nitelikleri, sözleşme ücreti ve süreleri ilgili Bakanlığın önerisi ve Devlet Personel Başkanlığı’nın olumlu görüşü üzerine Maliye ve Gümrük Bakanlığı’nca saptanır. Bu saptamaya dayanılarak ilgili Bakanın onayı ile sözleşmeli personel çalıştırılabilir.” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre sözleşmeli personel çalıştırılması için Bakanlar Kurulu kararı gerekmesine karşın, 1978 tarihli Kararname bu yetkiyi İçişleri Bakanlığı’na (ilgili bakanlık) devretmiştir. Uygulamada da belediyelerin sözleşmeli personel çalıştırması İçişleri Bakanlığı’nın onayı ile gerçekleştirilmektedir.

Belediyelerin sözleşmeli personel çalıştırma kararları Devlet Personel Başkanlığı’na gönderilmekte, Bakanlığın kararı Başkanlığın olumlu görüşü üzerine bina edilmektedir. DPB, belediyelerden ilk sözleşme ve sözleşme yenileme istemleri için ayrıntılı bilgiler istemektedir. Buna göre, sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin karar ile birlikte aşağıdaki bilgilerin DPB’ye gönderilmesi gerekmektedir.

  • Sözleşmeli personel çalıştırılmasını gerektiren zorunlu ve istisnai hallerin neler olduğu,
  • sözleşmeli personelle yürütülmesi düşünülen hizmetlerin memurlar tarafından yürütülememe nedenleri,
  • bu hizmetlere ilişkin kadroların durumu,
  • sözleşmeli emeklilik durumu, yabancı dil bilgisi,
  • teknik personel ve tabiplerin haftada çalışacağı gün sayısı, avukatların bakacakları dava adetleri ve davaların parasal tutarları.

Devlet Personel Başkanlığı tarafından hazırlanan belgede Başkanlığa gönderilecek belgeler arasında sözleşmeli personel çalıştırılmasına ilişkin Belediye Encümeni kararının bulunması gerektiği de belirtilmiştir. Belediye Kanunu’nun 83. maddesinde Encümenin vazifeleri arasında “Belediye memurlarının intihap, terfi, idareten tecziye veya taltifleri ve azil ve tekaüde sevkleri hakkında belediye riyasetinden vâkı olacak tekliflerin tetkiki ve karara raptı” söz edilmektedir. Ancak sözleşmeli personelin belediye memurları arasında sayılmadığı açıktır. Kanımızca, 88. maddeye göre, çalıştırılacak sözleşmeli personel sayısını belirleme yetkisi belediye meclisindedir ve belediye başkanı da bu sayı içinde kalarak, hizmetine ihtiyaç duyulanlarla sözleşme yapma yetkisine sahiptir. (Madde 99/C’ye göre, “Bu mercilerin [Meclis ve Encümen’in] tasvibine mütevakkıf olmayan belediye vazaifini salahiyeti dairesinde ve mesuliyeti altında ifa” reisin görevleri arasındadır.)

Sözleşmeli Personel İstihdamı

1994 yılında Türkiye genelinde kamu personelinin % 11’i sözleşmeli personel iken, belediyeler düzeyinde sözleşmeli personelin istihdam oranı yüzde birden daha düşüktür.

Sözleşmeli personel statüsü, belediyelerde yaygın bir istihdam biçimi değildir. Eylül 1998 tarihi itibariyle, Türkiye genelinde belediyelerde çalışan sözleşmeli personel sayısı 939’dur.

Belediyelerde Sözleşmeli Personel Sayısı (Eylül 1998)
İstihdam Dayanağı Yasalar
Unvan657/4-B>5063030Toplam
Avukat35160411
Mühendis24428
Doktor44
Başkan Yardımcısı11
Genel Sekreter33
Sanatçı492492
Toplam37964496939

Sözleşmeli personelin yarısından fazlası (%53) sanatçılardan oluşmakta, %44’ü ise Avukatlık Hizmetleri için kullanılmaktadır. Teknik personel arasında sözleşmeli istihdam düzeyi son derece düşük bulunmaktadır.

Sözleşmeli personel istihdamı, ilçe merkezi belediyeler ile kasaba belediyelerinde yoğunlaşmaktadır. Küçük belediyeler avukatlık hizmetini sözleşmeli istihdam ile sağlamakta, sözleşmeli istihdam, avukatlık hizmetlerine bağlı olarak bu belediyelerde yoğunlaşmaktadır.

Sözleşmeli personel istihdamı uygulaması, yerel yönetim düzleminde yaygınlaşamamıştır. Bunda, hukuksal çerçevenin sınırlandırıcı yapısı ve sistemin belediyelerde uygulanacak biçimde düzenlenmemiş olmasının rolü vardır. Sözleşmeli personelin istihdamında temel ölçüt, hizmetin niteliği (asli ve sürekli olup olmadığı) ve belediyelerin bu hizmetin gerektirdiği uzman personeli kadrolu olarak istihdam edebilme kapasitesidir. Örneğin, veteriner hekimi sözleşmeli olarak çalıştırmak isteyen bir belediyenin talebi, İçişleri Bakanlığı’nca, “657 sayılı kanunun değişik 4/B maddesi ve 6.6.1978 gün ve 7/15754 sayılı çerçeve Kararname ekinde, sözleşmeli veteriner hekim çalıştırılması ile ilgili bir hüküm bulunmadığından ve bu görev kurumların asli ve sürekli görevleri içerisinde yer aldığından…” reddedilmiştir.

