LIFE STYLE

Bağlama Yapımında Kullanılan Tutkal ve Yapıştırıcılar Nelerdir?

Tutkal ve Yapıştırıcılar: Özellikleri ve Yapıştırma İpuçları

Bu yazıda bildiğim kadarı ile ahşap işlerinde kullanılan çeşitli yapıştırıcılar ve özelliklerinden bahsedeceğim. Çalgı yapım açısından en yaygın kullanılan tutkal kemik/deri (ya da hayvansal) tutkal, bizde beyaz tutkal olarak bilinen PVA ve özellikle gitar yapımcılarının sıkça kullandığı Titebond, yine bizde Japon diye bilinen siyanoakrilat yapıştırıcı, ve epoksi.

Tutkal meselesi yapımcılar arasında tartışılır. Daha doğrusu herkesin bir inancı vardır. Tıpkı gomalak cila meselesinde olduğu gibi bir çok kimsenin kemik/deri tutkala mucize atfettiğini gördüm. Tutkalların etkisini gerçekten bilebilmek için aynı enstrümanı farklı tutkallarla yapıştırıp dinlemek gerekirdi ki mümkün değil. Ben özellikle kapak ve sap yapıştırırken deri (veya bazen balık) tutkalından vazgeçmesem ve bunların son derece iyi olduğunu düşünsem de tutkalın nihai sesteki etkisinin ihmal edilebilir olduğunu düşünüyorum. Abartmamakta fayda var yani! Ancak iş tamir edilebilirliğe geldiğinde kemik/deri tutkal açık ara kazanır. Mesela PVA tutkalla yapıştırılmış bir ek darbe gördüğünde genellikle ekten salmaz ve ahşabın kendisi kırılır. Oysa deri/kemik tutkal darbe karşısında kırılgan olduğu için (genellikle) ekten salar. Bu da sazın tamir edilebilirliğini kolaylaştırır.

Şimdi kısaca özelliklerini inceleyelim:

