İhale Yargı KararlarıKAMU İHALE MEVZUATI

Adli Tebligat kim tarafından yapılmalıdır? Bu Hizmet Satın Alınması yoluyla yerine getirilebilir mi? Yüklenici Firma Çalışanının tebligattaki hatası nasıl cezalandırılır?

mevzuat-9

Konu : Adli Tebligat kim tarafından yapılmalıdır? Bu Hizmet Satın Alınması yoluyla yerine getirilebilir mi? Yüklenici Firma Çalışanının tebligattaki hatası nasıl cezalandırılır?

Karar Veren Mahkeme: Yargıtay Dördüncü Ceza Dairesi

Karar Tarihi: 18.01.2012

Karar Sayısı:E:2010/29481, K:2012/1100

Olay Özeti Karar ve Sonuç :

7201 sayılı Kanun gereği tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin PTT Genel Müdürlüğü personeli olması zorunlu olup, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hukuki ilişkiye dayalı olarak adli tebligatla görevlendirilen sanığın, PTT personeli olmayıp, üstlenici firma elemanı olarak istihdam edildiğinin anlaşılması karşısında, görevi kötüye kullanma suçunun faili olamayacağı gözetilmelidir.

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1- TCY’nin 257. maddesinde yazılı görevi kötüye kullanma suçu özgü suçlardan olup, failinin aynı Yasa’nın 6. maddesinde tanımlandığı şekliyle “kamu görevlisi” niteliğini taşıması ya da özel yasası gereğince kamu görevlisi gibi cezalandırılabilen bir kimse olması gerekmektedir.

KİT rejimine tabi bulunan PTT Genel Müdürlüğü’nde 233 ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler kapsamında istihdam edilen personel, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin LL/b maddesi uyarınca, “ifa ettikleri görevlerinden doğan suçlardan dolayı” kamu görevlisi sayılmaktadırlar. Diğer taraftan, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 1. maddesi gereği anılan kanun hükümlerine göre tebligat işlemlerini yapmakla PTT Genel Müdürlüğü’nün yetkili kılınmış ve Kanun’un 52. maddesi gereğince de “bu kanunun tatbikinde görevli memur ve hizmetliler ile mahalle, köy muhtar ve ihtiyar heyeti meclisi azalarının” işledikleri suçlarda kamu görevlisi gibi sayıldıkları kabul edilmiştir. Açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca 7201 sayılı Kanun gereği tebligat işlemlerinde görevlendirilecek personelin PTT Genel Müdürlüğü personeli olması zorunlu olup, hizmet satın alınması suretiyle kurulan hukuki ilişkiye dayalı olarak iş gördürülen müteahhit firma çalışanına tebligat görevi verilmesi yasaya aykırıdır. Nitekim 5584 sayılı Posta Kanunu’nun “Ulaştırma Sözleşmeleri” başlıklı 10. maddesinin gerek önceki metnine ve gerekse 29.04.2009 tarihli ve 5893 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikle eklenen “PTT İdaresi postaların ayrım ve dağıtım işlerini ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürebilir” şeklindeki ikinci fıkrasına göre de tebligat işlemlerinin müteahhit firma çalışanına gördürülmesi yasaya uygun değildir. 5893 sayılı Kanun değişikliği ile yalnızca ayrım ve dağıtım işleri ihale yoluyla gördürülebilecek işlerden olup, tebligat işlem kapsam dışında tutulmuştur.

İncelenen dosyada S … PTT Merkez Müdürlüğü’nün 16.02.2008 tarihli 397 sayılı yazısına göre, adli tebligatla görevlendirilen sanığın PTT personeli olmayıp, üstlenici firma elemanı olarak istihdam edildiğinin anlaşılması karşısında, görevi kötüye kullanma suçu faili olamayacağı gözetilmeden, “adli tebligatların 7201 sayılı Yasa’nın 21. maddesine uygun olarak tebliğ edilmediği gerekçesiyle” mahkumiyet hükmü kurulması,

2- Mahkemenin kabul ve uygulamasına göre de,

a) Hükümden sonra 19.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren 6086 sayılı Yasa’nın 1. maddesi ile TCY’nin 257/1-2. madde-fıkralarında yer alan “kazanç” sözcüğünün “menfaat” olarak değiştirilmesi ve bu fıkralarda öngörülen cezaların alt ve üst sınırlarının da indirilmesi karşısında TCY/nin 7/2. Madde fıkrasındaki “suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonra yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü gözetilerek, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi zorunluluğu,

b) Yasal koşulları bulunmasına karşın, sanık hakkında TCY’ nin 43/1. maddesi hükmünün uygulanmaması,

Bozmayı gerektirmiş ve o yer C. Savcısı ile sanık Recep’in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKMÜN BOZULMASINA), yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine yeniden hüküm kurulurken, 1412 sayılı CYY’nin 326/son maddesinin gözetilmesine, 18.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.