Sözleşmeli personel istihdamı, toplam personel içinde yüzde birden daha az bir yer tutmasına karşın, belediyelerin yaygınlaşmasını istedikleri istihdam türü olmak özelliğine sahiptir. Belediyeler, sözleşmeli statüye, hizmetlerin etkili biçimde görülmesi için en uygun istihdam türü sıralamasında ikinci sırayı vermektedirler. Belediye yöneticilerinin %57’si memurluk statüsünden vazgeçmezken, dörtte biri sözleşmeliliği en uygun istihdam türü olarak görmektedir. Bu, oldukça yüksek bir benimseme oranıdır; çünkü yukarıda belirtildiği gibi belediyelerde çalışan personelin yalnızca %0,4’ü sözleşmelidir. Üstelik bu kesim genel nitelikli personeli kapsamamakta, asıl olarak avukatlık gibi özgün bir hizmet alanında yoğunlaşmış bulunmaktadır. Bu durumun bir açıklaması, belediye yöneticilerinin “esnek istihdam” olanaklarına kavuşmak isteğinde bulunabilir. Bu istek iki yönlüdür. Sözleşmeli istihdam sistemi ile kazanılacağı varsayılan esneklik, hem merkezi yönetimin etki ve denetiminden hem de 657 ve 1475 ile güvence altına alınan memur – işçi istihdamının getirdiği kurallardan kurtulmak üzere talep edilmektedir.

Bir başka açıklama, uygulamada kavramın yeterince bilinmemesidir. “Sözleşmelilik” kavramı, “sözleşmeli personel”, “geçici ve sürekli işçiler” dahil her türlü sözleşme ilişkisini anlatmak üzere kullanılabilmektedir. Belediye yönetimleri esneklik beklentisi ile benimsedikleri bu statünün özellikleri ve sonuçları konusunda olgunlaşmış, açık bir görüşe sahip değildirler. Belediyelerin “esnek istihdam” istekleri, son on yıldan bu yana geçici işçilik ile yeterince yaygın şekilde karşılanmıştır. Belediyelerde çalışan personelin %36’sını oluşturan bu statü, esneklik üstünlüğüne karşın, belediyeler tarafından “uygun statü” sıralamasında en sona yerleştirilmektedir. Belediyelerin yalnızca %11’i geçici işçi statüsünün uygun istihdam türlerinden olabileceği görüşündedir.

DEĞERLENDİRME

Sözleşmeli personel, 657 sayılı yasada sayılan dört istihdam türünden biri olarak, memurluk sistemine getirilmiş bir istisnadır. Memurlar kamu hizmetine idarenin tek taraflı iradesi ile oluşturulmuş bir statüye atama ile getirilirken, sözleşmeli personel atama ile değil sözleşme ile görevlendirilmektedir. Ancak sözleşme, iş hukukunda geçerli irade serbestisine dayanan iş akitlerinden farklı olarak, idari hizmet sözleşmesi niteliği taşımaktadır. Sözleşmeli personel sendika, grev, toplu sözleşme gibi haklara sahip olmadığı gibi, memurluk statüsünün getirdiği güvencelere de sahip değildir.

Kamu hizmetinde sözleşmeli personel istihdamı, özel meslek bilgisi ve uzmanlığa gerek duyulması ve gereksinmenin memur tipi istihdam ile karşılanamaması gibi oldukça katı koşullara bağlanmıştır. Bu yapı, KİT’lerde memur kategorisini ortadan kaldırmak ve istihdamı sözleşmeli personel ve işçi kategorileriyle sınırlandırmak amaçlı 308 sayılı KHK’nin çıkarılması ile birlikte değişmiştir. KHK’nin bu hükmü Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş ve uygulama “kadro karşılıklı sözleşmelilik” ile sınırlanmışsa da, bu kategorinin uygulama alanı genişletilmiş ve 1994 yılına gelindiğinde ülke genelinde kamu personelinin %11’i sözleşmeli personel haline gelmiştir.

Sözleşmeli personel uygulaması belediyelerde yaygınlaşmamış, %1’in altında kalmıştır. Tüm belediyelerde toplam sayısı 939 olan sözleşmelilerin yarısından çoğu (%53) belediye sanatçıları, geri kalan büyük bir kısmı (%44) avukatlardan oluşmaktadır. Sanatçılar büyükşehir grubu belediyelerde toplanmışken, avukatlar küçük nüfuslu belediyelerde yoğunlaşmaktadır.

Sözleşmeli personel istihdamının belediyelerde yaygınlaşmaması, büyük ölçüde hukuksal çerçevenin sınırlandırıcı yapısından kaynaklanmaktadır.

kaynak:yerelnet.org.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.