  1. PVA tutkallar
  • Polivinil asetat. Almanya’da 1912 yılında bulunmuş. Türkiye’de marangoz tutkalı yahut beyaz tutkal olarak bilinir ve satılanlar da hep beyaz renklidir.
  • Özellikle ABD’deki Titebond, Elmer’s Glue, Carpenters Glue gibi markalar, sarı tutkal (yellow glue) olarak anılır ve sarıya çalan krem renklidir. Titebon, luthierlerin çok kullandığı bir marka. Bunlar PVA’ya çok yakın olsa da Aliphatic resin tutkallar olarak bilinir. Kimyasal olarak modifiye edildiği için daha güçlü ve neme karşı daha dayanıklıdır. Gitar yapımında en yaygın kullanılan tutkaldır. Son yıllarda Türkiye’de de yaygınlaştı. Türkiye’de şuradan temin edilebilir.
  • Termoplastik özellik taşırlar. Yani sıcağa maruz kaldığında yumuşar ve soğuduğunda tekrar sertleşir. Sertleştikten sonra zımparalanabilir. Kurumadan önce nemli bir bez ile silinip temizlenebilir. Yahut on dakika kadar beklendikten sonra hafifçe kuruduğu için ek çizgisinden taşan tutkal kabuk gibi çekilip alınabilir.
  • Beyaz tutkal kolayca tamir edilebilir değildir. Yani sökmek mümkünse de çok kolay olmaz. Titebond bu yönden avantajlıdır yani ısıtılarak sökülebilir. Ancak bu tutkallar kendine yapışmaz bu yüzden bağlantının yeniden yapıştırılabilmesi için eski tutkal tamamen temizlenmelidir. Oysa deri/kemik tutkal, eski tutkalı çözerek yapışır. Mesela gitar kapaklarında bazen balkon salabilir. PVA ile yapıştırılan balkonu tekrar yapıştırabilmek için aradaki eski tutkal temizlenmek zorundadır. Oysa deri/kemik tutkal kullanılmışsa iş çok daha kolaydır.
  • Bu tutkalların çalışma süresi genellikle 5 dakikadır. Bazı özel türlerinde (Mesela Titebond 3) daha uzun çalışma süresi vardır. Tutkal sürüldükten sonra beş dakika içinde parçalar birleştirilmez ve tutkal kurumaya başlarsa yapışma mümkün olmaz. Yapılacak iş uzun süreye ihtiyaç gösterdiği hallerde bu süre çok önem kazanır.
  • Bu tip tutkalların, creep effect denilen bir eksisi vardır. Sürekli yük altında kaldıklarında, zamanla kuvvet yönünde kayma meydana gelebilir. Mesela PVA ile yapıştırılmış bir gitar eşiği zaman içinde öne doğru ilerleyebilir. Titebond bu yönden daha üstündür. Ancak deri/kemik tutkallarda yük altında kayma (creep) sıfırdır.
  • Darbe gördüğünde ek salmaz ve ahşap kırılır. Yani ahşabın kendisinden daha güçlüdür. Yukarıda yazdığım gibi bu sağlamlık olarak değerlendirilse de enstrüman tamirinde aslında bir dezavantaj olabilir.
  • Bu tutkallar bağlantı içinde ince bir nevi plastik film tabaka oluşturur. Elastiktir. Deri/kemik tutkal ise kuruduğunda kristalleşir. Neredeyse cam gibi kırılgandır. Bu sebeple de titreşimleri iletmede üstün bir nitelik taşır. Yani PVA, nihai etkisi tartışılır olsa da bildiğim kadarı ile kemik/deri tutkala göre sesin iletiminde daha dezavantajlıdır.
  1. Japon yapıştırıcılar (Cyanoacrylate)
  • Siyanoakrilat (cyanoacrylate) ya da CA Glue, bizde Japon yapıştırıcı.  Başka ülkelerde de çılgın yapıştırıcı (crazy glue), süper yapıştırıcı gibi adlarla anılıyor. Küçükken hatırladığım bir reklam var. Bir halatın ucuna tutturulmuş yuvarlak bir pim, bir otomobilin bağlı olduğu halatın ucundaki diğer pime japon ile yapıştırılıyor ve bir vinç ile kaldırılıyordu. Sanırım bizde çıkan ilk versiyon Japon marka olduğu için adı da öyle kaldı.
  • Piyasada genellikle iki türe rastlarsınız. Tek satılanlar genellikle su gibi ince ve akışkandır. Özellikle ince çatlakların yapıştırılmasında çok idealdir. Derinlere kadar hızla ve kolayca sızar. Allah’ım iyi ki var diye dua eder insan J Ancak bu durum zaman zaman temizlikte sıkıntılar yaratabilir. Babamın bazı hidrolik işlerinde sızdırmazlık için kullandığını hatırlıyorum. Ayrıca parmaklarınızı birbirine ya da parçaya yapışmış bulabilirsiniz! Nerden biliyorsun derseniz, bir keresinde parmaklarımı tekneye yapıştırmıştım. Sökene kadar epey uğraştım. Aslında bunun da bir çözümü var. CA yapıştırıcılar kopma ya da çekme yönünde (tıpkı anlattığım reklamdaki arabanın taşınması gibi) çok güçlü olmasına rağmen kesme kuvveti (shear force, fizikten anlıyormuşum gibi olsun  ) yönünde kırılgandır.
  • Dolayısıyla yapışan parmağınızı çekerek ayırmaya çalışmak yerine nemlendirerek yavaş yavaş birbirine sürter gibi oynatırsanız parmağınızı kurtarabilirsiniz.
  • Diğeri japon türü hızlandırıcı denilen bir sprey ile birlikte satılır. Daha koyu bir kıvamdadır. Yapıştırılacak yüzeylerden birine yapıştırıcı sürülür diğerinde ise az miktarda sprey sıkılır. Yapışma saniyeler içinde gerçekleşir. Doldurucu özelliği vardır.
  • Sprey ile kullanıldığı durumlarda birkaç noktaya dikkat etmek gerekir. Eğer yapıştırıcı kalın bir tabaka halinde sürülür ise diğer yüzeye temas ettiğinde hızlandırıcı sebebiyle hemen kurumaya başlar. Yani yapıştırıcının yüzeyi hızla donduğu için görünürde parça yapışmış gibi dursa da zayıf kalır. Ayrıca doğru yapılsa bile sprey, yapışma gücünü bir miktar düşürür. Spreyin bir başka dezavantajı da hızlı kürleşme sırasında köpürmesi ve ekte beyaz köpükler bırakabilmesidir.
  • İkinci problem ise hızlandırıcı spreyin, yapıştırıcıyı aşırı sertleştirerek kırılganlaştırmasıdır. Bir çok kişi parçaları yapıştırdıktan sonra spreyi etrafına sıkar. Bu da bir nevi işkence görevi görerek parçaların yapıştırıcı kuruyana kadar bir arada kalmasını sağlar.
  • Ben zaman zaman tarak eşiği koyu kıvamlı olan japon ile yapıştırıyorum. Bolca yapıştırıcı sürdükten sonra eşiği yapıştıracağım yüzeye sürtmeye başlıyorum. Bu, yapıştırıcının bütün yüzeye dağılmasını ve incelmesini sağlıyor. Ayrıca bir vakum etkisi yaratıyor. Çok kısa bir sürede parçanın giderek tutunuyor ve hiç işkence kullanmadan güçlü bir yapışma sağlanıyor. (Rub joint) Aynı yöntem deri/kemik tutkal ve titebon için de kullanılabilir.
  • Japon, sürüldükten sonra özellikle bol kullanıldı ise tahta ile kimyasal bir reaksiyona girerek kötü bir duman çıkarır. Bu duman hem gözler hem de ciğerler için çok zararlı ve rahatsız edicidir.
  • Japon ayrıca süsleme amaçlı işlerde, kaplama ve filatolarda büyük kolaylıklar sağlar. Atölyede en sık kullandığımı yapıştırıcı olsa da küçük tamirler ve bazen tarak eşiklerin yapıştırılması dışında enstrümanın ana parçalarının birleştirilmesinde kullanılması bana pek doğru gelmiyor.
Epoksi
  1. Epoksi
  • Epoksi, muhtemelen diğerleri arasında en yüksek çekme gücüne ve sıcaklık mukavemetine sahip tutkal. Reçine ve sertleştirici olarak iki ayrı tüpte satılır. Bazen de ikili bir şırınga gibi olanlarını görebilirsiniz. Bu iki kısım eşit oranda sıkılarak iyice karıştırılır. Yani kimyasal tepkime ile kurur.
  • Epoksi belli bazı malzemeler hariç metal dahil pek çok malzemeye tutunabilir. Kuruduktan sonra oldukça sert bir plastik halini alır. Bu bakımdan dolgu işleri için de idealdir. Bazı yapımcılar sapın yapıştırılmasında kullanmaktadırlar. PVA ve deri tutkaldan daha güçlü olsa da, sökülebilir değildir. Bu bakımdan ben belli bazı tamirler hariç epoksiyi çok kullanmıyorum.
  • Bazı gitar yapımcıları özellikle tuşu yapıştırırken epoksiyi tercih ederler. Hem deri tutkal hem de PVA tutkallar su bazlı oldukları için sapın ve/veya tuşun şişerek eğrilmesine yol açabilir. Ancak epokside böyle bir sorun yoktur.
  • Bu aslında benim de özellikle Oğur sazı yaparken gözlediğim bir sorun. Kemik tutkalı sürdüğünüzde, tuş hem enine hem de boyuna ters yönde şişebilir. Bu da ekin kenarlardan açık kalmasına yol açabilir. Bu bakımdan ben tutkalı asıl olarak, çok daha kalın olduğu için fazla şişme tehlikesi olmayan sapa sürüyorum. Daha sonra da alt tuşun yüzeyini çok az miktar tutkallayarak yapıştırıyorum.
  • Ahşabın maktaı (end grain yani kesit. Ağaç damarlarının dik geldiği kenar) yapıştırmada en kötü olan kısımdır. Bu kısmı bir demet pipet gibi düşünün. Ağaç, tüm besinleri ve suyu bu pipet gibi damarlar yoluyla yukarı iletir. Buraya tutkal sürdüğünüzde tutkalın önemli bir kısmı bu damarlar tarafında emilir. Aynı sebepler bu kısımlar verniği de bolca çeker. Hiçbir zaman suyuna yapıştırmadaki kadar güçlü olmazsa da bu tip bir yapıştırma yapılacak ise epoksi en ideal yapıştırıcı olacaktır.
  • Epoksi ayrıca diğer tutkallara göre pahalıdır.

  1. Poliüretan tutkal
  • Poliüretan yahut piyasadaki adıyla deniz tutkalı, tıpkı poliüretan köpük gibi kuruma esnasında köpük halinde şişer. Bir çok kimse iyi alıştırılmayan yüzeylerin de bu tutkal ile yapıştırılabileceğini düşünür. Oysa şişen tutkal köpük halindedir. Yani boşlukları doldursa da yapışma sağlamaz. O yüzden tıpkı diğer tutkallardaki gibi yüzeylerin birbirine iyi alıştırılması gereklidir. Boşluk doldurma açısından epoksi çok daha iyi bir seçenektir.
  • Ahşap dışında plastik, metal ve kumaşa da yapışır. Eldivensiz çalışmamanızı öneririm çünkü her yeri yapış yapış yapar. Taşan tutkal kuruduktan sonra maket bıçağı yahut ıskarpela ile kesilerek temizlenebilir. Neme dirençlidir o sebeple açık hava mobilyaları için ideal olabilir.
  • Bu tutkal, nem ile kürleşir. O sebeple tutkal sürülmeden önce yüzeyler hafifçe nemlendirilmelidir. Atölyede bekletilen tutkal, ortam nemini çekerse kısa sürede kullanılamaz hale gelebilir. PVA’nın aksine ahşap tarafından emilmez. O sebeple makta (ağacın enine kesitinde görülen kısım) yapıştırmada daha iyi olabilir.
  • Açıkçası ben çalgı yapımın hiçbir aşamasında bu tutkalı kullanmadım. Gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Çok yıllar önce yaprak tekneli bir sazı bu tutkal ile yapıştırmıştım. Akhisar’da bir kurs vardı ve orda gitar dersi veriyordum. Kursun sahibine gelmiş saz. O da bu tutkalı duymuş, bununla yap sağlam olur demişti. Eh sağlam olmadı da değil 🙂
  1. Sıcak Silikon/mum Yapıştırıcı
  • Çalgı yapımda kullandığımız sıcak tutkal değil. Sıcak mum, silikon mum gibi adlarla satılır. Bu da termoplastik bir yapıştırıcıdır. Genellikle yuvarlak çubuklar halinde ve çeşitli kalınlıklarda bulunur. Sıcak tutkal tabancasının arka kısmından sokulur. Tabanca ısındıktan sonra tetik mekanizması ile öne itilerek ucundan akması sağlanır. Hızlı şekilde donar.
  • Bu yapıştırıcı çok güçlü değildir o sebeple özellikle geçici olarak tutturmak yahut basit maket işleri veya yük bindirmeyen her türlü yapıştırma işlerinde kullanılabilir. Kolay temizlenir.
  1. Hayvansal tutkallar:

 

Boncuk (kemik) ve deri tutkal

A. Boncuk/kemik tutkal (Bone glue) ve deri tutkal (hide glue)

  • Hayvan deri, kemik yahut sinirlerinde bulunan jelatinden üretilen protein esaslı hayvansal kökenli tutkalların neredeyse 3000 yıldan beri kullanıldığı düşünülüyor. Bizde yaygın olduğu gibi boncuk yahut yaprak veya öğütülmüş şekilde bulunabilir. Deriden elde edilen (hide glue), kemikten elde edilene (bone glue) göre daha güçlüdür. Bizde yaygın olarak kullanılanı kemikten üretilir ve şekli sebebiyle boncuk tutkal, ısıtıldığı için de bazen sıcak tutkal ve yahut da glüten tutkalı olarak bilinir. Nemden ve ısıdan korunursa son kullanma tarihi yoktur, yani bozulmaz. Bir uçak kazası sonrasında bir adaya düşer ve aç kalırsanız ve tesadüf ya uçak kargosundan kemik tutkal çıkarsa yiyebilirsiniz J Yani doğaldır.
  • Kemik ve deri dışında balık tutkalı ve tavşan derisi tutkalı gibi türleri vardır. Aşağıda onlardan da behsedeceğim.
  • Kemik/deri tutkalın hazırlanma süreci ve çok kısa uygulama süresi en önemli iki dezavantajıdır. Çok çabuk jelleştiği için hızlı çalışmak gerekir. Ben yapıştıracağım bütün yüzeyleri ısı tabancası ile önceden ısıtarak zaman kazanıyorum. Tutkala belli ölçüde üre katıldığında ısıtmaya gerek olmaksızın koyu kıvamlı bir sıvı gibi kullanılabilir. Ayrıca bu durumda çalışma süresi de uzar. Ancak üre, tutkalın gücünü bir miktar azaltır. Neme ve ısıya daha az dayanıklıdırlar. Titebondun, Liquid Hide Glue (Sıvı kemik tutkalı), üre katılmış olduğu için şişesinden kullanıma hazır halde bulunur.
  • Nasıl hazırlanır? Bire iki ölçü, yani bir ölçü tutkal iki ölçü su karıştırılır. Mesela bir çorba kaşığı tutkal, iki çorba kaşığı su. Daha hassas olacağım derseniz 100gr tutkalı 190gr su ile karıştırabilirsiniz. Ben tabii ki göz kararı yapıyorum J Tutkal bir çok kimsenin yaptığı gibi doğrudan sıcak suya atılmaz. Oda sıcaklığındaki suyun içinde bir saat kadar bekletilerek, tutkalın suyu tamamen emerek şişmesi sağlanır. Bizde yaygın olarak kullanılan boncuk tutkal eğer olduğu haliyle kullanılacaksa suyu çekmesi daha uzun sürer. Bu sebeple önceden öğütülmesi süreci hızlandıracaktır.
  • Tutkal doğrudan ateşe konulmaz. Ben mari usulü denilen yöntem kullanılır. Tutkal bir kabın içine konur ve bu kap, içi su dolu ikinci bir kaba yerleştirilir. Ben genellikle küçük bir cam kavanoz kullanıyorum.
  • Bir çok yapımcının atölyesine gittiğinizde küçük tüpün üstünde sabahtan akşama kadar kaynayan bir su ve bu suyun içinde de tutkalı görürsünüz. Yalnız ortada bir problem var. Kemik/deri tutkal 65-70 derecenin üstünde kaynatıldığında pişer ve yapıştırma gücü azalır. Bu yüzden suyu kaynatmak çok doğru değildir. Bu sebeple termostatla kontrol edilen bir cihaz kullanmakta yarar vardır. Ben bir ağda makinesi kullanıyorum. Bu iş için özel olarak satılan kaplar var ancak oldukça pahalı. Bendekinin termostatı güven vermediği için bir termometre ile ısıyı gözlüyorum. Aslına piyasada bebek mamalarını ısıtmak için satılan cihazlar da bu işi için oldukça uygun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.